28 Temmuz 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

28 Temmuz 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

arasında bir idealist genç de olmasa Akçakoca'ya gelenler arkalarına ba- ka baka; geri dönmek zorunda kala- caklardı. Otelinde yer yoktu p a - yonlar çoktan dolmuştu. Ama Mithat Özkök misafirperver Akçakocalılara rica ediyor, yalvarıyor, gelenlere baş- larını sokacak bir yer bulmağa ça- lışıyordu. Akçakocayı, "turistik" ol- madığı günlerden tanıyanlar bugün tek farklı görmüyorlardı. Beş altı yıldan beri yaz aylarında Akçakoca- ya memleketin muhtelif yerlerinden turistler geliyordu. Bunların her yıl dikkatlerini çeken şey, bu kadar rağ- bet görmesine rağmen şehirde bir kalkınma, bir uyanma hareketının ol- mayışıydı Akçakoca'da “turistik" vasfına lâyık bir otel halâ yapılama- mıştı. Eski otellerdeki fark su ile elektriğe kavuşmalarından ibaretti. Seneden seneye ziyaretçi sayısı art- tığı halde yatak sayısında hissedilir bir artış olmamıştı. İntizamsızlık de- vam ediyordu. Bir turist şehrı oldu- ğuna göre, Akçakoca'ya gün cenin her saatinde misafir gelebılir— di. Yolda arabası bozulup ta gece ya- rısı Akçakoca varanlar sabaha kadar ya kahvede ya da otomobilleri- nin içinde uyuklamaga mecbur olu- yorlardı. Bu saatlerde "Turizm Der- neği" umumiyetle açık oluyor, fakat içinde kimse bulunmuyordu. Otel pıcıları ise yer soranlara tek kelıme ile "yok" diye cevap veriyorlardı. Akçakoca'daki otellerin ancak bi- rinde duş vardı. Denizden çıkanlar duş yapmak için plajdaki tek duşun önünde kuyruk oluyorlardı. Oteller neresınden bakarsanız bakın dolu'daki kasaba otellerinden hiçbir TURİZM Akçakoca'da tabii plaj. Biraz da farkları yoktu. Ne okuma salonları, ne lokantaları, ne Amerikan bar- ları, ne de oyun salonları Vardı Lo- kantaların da sayıları beş altıyı geç- miyordu. Yer bulmak için ya geli erkenden oturmak, ya da masaların başında durup yemek yıyenlerın lok- malarını saymak icap ediyordu. Saat dokuzdan sonra gelenlerse bazan pey- nir ekmek bile bulamıyorlardı. Ak- çakoca'ya gelen turistler denize gir- mek, Amasra'da "turistlik" mutfak Aman burnunuzu tıkayın AKİS, 28 TEMMUZ 1956. ağaçlıklar arasında koyu göl- insan emeği lâzım gelerde gezmek bahasına mahrumi- yetlere katlanmak zorundaydılar. En basitinden Akçakoca'da bir şişe so- ğuk bira bulmak bile mümkün olmu- yordu. Akçakoca'ya dinlenmeğe ge- len turist, denize girip çıktıktan son- ra yemeğini yiyip uyumaktan başka bir şey yapmak imkânına sahip ola- mıyordu. Şehirde tek eğlence yeri bir sinemadan ibaretti. Gelenler ise ora- da oynayan filmi bir kaç sene önce görmüş bulunuyorlardı. Şehırde mü- zikli tek gazino yoktu. "Plaj gazino- su" ise'bir açıkhava lokantasından başka birşey değildi. Akçakoca'nın — eşine az rastlanır güzel bir tabii plajı vardı. Belediye buraya 25-30 tane soyunma yeri yap- . Tabiata ilâve edilen bunlar- lerce insanın girip çıktığı plajın te- mizliği ise "Karadeniz'in himmetine terkedilmişti. Propaganda Haftadan haftaya Ankara radyosu- nun "turizm konuşması"nı dinle- yenler Tüçkiye'de büyük bir iç tur rizm hareketinden bahsedildiğini sık sık işitiyorlar, gözlerinin önüne mun- tazam otelleri, şahane gazinoları, te- miz plajları ile bir turistin arayıp da bulamadığı yerler geliyordu. -Seya- hat acentasına uğrayanlar Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü- nün bastırdığı guzel renkli broşürle- ri görüyorlar ve hemen bu methini işittikleri turistik beldelerden birine hareket ediyorlardı. Ama hakikat ne radyoda duyduklarına, ne de broşür- lerde görüp okuduklarına uymuyor- du. Karşılarına tabii güzelliklerinden ve misafirperver halkından, derme çatma otellerinden başka, bir turis- tin aradığı hiç bir şeyi, hatta bir şi- şe soğuk birası bile olmayan bir A- masra veya bir Akçakoca çıkıyordu. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: