nü almıştı. İğne atılsa, yare düşmez- di. Sabahleyin hafif hafif cıselıyen yağmur, bereket kısa sürmüş ve Öğ- leden sonra güneşli bir bahar hava- sı kendini göstermişti. 30 yıl önce son temasımızı yaptığımız bır rakip- le, bugün tekrar karşı karşıya geli- yorduk. İtiraf etmek gerekir ki, Milli Maçı oynayacağımız Polonyalıların futbolü hakkında gerek Federasyonu- muz, gerek basınımız geniş bir bilgi- ye sahip görünmüyordu. Şayet Polen. ya'nın bizden evvel oynadıgı Norveç ındaki 5-3 galıbıyetınden başka ir şey bilseydik, — ayağımıza kadar gelmiş olan bir galibiyeti bu derece hovardaca harcamazdık. Daha önce yağmış olan yağmur sahayı kaygan ve top kontrolünü müşkül bir hale sokmuş bulunuyordu. Mithatpaşa stadının sporculara mah- sus yer altındaki kapısından kırmızı pantolon, beyaz fanileleri ile rakip- lerimiz sahaya çıkınca yağmurun da lan sporculardan kurulmuştu. Hazır- lık devresi müsbet bir şekilde geliş- mişti ve nihayet ıslak saha rakiple- rimizden daha zıyade bizim, işimize geliyordu. seçicinin ilân e ttiği milli futbol takımını büyük bir ekse- riyet beğenmişti. Sadece Ankaralı tek oyuncu sağhaf Mustafanın üze- rinde duruluyordu.. Bilhassa İstanbul lular'ın gözünde Mustafa nedense pek büyült kıymet değildi. Halbuki m sonunda Mustafa, Metin ile beraber türk takımının en iyi oyuncusu ola- rak temayüz etti. Mutad saatte sahaya çıkan oyun- cular, Valinin ve Beden, Terbiyesi Genel Müdürünün iyi şans temennile- rini kabul etmek için epeyce zaman beklediler. İyi takım - Kötü taktik ürk milli ekibi tek bir oyuncu ha— riç sadece Galatasaray ve Fene bahçeli elemanlarından kurulmuştu Tek seçici kadron W. M sıstemı v() SPOR Bedava yenen gol yuna Polonyalılar başladılar ama ilk akını biz yaptık. Kadrinin ha- fif bir şutu avuta gitti. Mukabil akı- a geçen Polonyalıların ortadan de- rinlemesine bir hücumunu Necdet 35 pas civarında elle kesti. Hakem hent- bolü işaretledi, düdüğünü öttürdü. Bu sırada türk takımı oyuncuları atışın önünde bir barikat hazırlığı ile meş- güldüler. Kaptan ve kaleci Turgay ise bu barikatın tam olması için bir kö- şeden yerini hesaplıyordu. Halbuki misafirlerin Sağacığı Pohl bu işlerde bizimkiler kadar sabırlı değildi. Tur- gayın bulunduğu köşenin eksi istika- metine yerden sert şutunu attı: Golü!. Türk milli takımının 11 oyuncusu- nun birden yapmış olduğu itiraz, ha- kem nezdinde para etmedi. Zaten böylesine bir gösteriye halk ta işti- rak etmiyordu. Anlaşılan seyırcıler kaideleri sporculardan daha iyi bili- yorlardı Boylece maçın daha ıkıncı İsfendiyarın Polonya kalesine hücumu Münakaşaların başlangıcı lehimize bir faktör olduğunu gör- mekte gecikmedik. Zira — Polonyalı futbolcuların hemen hemen -boylu, iri yarı kimselerdi. sporcularm kaygan bir sahada muva- zenelerini muhafaza etmeleri, top sürmeleri, bizini ufak yapılı futbol— cularımıza nazaran çok daha guç o- lacaktı. Nitekim de öyle oldu. İşin öncesi Bugune kadar Polonya Milli Futbol ekibi ile üç kere üç ma maglubıyetle bitirmiştik. 'Bu defa bü- n bu eskilerin revanşını bir hamle- de alacagımızı zannediyorduk. Zira bütün faktorler peşin olarak lehimize görünüyordu. Seyırcı saha avantajı lehimizey- di. Hakem uğurlu telakki ettiğimiz meşhur Macar milli maçının hake- miydi. Milli takımımız şöhretli isim- lerden daha ziyade, form üzerinde o- AKİS, 24 KASIM 1966 tatbik edeceğini belirtmekte ve Po- lonyalıların daha ziyade müdafaa o- unu oynadığını, bizim ise hücum sistemi tatbik — edeceğimizi kaydet- Ne var ki oyun başladığı zaman, bütün bunların sadece lâfü güzaftan ibaret olduğu anlaşıldı. Solhafımız müdafaanın en geri kademesini teş- kil ediyor, sol ıçımız solhafın yerini dolduruyor, sağiç de nisbeten forve- tin gerisinde kalıyordu. Bunun ile zerrece alâkası yoktu. Birinci devre İsrarla bu şekilde oynamamız, maçın galibiyetimizle — bitmemesinin başlıca müsebbibi oldu. Zira 4 forla hücum eden ve soliclerini daima ge- ri tutan rakiplerimize karşı böylesi- ne bir taktik, sahanın — ortasındaki toplara karşı mutlak bir hakimiyet- sizlik yaratmakta ve Polonya müdafa asından dönen her top, geri oynayan haf hattımız yüzünden, rakiplerimi- zin eline geçmekteydi. dakikasında Polonya, Türkiyeye 1-0 galip bulunuyordu. Bu kelimenin tam manası ile be- davadan yenen gol üzerine santrafor Metis ve sağhaf Mustafa hariç, milli takım oyuncuları gözleri kararmış bir şekilde, sistemden ve teknikten çok uzak bir atmosfer içinde rakip kaleye hücuma geçtiler. Kadrinin top çiğnemesi, Lefterin daimi çalımları bütün bu hücumları neticesiz bir ha- le sokarken, sağ kanadan iyi oyunu, maçı rakip kale önüne getirmektey- di. Canın bir ara pasına genç santrfo- rumuzun salladığı vole üst direkten döndükten biraz sonra, Basrinin bir faul atışını müdafilerden birkaç met— re ilerde takip eden yun- cu, sert bir kafa vuruşu ıle beraber— lıgı sağladı. Metinin kafa şutu kale ağlarını. bulurken yan hakem ofsayt sallıyordu. Ama düdüğü elinde tutan Avusturyalı, santrayı gösterdi. 33