S P OR Transfer Piyasa Birden hararetlenen ve kulüpler arasında' bir gövde gösterisi ha- line giren transfer hâdiseleri bayra- mın araya girmesi ile bir duraklama geçirdi. Futbolcu, idareci ve transfer hâdiselerinden kendine de pay çıka- ran gazeteci arasındaki irtibat bu dört günlük zaman zarfında — kopu- verdi. Sansasyon meraklıları bu boş zamanda kalemlerini sıvrıltmışler Ö- nümüzdeki günlerde yeni bombalar patlatmaya hazırlanmışlardı. Ama ne olursa olsun artık transfer ilk cazi- besini kayıp etmişti. Çünkü Vefalı i- dareciler kendilerine söz veren fut- bolcuların başka kulüplere geçmele- rine kızarak bir koşeye çekilmiş, Fe- nerbahçeliler ise Kavrakoğlunun i- fadesi ile beş futbolcuyu kadroları— na alarak hikâyeyi tamamlamış, Ga- latasaray ise son günlerde baş kaldı- ran Kadriye 10. bin lira vererek işi tatlıya baglamanın yolunu bulmuştu. unun haricinde M. Alinin Beykoza mı, yoksa dalete mi geçeceğinden başka merak mevzuu kalmamıştı. Di- ğer taraftan Fenerbahçe, Adalet ve Beykoz idarecileri bir toplantı daha yaparak aralarında transfer bakımın- dan doğan bazı zorlukların- meselâ Turan ın ve Şirzat'ın Fenerbahçe ile ukavele imza etmeleri gibi- halline çalışmışlardır Atletizm Balkan oyunları Doğrusunu söylemek icap ederse hiç kimse -atletizmden anlayan veya anlamayan- .XV. Balkan Olim- piyatlarında bu kadar kötü netice a- lacağımızı tahmin etmemişti. Vakıa son senelerde atletizmde gözle görü- lür bir şekilde gerilememiz — mevcut olduğu müşahede edilmekteydi. Bu mevzuda pek çok yazı yazılmış, bu sporu kalkındırmanın çareleri a- ranmış ve fikirler beyan edilmiştir. Ama itiraf edelim ki bütün bu yazı- lan ve söylenenler alâkalı — şahısları daldıkları derin uykudan uyandırma- ya, harekete getirmeye kâfi gelme - mişti. İşte bunun tabit bir neticesi o- larak, Balkan Olimpiyatlarında ağır bir hezimete uğradık. Ondan evvel u- fak ufak kafilelerle Avrupanın muh- telif —şehirlerinde yapılan — atletizm bayramlarına iştirak etmiştik. Bura- larda alınan neticeler —memnuniyet verici olmuştu. Gençlerden birşeyler beklemeye başlamıştık. Meğer ne ka- dar yanılmışız. Hafifletici sebepler bulmaya kalkmak, yarın aynı şekilde hezimetlere uğramamız için bir ze min teşkil edecektir,.. Bu sebeble hâ- diseleri, teşkilâtın başında — bulunan mes'ul şahıslar da dahil olmak üzere beraberce yeniden gözden geçirmek ve aksak tarafların gene beraberce samimi bir hava içersinde izalesine 32 çalışmak icap ediyor. Bu mevzu İ- tiraf etmek İâzımdır ki her hezimet- en sonra ortaya çıkar, fakat her za- man üzerinde karar verilip çalışılma- ya muhtaç kalır. Bu sefer de böyle olmaması için ortada ümit verici bir emare yoktur. Hazırlıklar Bu defa Balkan Oyunlarına geçen senelere nisbetle daha iyi hazır- lanmıştık. Ankara ve — İstanbulda kamp açılmış, atletlerimiz daimi bir antrenör nezaretinde 'tutulmuş ve ça- lışmalar bir programa bağlanmıştı. Osman Coşgül Umulmayan taş... Ama gene de çalışmalar pek kısa bir zaman içersine sığdırılmıştı... Maa- naâfih bu bile bir şeydi. Çunku, bu- nun bir başlangıç olduğu ye artık a- lâkalı şâhısların bunu bir usül ittihaz edecekleri ve ilerde daha geniş im- kânlar içersinde ayni metodu tatbik edecekleri ümidi belirmişti. Hattâ bu sebeple Balkan oyunlarından -şampi- yonluk bir tarafa- iyi neticeler bekle- niyordu. Öyle ya bunca sene başıboş hareket etmemiş miydik. Basit bir hesapla biraz disiplin ve çalışmanın daha iyi netice vermesi icap etmez miydi. Ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı ve Yunanlıların -ki atletizm- de yaprak dökümü — mevsimindedir- ler- da altına düşerek iki gün de- vam eden yarışlardan sonuncu olarak çıktık. İşte en fazla üzüntü uyandı- ran da bu oldu. Müsabakalar Cumartesi günü Bel- gratta, Partizan Stadının tri- bünleri, boğucu — sıcağa — rağmen 70 bin meraklı tarafından doldurul- muştu. Müsabakalar başlamadan ev- vel Mareşal Titonun temsilcisi — beş millete mensup 200 kadar atlete kısa bir hitabede bulundu. Bunu müteakip hava birden karardı şimşek çakmaya gök gürlemeye başladı. Ani fırtına ve onu takip eden yağmur tribün- leri dolduran 70 bin kişiyi âdeta bir şeker gibi eriterek 15 bine indiriver- di. Maamafih bu yekün dahi, atletizm sporunda bizim memleketimiz için arzulanan, hattâ gıpta edilen — bir miktara tekabül ediyordu. Müsaba- kalar başlamadan evvel Belgratta in- tişar eden gazeteler Türk takımında bulunan Ekrem Koçak, Cahit Önel, Abdullah Gökpınar, Erdal — Akkan, Fahir Özgüder gibi atletlerin kendi branşlarında favori olduklarını yaz- maktaydılar. İşin garibi isminden hiç bahsedilmeyen atletler gazeteler ta- rafından şışırılenlerden daha fazla başarı gösterdiler. Çoşgül Maratonda 2.19. 46/10 ılc hem yeni Türkiye rekoru kırdı, hem de Miha- liç (Yogoslavya) den,sonra ikinci ol- du. Diğer başarımız da Fahir Özgü- der 400 engellide 53,4/10 luk derece- si ile üçüncü geldiği yarışta Türkiye rekorunu tazeledi. XV. Balkan oyun- larında kazandığımız — .muvaffakiyet bundan ibaretti. .Kayıplarımıza gelin- ce dogrusu bunun hesabını tutmak biraz güçtü. 800 metrede — Ekrem Koçak'ın yarışı yarıda bırakması, keza 10.000 metrede Abdullah Gök- pınar'ın 8400 üncü metrede müsabaka yı terk etmesi hiç te kendilerinden beklenilecek hareketler değildi. 1 Temmuz lgiğer takımlar Iki gün devam eden müsabakala- rın neticesinde XV. Balkan Oyun- larına tam takımla iştirak eden Yu- goslavlar. 145 puvanla birinci, Ro- manya 124,5 puyanla 1k1ncı nistan 65 puvanla dördüncü,. Türkiye 18,5 puvanla sonuncu oldu. Aradaki puvan farklarına kısaca bir göz at- mak,, uğradığımız hezimetin büyük- lüğünü anlatmaya kâfi gelmektedır Yunanıstanla aramızda 45 küsur pu- van. bulunuyor. Bu işte ne kadar ya- ya, kaldığımızı gösteren bundan Tiyi misâl aransa bulunamaz. Daha baş sene evvel şimdi 45 puvan gerisinden tizmde büyük bir kalkınmaya maz- har olmuştur. Acaba bu hamleyi her üç millet neye borçludur? Program- l1i ve metotlu çalışmalarına! Kabili- yet bakımından en az onlar kadar AKİS; 28 TEMMUZ 1956