de bir rezalet yaratmıştı! Operada bir metin, bir konu yoktu. Şarkıcılar çok defa "Ov-voov! Ov-viiy! Va-huu! Va-huuu!" gibi manasız heceler ve nidalarla şarkı soyluyorlardı- Der- ken bir adam, bir terzi mankeniyle dansetmeğe başlıyor, bir kadın gelip ikisini de öldürüyordu. Bundan son- raki sahnede iki diplomat, bir konfe- rans masası başına oturuyorlar ve şu sözleri söylüyorlardı: "Havada deği- şiklik yok. Mükemmel.. Mükemmel.." Sonra dünya mahvoluyor, dört kadın- la bir erkek, caz'vari bir musikiyle yeni bir dünya kuruyorlardı. Son sah- nede. "Ov-viiy'ler ve "Va-huu'lar ge- ne başlıyordu Boris Blacher, musiki sahasında BİZİM ton (ah, o barıton') üstünde dur- mak istiyor Temsile refakat eden Temizlik işleri Umum Müdürlüğü — Senfoni Orkestrası, temiz ses çıkartmasını bile bılmıyor Ama, grene de alkış- larız. Çok iyi çaldılar Yalnız, bir nokta dikkatimizi çekti. İkinci ke- man grubunda kullanılan sazlar, tıpkısı tıpkısına birinci kemanların- kine benziyor. Biliyoruz, dövizimiz az. Fakat bu derece önemli bir sa- nat ihtiyacına Hazine Bakanlığının gerekli dövizi tahsis — edeceğinden şüphe etmiyoruz. Ne yapıp yapıp Almanya'dan — birkaç tane ikinci keman getirtmeliyiz. Hem de en iyi markadan oksa müzikte bir türlü ılerleyemeyız "Zangocun Aşkı'nın nasıl sahne- ye konduğuna gelince: Bu operada vak'a İkinci Dünya Harbinde bir Alman esir kampında geçer. Bu böyle olduğu halde sahnede onaltın- cı asır dekor ve kostümlerini bos yere aradık. Neden herkesin elinde mızrak ve kalkan vardı anlayama- dık. Vanya ile Tanya'nın sevişme sahnesinde, gökteki mehtabı — yzü mumluk bir ampul temsil ediyordu. Bu ne zevksizlik! Bu ne bılgısızlık' Elektiriğin onyedinci asırda icat e dildiğini sayın Ve pek degerlı reji- sör bilmiyor mu? İşte o bilgisiz rejisör, aynı zaman- da operanın başrolünü oynayan ba- ritondu. Biz adam olamayız. Her- kes tersine gider, biz Mersine gide- riz. Bu adam sahneye çıkarılır mı? Hele. büyük besteci Dimitriowiez'in bütün ifade gücünü kalbinin derin- liklerinden tasip gelen ve zavallı bir faninin tabiata isyanını beliğ bir ifadeyle anlatan, aşka ve Allaha o- lan imanını terepnüm eden o re be- mol notası (yedinci çizgideki) veri- ne ne söyledi biliyor musunuz? Do diyez söyledi. Evet. do diyez. Vah- şet, canavarlık!... Hem. o re bemol- ün bütün tannanıyetını timbresini aksettirmek için kalın harstık ton- larından faydalanmak gerekir. AKİS, 28 TEMMUZ 1956 yeni Almanya'yı temsil eder. Armoni ve kontrapunto karışıklıklarına, ro- mantik ifadeye, ağır ve bulanık bes- teleme tarzına srıtını çevirmiştir. Al- man musikisine tazelik, nükte ve ze- kâ getirmiştir. Sevmediğiniz eserler? En çok sevilen eserler hangileridir? Amerika'da çeşitli gazete ve der- gilerin bunu öğrenmek için sık sık halk arasında açtığı anketlerden u- sanan Herald Tribüne gazetesi ge- çenlerde bir başka anket açtı. Oku- yucuları, "kabul edilmiş şaheserler" arasında en ziyade can sıkıcı saydık- larının bir listesini yollamaya davet etti. Her okuyucu, hoşlanmadığı par- DÜNYA Bak. "Die Kunst Der Tonproduk- tion", sayfa 17, sütun 4, satır 20). Halbuki pek degerlı barıtonumuz, pankreas tonlarına müracaat etti ve o notayı dişlerinin arasından fir- latıverdi. Perde arasında, tıyatronun büfe- sine gidip, Beylik Opera için sureti mahsusada yaptırılmış sıcak gazoz- lardan içtik. İçinden sinek çıktı. Bu Dimitriowicz'e hakarettir. Opera tenkidini tenkit e adam! Sen kim oluyorsun? Daha dün kısa pantalonla gezen velet, bacağına bakmadan çıkmış da opera tenkidi yapıyor. Sen ne anlarsın öyle şeylerden" 44 ilkokulda ikinci sınıfdayke arnede yurtbilgisinden "ıkı" alan sen degıl mıydın" Hem ben senin ziyülevvelini bilirim. Sizin ma- halledekı bakkal ihtikâr yanmamış ydı? D ha ötesini söyletme Ben mi ne anlarım? Anları! ta- bü. Diplomam var benim. Çerçevelı hem de.. Öğrendik biz bütün bunla- rı. Sen daha oynadığımız operanın ne oldugunu bılmıyorsun Dimitri- owicz'in filân değil o opera. Afiş- lerde, programlarda yanlış yazıl- mıştı. Kah, kah, kah! Attık mı ka- zığı? Neydi ama, ben de bilmiyo- rum. Notaların bas sayfası yırtıl- mıştı. Zarar yok. Bilmesek de olur. Biz bu memleketin sanatı yükselsin diye canla başla, fedakârlıkla, ne- fesimiz kokarak çalışan büyük s natkârlarız. Böyle küçük sevlerı bilmeğe mecbur değiliz. Sanat güç, tenkit kolaydır Senın gibilere al- dırmayız biz. Küçü ama ga- zozunun içinden çıkan sinek gibi mi- de bulandırıyorsun. Onun için se- ninle uğraşacağım. Hem senin hem de halkın kültürünü yükselteceğim. Elektriği Edison icat ettiğine gö- re pekâlâ sahnemde mızrak ve kal- kan kullanırım ben.. Sen anlamazsın böyle incelikleri. Ben şey yaptım. Ne derler hani? Ana Koninizm. Haklı olduğun yerler de yok de- ğil yazında.. Hakikaten re bemol manları da Sen giderken biz geliyorduk. Su na- sihatımı iyi dinle. Bir daha operaya kulaklarını temizle de öyle gel. kalın barsak tonunu çıkarttım. Sen duymamışsın. rıştırmışsın. Büyük bar nun Toska Ninni idaresinde gibi söylerim ben analarımı.. anlamayız. çıkar karşıma. Hodri m gün seninle karşılıklı aria okuruz. Halk da hakem olur. nasıl hakkından geliyorum. MUSİKİ çalardan beş tanesinin ismini yazıp gazeteye gönderecekti. Herald Trı- bune'ün . bildirdiğine — göre binlerce kilşâ büyük bir sevinçle bu ankete ka- tıldı. Listelerin ve "oyların" tasnifinde en Mmüz'iç on eşer şu suretle sıralan- dı: — 1) Rimski-Korsakof'un “Şehra- 1, 2)Cesar Franck'ın "Re Minör Senfoni'si, 3) Ravel'in Bolero"su, 4) Wagner'ih — “Parsifal'i, — 5) Beetho- Vi "Missa Solemnis"i, 6) Brahms- ın — Regulem'i, 7) Dvorak'ın "Yeni Dünya Senfomsı 8) Beethoven'in "Dokuzuncu Senfonı si, 9) Wagher'in "Tristan ile Isolde”i, 10) Çaykovski- nin — “Beşinci Senfom Si. İlhan K. MİMAROĞLU yerine diyez söyledim. Bir daha yap- bakma.. k İkinci ke- sipariş ettik. mayız. Kusura oktan Ben İki sesi birbirine ka- iton Karüzo- meşhur orkestra şefi Vilhelm soyledıgı , iz öyle kitaplardan fîlan Hançeresine güvenen meydan! Bir Bak — senin Genel Sekreterlıgme adece ellerimi kurulamak için kul landığım bir gazetede hakkımda çıkan sözde bir tenkit yazısı yüzün- den artik operanızdakı faaliyetime devam edemiyece, Kırılan gururumu tamir edebil- meniz için, müstakbel nişanlımla beraber (kendisi eski harika çocuk- larımızdandır: ranodur ve İiriklikten. kaçar gibi kaçar) Santa Lucia mey- hanelerinde üzerinde tetkıklerde bulunmak üze- re, maaşımın on ödenmek suretiyle İtalya'ya gönde- rilmemiz için Hazine Bakanlığı nez- dinde tavassutta bulunmanızı, lekete dönüp dönmiyecegimin şüp- heli bulunduğunu, dönsem meslegım olan terziliğe avdet ede- ceğimi, tan Emirinin memleketimizi ziyare- ti münasebetiyle opera temsiline, kadar bütün roller takdirde iştirak etmeyi düşünebile- ispinto subretto sop- koleradan 101" şarkısı misli döviz olarak mem de eski ancak gelecek yıl Bülücis- verilecek hususi sopranodan basa bana verildiği ceğimi sayınlarımla arz ve rica ve istirham eder. hürmetlerimi arze- derim. Beylik Opera Baş Baritonu ve Baş Rejisörü