TURİZM Iç Turizm Hayal ve hakikat eçen haftanın sonunda, Kurban Bayramı tatilinden ıstıfade eden bir çok Ankaralı deniz kenarına göç ettiler. Trenlerde, uçaklarda, hattâ otobüslerde yer bulmaya imkân yok- Sıcak yaz güçleriyle beraber kalıblere çöken deniz hasreti, fırsatı- nı bulunca, Ankaralıları kendine koş- kuruyordu. Bayramı deniz kenarında geçirip, güneşin ve suyun iyice tadı- nı çıkaranlar yanında, evinde oturup başını dinlemediğine bin pişman o- lanlar da ,vardı. Fakat kimse, bir tu- Tİzm acentasının parlak reklamları— na kapılıp., Amasra'ya giden e tam üç gün ke imenin tam miânasile sefalet çekenler kadar pişmanlık! du- yamazdı. kar Ankarada kurulan deniz, is- tırahat, bol ve temiz gıda hayallerı, Amasra'da karşılaşılan hakikâtlar karşısında kayalara vuran dalgalar gibi dağıldı, tuzla buz oldu. 100 liraya bayram eklâmların — cazibesine kapılma- ak imkânsızdı. Turizm acentası 3 gün için yatacak yer temin ediyor,' sabah kahvaltısı ile öğle ve akşam yemeklerini veriyordu. Bunun için talep 'edilen ücret sadece 100 liradan ibaretti ve buna gidiş - dönüş otobüs ücreti de dahildi. Doğrusu bundan i- yisi can sağlığıydı. Neş'eyle mayolar naftalinden çıkarıldı bavullar hazır- landı ve bayramın birinci günü oto- büsle yola çıkıldı Işler buraya ka- dar çok iyi geçmişti. Hatta Devrek'e kadar kimsenin neş'esi kaçmadı. Fa- kat Devrek'e gelince... Programa gö- re burada yemek yenecekti. Turizm acentasının idarecileri — müşterileri küçük- bir lokantaya davet ettiler ve yolculuğun tadı işte bu andan itiba- ren kaçtı: Lokantada yiyecek hiç bir şey yoktu. Turizm acentası gerekli tedbirleri almamıştı. Yolcuların çoğu bayram ve denizin tesiriyle neşesiz- liğe kapılmadılar; "Adam sende, di- yorlardı. Hele bir Amasra'ya vara- lım, bunların hepsini unuturuz," Son- ra Amasra'ya varıldı ve en nikbinler bile kara kara düşünmeye başladılar. Acenta turistleri evlere dağıtacaktı. Herkese kalacağı evin adresleri ve- rildi, ama kimse' Amasra'yı tanımı- yordu ki.. Falan — mahalledeki sokağı bulmak bir dertti Acenta müşterileri kalacakları eve götüre- cek rehber teinin etmemişti. Allahtan Amasralılar — misafirperverdiler — ve kasabalarına gelen yabancıları yer- lerine götürmeyi kendilerine vazife edindiler. Yatacak yer temin edildik- ten, sonra herkes akşam yemeği için kendilerine adresi verilen lokantada toplandı. Buraya lokanta da dene- mezdi ya.. Bir ahçı dükkânı.. Hem de temizliğin pek nazarı itibara alın- madığı bır ahçı dükkânı.. "Yolculuk- tur bu.." deyip yanlarına biraz yiye- cek almak ihtiyatkârlığını göstermi- yenler, öğle yemeği de yemedikleri için geri dönmeyi düşünmediler. Lis- teyi istediler. Liste basitti: Taze fa- sulya ve makarna.. Derhal itiraz ses- leri yükseldi: Ankara'da kendilerine yemek kuponları verilirken her öğün- de 4 yemek yıyebıleceklerı bildiril- mişti. Hem de müşteriler "menu"yu tespitte serbest olacaklardı. Fakat karşılarında taze fasulya ve makar- nadan başka bir şey göremiyen göz- ler, etrafta —acentanın idarecilerini boş yere aradılar. Bazı meraklılar yemekten vazgeçerek idarecileri a- raştırmaya koyuldular. —Acentanın dört idarecisi, bir başka lokantada yemek yıyorlardı ve hakikaten önle- rinde 4 çeşit yemek vardı. Reklâmla- ra aklananlar için tek teselli Amas- ra'nın emsalsiz plajı ve Karadeniz- den esen serin rüzgârlar olmuştu. Amasra'nın şahane plajında, eğlenenler Ser - safanın bir. cefası vardır Amasra'da bir otel Kapı yerine perde Tabiat güzelliği Thzm acentasının "muhterem müşteriler"i ertesi gün bu güzel kasabayı daha iyi tanıdılar. Amasra- da iki iyi otel vardı. Bunlardan birin- cisini NATO mensupları doldurmuş- tu. Diğeri yeni yapılmıştı, Kapı ve pencereleri takılmadan muşterılerın istilâsına uğrayan bu otelde kapıla- rın vazifesini basma perdeler görü- yord Otellerden bırının lokantası da ard bunda yer bulmak cidden talihlilikti. Kasabayı — gezenler ara- sında akşam yemek yedikleri "ahçı-" nın Önünden geçenler de oldu.Bu ve- sileyle dükkanın mutfağını da gören- ler, değil bir daha oraya gitmek, so- kağından bile geçmediler. Kendileri- ne verilen yemek kuponlarını da bir seyahat hatırası olarak cüzdanlarına ' yerleştırdıler masra cidden, güzel bir yerdi, a- deta bir cennetti ama kilometrelerce yol kâtedip buraya kadar gelenlerın değil dinlenip eğlenmeleri, doğru. dü- rüst karınlarını doyurmaları bile- mümkün olmuyordu. Memleketimize turist celbetmek öteedenberi arzu edi- len, bu maksatla gayret sarf edilen bir mevzu idi. Yabancı turistlerin gelmesini beklemeden öncee iç turizrn hareketlerinin — gelişmesi — lâzımdır. mek yiyecek ve eğlenecek yer aradı- ğını akıldan çıkarmamak gerekir. Bir başka kasaba Vaziyet Akçakoca'da da Amasra- dakinden pek farklı değildi. An- kara'nın 300 kilometre kuzey batı- sındaki bu "turistik" kasabada tu- rizmı ancak "Akçakoca Turizm Der- neği"nin kapısındaki levhada bir ke- lime olarak görmek mümkündü. Bu dernek, hattâ bu dernek mensupları AKİS, 28 TEMMUZ. 1956