Hezimetten sonra Berlin "Büyük imar Siyasi ahlâk telakkisi itler, kindar bir adamdı. Aleyhine cephe alanları affetmezdi. Zaruret duymadıkça, düşmanlarını ortadan kaldırmayarak hayatı onlara zehir etmeği tercih ederdi. Bazan aradan sekiz veya on sene geçtikten sonra bile, vaktile kendisine müşkülât çı- karmış şahsiyetleri hatırlayarak hid- det buhranına kapılır ve tevkif etti- recek bir "bahane yaratırdı. Bilhassa Nasyonal Sosyalist cereyanı ile mü- cadele edenleri türlü iftiralarla kir- letmek istemiş ve haklarında eski ic- raatları dolayısile takibat açtırmış- tı. Fakat takibatı umumiyetle uzatır ve kurbanlarını maddi ve manevi sı- kıntı ve işkenceler içinde yavaş ya- vaş öldürtürdü. evk duyduğu şeylerden biri de parasızlıktan maişet sıkıntısına dü- şen, üzüntüden hastalanan, aileleri- nin yanına dönmeğe çalışan veya ce- za, tehdidinden ürken eski muarızla- rını; mahküm ettirmek istedikleri a- leyhınde yalancı şahid olarak kullan- maktı. Meselâ hastahanede ameliyat geçiren ve son defa kocasını görmek istiyen bir kadının arzusu kocasına bildirilir, arkadaşları hakkında it- hamkâr konuşmağı kabul ettiği tak- dirde birkaç saat için tevkifhaneden karısının yanına gitmek için çıkarı— lacağı kulağına fıslanırdı. tazyikler başbakanlık, nazır hk pro— fesörlük ve belediye başkanlığı gibi ühim vazifelerde bulunmuş kimse- ler üzerinde dahi lora edilmiştir. Hesaplı müsamahakârlık una mukabil, maiyetinin para ci- hetinden doymak hususunda bes- lediği emelleri müsamaha ile karşı- AKİS, 24 KASIM 1956 hareketi"nin son perdesi lardı. Onların nüfus ticaretinden ser- vet yapmalarına tacir ve sanayiciler- le devlet arasında mutavassıt rolü oy- namalarına göz yumardı. Hattâ dışarı döviz kaçırmalarına dahi ses çıkarmaz di. Nasyonal Sosyalist ileri gelenlerin den çoğunun yabancı bankalarda ka- ra günler için yatırılmış servetleri vardı. Hemen hepti, lüks villâ ve kâ- şenelere sahiptiler. Bu kâşeneler, iş- gal edilen memleketlerden getiril- miş san'at eserlerile dolu idi. Alman- ya açlık ve darlık günlerinde iken, sofralarında en nadide gıdalar eksik olmazdı. Kendisi perhizkâr yaşadığı TARİH halde etrafındakileri lüks içinde yüz- meğe serbest bırakması, bir hesaba dayanırdı. İhya ettıklerının vicdanla- rını satın aldığını ve onların bir daha vicdanlarından gelen bir ses duyamı- yacaklarını bilirdi. Astroloji merakı itler, bilgisiz bir adam olduğu i- çin, ilim adamlarına ve mütefek- kirlere tahammül edemezdi. İktidara gelmesile beraber, cermen ırkından yüzlerce profesörün kürsülerinden u- zaklaştırılmalarına karar aldırttı. asyonal Sosyalizmin iktidarı kazan- masına hizmet edbaht müte- fekkirleri dahi, hiçbir zaman birinci plâna yükseltmedi. Fen, hukuk, iktisad, din ve ahlâk- tan ilham alamıyan adamın en kıymet verdiği rehber, — yıldızlardı. Alplerdeki kartal yuvasından, yapa- cağı işleri yıldızlara sorardı. Onlar- dan aldığı işaretlere göre Alman genç liğini cephelerde kırdırır, temerküz kamplarım yeni kurbanlarla doldu- rur veya mevkufları fırında yaktır- mak suretile kampları boşaltırdı. Ço- cukların süt bulamamaları, babaların ailelerini besleyip — besliyememeleri, mevkuf veya askerlerin seri dönme- leri veya dönmemeleri, hep yıldızların Führere verdikleri direktife bağlı idi. Hitler, yalnız bir defa ilim adamla- ndan aman dilemiştir. O da harp tahhı aleyhe döndükten ve herşeyın kaybolacağı anlaşıldıktan son O vakit Hıtler ilim adamlarına donmuş ve Almanyanın kurtulması için elle- rinden geleni esirgememeleri gerekti- ğini haykırmıştır. Dönüşü olmayan nehir Yirminci asrın diktatörleri dönüşü olmayan bir nehirde sal yolculu- ğu yapan bir kafile başkanını andı- rırlar. Akıntı onları, bir kayaya çar- Nâsır ve Peron Hitlerin — yeni mukallitlerinden