Şemseddin Günaltay Kımıldayan gemi de partinin bütün müşterilerini kay- bedecegını C.H.P. ile anlaşmaktan- D.P. ile anlaşmanın partiye da- ha büyük fayda sağlayacağı — tezini savunuyorlardı. Tabii bunun akıl ve mantıkla bir alâkası yoktu; D.P. ye müzahir görünecek veya D.P. nin yanında, diğer Muhalefet partilerine karsı vaziyet alacak bir C.M.P. ken- di kendini ölüme mahküm etmiş o- lurdu. Ne var ki bu tez C.M.P. nin H.P. düşmanlığı üzerine bina edil- diği tezi- henüz bazı zihinlerden ta- mamile silinmemişti ve parti mülâ- hazaları çok zaman başka mülâha- zaların üstüne çıkıyordu. Fakat hâdiselerin seyri, bir müd- det sonra Muhalefet ileri gelenleri elele Anadoluyu dolaşmaya çıktıkla- rı takdirde kimseyi — şaşırtmayacak mahiyetteydi. D.P. nin kendisini top- layamaması ve 1950 den evvelki P. haline dönememekte inadı Muha- lefetin bütün endişelerini yok ede- cek, işbirliğini gerçekleştirecek mü- him faktördü. Zira en uysal kediyi dahi duvar dibine sıkıştırıp kamcı- lamaya kalkışmak, onun sizi tırma- lamasına vesile olmak demekti. C.H.P. lilerin seyahati Müşterek seyahat henüz bir tasav- vurken, bu hafta içinde Muhale- fet partilerinin ileri gelinleri "soh- bet seyahati" adını verdikleri yolcu- luklara hazırlanıyordu. Bunların en alâka uyandırıcı olanını C.H.P. liler yapacaklardı. Karadenize çıkan kafi- lede Kasım Gülek ve Şemseddin Gü- naltay yanyanaydı. C.H.P. nin "Ho- ninki sükuti Fuad Köp- ruludur— nihayet harekete gelmişti. Zaten doğrusu istenilirse iyi şöhret- AKİS, 28 TEMMUZ 1956 li C.H.P. lilerin içinde en faal ola- nı sabık Başbakandı. Şemseddin Gü- naltayın Karadenizdeki sohbetlerinin, hattâ kendisinin sadece görünmesinin C. H. P. bakımından büyük fayda sağlayacağı aşikârdı. Zira Başbakan lık yapmış olmasının verdiği kuvvet "Hoca" yı günün adamı halinde,tu- tuyordu ve fikirlerine ehemmiyet ve- rilmesini sağlıyordu. Şemseddin Gü- naltayın bundan istifade — etmemesi hem şahsı, hem partisi için yazıktı ve memleket bakımından da "Hoca"- nın faal olması büyük kazançtı. ' C.H.P. ekibi Karadenızde kanun- ların verdiği müsaade nisbetinde halkla ve partılılerle temas edecek- ti. Ekibin, gittiği yerlerde Hür. P. ve C.M.P. merkezlerini ziyaret ede- ceğinde şüphe yoktu. Aynı şekilde seyahate hazırlanan Hür. P. ve C. . Liderleri de dost muhalif par- tilere uğrayacaklar, oralarda da has- bıhalde bulunacaklardı. Bilhassa C. YURTTA OLUP BİTENLER HP. ve Hür. P. mensupları arasın- daki görüşmelerin -Bölükbaşının vaz geçemediği iğneli sözleri olmayaca— ğından- çok samimi geçeceği m hakkaktı. Böylece hakiki ışbırlıgının vasatı, daha kolaylıkla hazırlanacak- Her halde Muhalefet sıcak — yaz aylarında -bir kısım C.H.P. ileri gelenleri Yat Klübünde banyo al- makla meşgul bulunduğu halde- ta- mamile hareketsiz kalmak niyetinde değildi ve faal olanlar gene aynı şahsiyetlerdi. Yarın Muhalefet bir za fer kazandığı takdirde, bugün çalı- şanların meşaisinin unutulmayacagı şüphesizdi. Ötekileri ise, hiç şüphe yok miras yer gibi yedikleri sabık i- yi şöhretleri asla ve asla kurtarama- yacaktı. Zira seçmenin — nazarları, kimse farketmese dahi, politikacıla- rın üzerindeydi. Kim çalışıyor, kim salonlarda lâf ebeliği yapıyor, gayet iyi biliniyordu.. ATATÜRKTEN VECİZELER No: 2 "AMALİ MİLLİYE, İRADEİ MİLLİYE YALNIZ BİR ŞAHSIN DÜŞÜNCE- SİNDEN DEĞİL, BİLUMUM EFRADI MİLLETİNARZULARININ EMEL- LERİNİN MUHASALASINDAN İBARETTİR," — K. ATATÜRK