28 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

28 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Y_eknesaklık Işte İstanbulda Ve Beyoğlunda in- sanı en ço kutu hayale uğra- tan şey bu yeknesaklıga doğru gi- dişti.. Gerek hazırcıların, gerek ku- maş fabrikatörlerinin ve halkın en çok dikkat edeceği şey bu yeknesak- lıktan kaçmaya gayret etmekti. Bi- ze yerli malını sevdirecek ve Avru- pa malı hastalığından kurtaracak en mühim amil herşeye biraz zevk ve değişiklik katmak gayreti — olacak- tı. Bunun için biraz da bizim yerli dokumalarımıza, yerli motiflerimize dönmek, bunlardan istifade etmek veya ilham alarak yenilikler yarat- mak icab ediyordu. Eski şeylerimizi yeni tarzda kullanmak yoluna gide- cek olursak önümüzde tükenmek bilmez bir memba bulacaktık. Aile Babaların yeni mesleği B aba eve girer girmez, sekiz yaşın- daki oğlu Üzerine atıldı ve arsız bir sesle, sabahleyin, kendisine vaad- etmiş oldugu topu alıp almadığını sordu. Baba vaadini unutmuştu. Ço- cuk acı feryatlar atarak, yalancı bir ağlama tutturdu. Tam bu sırada oda- lardan birinden bir küçük kız fırla- dı. babasının ceketını yakalıyarak, bir teraneye başla "— Parka gideceğiz, haydi baba çocuk parkına!" Evde misafir bulunan bir yaşlı ha- nım, esefle başım salladı: "Biz çocukken babamızdan Allah- tan korkar gibi korkardık, dedi, baba mız eve gelince, çıt olmazdı artık. Ama kabahat hep zamane gençlerin- de.. Bizim babalarımız bizi ömürle- rinde kucaklarına alıp okşamış de- ğillerdi. Rivayete gore onlar bizi gece uyurken öperlerm Her iki seklin de hatalı olduğu muhakkaktı. İhtiyar kadının hasretle andığı eski otorite sistemi mesut bir aile kurmak için makbul sayılacak bir sistem olmaktan çok ve çok u- zaktı. Vakıa babanın otoritesi bugün de, aile saadeti için şarttı ama bu otorite eskisi gibi korkuya değil sev- giye dayanacaktı. İtaat ve saygı se- bepsiz yere değil bilinerek, istenerek, arzu ile tatbik edilecekti. Anne inhisarına veda aba eski sistemde olduğu gibi ço- cuklarının bir yabancısı olarak ya- şamıyacak, onları yalnızca anneleri- nin inhisarına bırakmıyacaktı En fedakâr annenin bile, çocuguna gös- terdiği aşırı baglılık çocuğa ekseri Zzarar veriyor, bazan onu mahvediyor- du. İşte bunun içindir ki, baba eve dönünce çocukların deliklerine ka- çışan fareler gibi saklanacak yer a- ramaları katiyen şayanı arzu değil- di. Baba, anne ile çocuklar arasında kurulan hissi bağları mantık ve ölçü ile frenleyen, evin huzurunu tomin e- den herşeyi yoluna koyan, herşeyi AKİS, 28 TEMMUZ 1956 bilen, akşamları sevinçle beklenen, kuvvet kaynağı bir varlık olacaktı. Aile saadeti mevzuunu inceleyenler ve çocuk terbiyesi mütehassısları ba- banın ailedeki rolüne gittikçe daha büyük bir ehemmiyet ve kıymet ver- mektedirler Bugünkü aıle saadeti anlayışında baba artık yalnız evin maişetini te- min eden ve rahatı kaçırılmamak i- çin saygı gören bir insan değildir. O her an evinde, çocuklarının içinde ve onlarla beraber yaşar. Yalnız bu ye- ni sistemi dejenere ettirmemek için babaların da yeni mesleklerini layıkı ile öğrenmeleri şarttır. Çocuk doğmadan aba olacak her erkek, derhal bu yeni mesleğe intibak etmeğe ça- lışmalıdır. Mesleğin ana prensibi bu âdiseyi sevinçle, zevkle karşılamak- tır. Çünkü insan istese de istemese de, bir kere baba oldu mu bu bir ö- mür içindir ve şunu unutmamak lâ- zımdır ki, işlerini severek yapmıyan 'îşçiler hiçbir zaman patron olamaz- ar. İkinci prensip babalık mesleğinin kolay bir meslek olmadığını peşinen kabul etmektir. Bu birçok fedakâr- lıklar icabettirecektir. Uyku saatleri, zevk ve istirahat zamanları, para bundan böyle sık sık çocukla payla- şılacaktır. Vakıa babalar Çocukları- na bir yandan verirken, bir yandan muazzam bir zenginlik toplarlar. Fa- kat mukabil bir sevgi, — minnet ve bağlılık hislerini elde etmek için çok uzun zaman beklemek ve bu bekle- me devrinde sabırsızlığa kapılarak yapılan fedakârlıkları çocuğa hatır- latmamak lâzımdır. Babaya neler KADIN borçlu olduğunu çocuk kendisi keş- fetmenlidir. Bu keşif çocuğun nazarın- da babayı yükseltecek ve arkadaşlık- larını kuvvetlendirecektir. Çünkü ba- ba ile çocuk arasında en makbul, en güzel his derin bir arkadaşlıktır. An- ne İle çocuk arasında, adeta gayrı şuuri bir aşk mevcuttur. Çocuk ile baba arasında ise öyle bir münasebet vardır ki baba isterse bunu dünyanın en güzel şeyı yapabilir; fakat bu doğ- rbudîııâ doğruya babanın gayretlerine a 2 yaşına kadar ocuk henüz babadan doğrudan doğruya birşey istemez ve baba- nın vazifesi tamamiyle pasiftir. Fa- kat fevkalâde mühimdir. Çünkü bir bebeğin evde sebebiyet verdıgı bir çok rahatsızlıklara baba şuurlu bir sabırla boyun eğerse, anne yorgun- luklarınıdaha iyi karşılıyabilecek, çocuğu daha sakın ve mesut bir ha- va içinde büyütebilecektir. 2 yaşından 7 yaşına kadar İ ki yaşında bir çocuk hayaller, renk- ler, seslerle kurduğu hayali dünya- dan bizim dünyamıza girer.En çok istediği şey bu dünyanın sakin, emin, muntazam olmasıdır. Baba anne ile birleşerek, çocuğa aradığı huzurlu hayatı vermelidir, Karıkocanın anlaşma içinde yaşama- sı şarttır. Karıkoca muayyen kaba- hatler için çocuğa verilecek muayyen cezaları da. tespit etmelidirler. Böy- lece ilk kanunlar, ilk prensip karar- ları çocuğun kafasına değişmez kai- deler olarak yerleşmeğe bağlıyacak- tır Baba sinirlerine tamamiyle hâkini Anne, baba ve yavru Bir yığın da gaile,. 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: