RA D YO Ankara Ezberlenen program eçen Pazar günü saat 11 de rad- yolarını açıp Ankara — radyosu- nu bir daha dinlemek külfetine kat- lananlar,; kulak hafızalarını şöyle bir yoklayınca ezbere bildikleri müzikli bir anonsla başlayıp, ezbere bildikle- ri müzikli kapanışla biten bir prog- ramla karşılaştılar. Sayıları milyonu aşan bu dinleyiciler, Pazar günleri, yeni birşeyler bulmak, dinleye din- leye gına getirdikleri şarkıların, o- pera aryalarının, özel programların dışında, hani şöyle haftanın — bütün yorgunluğunu giderici, taze, degışık alışılmadık bir program hayal edi- yorlardı. Ama, karşılarına çıka çıka "Erdogan Çaplı ve Sıhırlı emanla- çıkmıştı. Bir kere "Paganini" nin 0 meşhur keman konçertosunu sayı- ları milyonları aşan — dinleyicilerin hepsi biliyorlardı. Hem de Erdoğan Çaplı'dan dinlemişlerdi. manlar ise onlar 1çın hiç yabancı de- ğildi. Dinleyenleri "büyülemek" şöy- le dursun, beylik melodılerle uyutu- yorlardı. Bu progr.: miyetle i- Macar Rapsodısıyle başlayıp "Tin Tin Tinimini Hanım" la deva ediyor, sonra Straus'un bilmem han— gi vahşiyle bitiyordu. Radyonun batı musikisi yayınları şefliğinin milyon- larca dinleyicinin ihtiyaçlarından ve isteklerinden haberdar olmadığı an- laşılıyordu. Meşgul adam on günlerde — gazetelerin ilân. sayfalarına gözü ilişenlerin Kil- yosta Turizm Bankasına ait bir tu- ristik otelin açıldığını ve orada Er- dogan Çaplı ite Sihirli Kemanların 'icra-i ahenk c başladıklarını og— AKİS, 28 TEMMUZ 1956 Ankara Radyoevi Hep aynı sesler renmemelerine imkân yoktu. Erdo- ğan Çaplı gerçekten kabılıyetlı bir sanatkârdı. Dınleyıcılerıne a soloları" çalar, çaları" dinletir " pıyano ile "caz "Özel rogramlar hazırlardı. Hakıkaten kelimenin tam anlamiyle meşgul bir adamdı. Rad oda başını kaşıyacak vakti olmadı- ğını herkes bilirdi. Bu sebeple din- leyiciler ve idare ondan — yenilikler beklerken nasıl olun ta kendisini Kil- yos'taki otelin müşterilerinin emri- ne tahsis edebildiğinin izahı temcit pilâvı gibi tekrarlanan programlar- da arandı Ankara Radyosunun — dinleyicileri esasen memnun — olmadıkları prog- ramların birbiri üstüne tekrarlanma- sının manasım bir türlü anlıyamıyor- lardı. Anadolu kasabalarının biricik eğlence ve haber alma vasıtası olan radyonun bu hah elbette kimseyi memnun edemezdi. Değişiklik ihtiyacı Fyteden beri kimsenin inkâr et- mediği bir gerçek apaçık orta- da duruyordu. Türkiye radyolarının programlarında bir duzensızlık bir şarklılık, radyo yayınlarının ilk baş- ladığı günden bu yana devam edip gidiyordu. Türk dinleyicisi, yabancı radyoların önünden dahi eçe miye- cek "ses sanatkârları" m, "spiker- ler" i dinlemek zorunda kalıyordu Nezleli, hırıltılı seslerle "bayatı" den şarkı ok r, Mahsus yapar gi- bi bütün yabancı isimleri yanlış te- lâffuz edenlerle karşı karşıya gel- mek Ankara, İstanbul ve İzmir rad- yolarını dinleyenlerin değişmez ka- deriydi. Türk dinleyicisi programla- rın ayarsızlığı yüzünden saat 13 de Ankara radyosundan dinlediği ha- berleri saat 13.45 de İstanbul spike- rinden, saat 17 den 17 adar İstanbul radyosundan dinlediği halk türkülerini 17.30 dan sonra aynı ses- ten Ankara radyosundan dinlemeğe mahkümdu. Beri yanda Ankara rad- yosu binasının genişletileceği, — ilâve stüdyolar — yapılacağı gazetelerle, radyo haberleriyle ilân — ediliyordu. Yeni stüdyoların idarecilerin zihni- yeti degışmedıkçe bir fayda getir- mekten uzak kalacağı açıkça orta- daydı. Hal böyle devam ettikçe, rad- yonun keşfinden sonraki en mühim icadın radyoyu kapatan düğme ol- duğuna dair nükte Türkiyede uzun zaman tekrarlanacaktır. otel Kilyostuki Müşterileri kemanla sihirlendi 31