7 Ocak 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

7 Ocak 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Dans Kabuki dansözü Amerikalının bilemediği Kabuki Evvelki hafta, New York'un - ek- seriya ünlü emprezaryo Sol Hurok tarafından Amerika'ya cellıedılen ya- bancı sanatkârların temsiller verdik. lerı - Broadway tıyatrosunda Japon- ya'nın Azuma Kabuki Dansçıları ve Musikişinasları, batmm bale sanatın- dan tamamen farklı uslııplarıııı, değı- şik ve muhal eyici gü- zelliğe malik bir şey göreceklerinden emin bulunan Amerikalı seyircilere sunmaya başladılar. Bu, a Ka- trupunun ikinci Amerıka turne- siydi İki yıl kadar önce New Yorklu- lar, eski bir geleneğe malik Kabuki sanatıyla tanışmış ve hayran kalmış- lardı. Bu defa, Avrupa'deki son dere- ce başarılı turnelerinden sonra Uzak Doğulu sanatkârlar gene New York'a uğradılar ve - umumiyetle sanat ha- yatını gevşeten Noel tatiline rağmen - Broadway Tiyatrosunun hemen her gece sen koltuğuna kadar dolmasına imkân sağladılar. Trupu teşkil eden sanatkârlar, Ka- buki dans geleneğini en yüksek se- vıyesınde tutabilmek için,ömürleri- ni bu işe harcamışlardı. Hepsi, bu sa- natın en üstün temsilcileri sayılıyor- lardı. Trupun dünya turnesini destek- leyen Japon Dışişleri ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile İmparatorun karde- şi Prens Takomotsıı, Japonların ifti- ar ettikleri geleneği dış memleket- lerde temsil edecek danscıları ve mu- sikişinasları bizzat seçmişlerdi. New York'taki ilk temsil gecesi, perde açılmadan Önce, programı tak- dim edan genç Japon kızı, büyük bir tevazu ile, "başarırsak, gelenegımıze 30 hizmet etmiş olacagız, başaramazsak bu tamamen kenı abahatimizdi edi. Seyircilerin heyecanına ve erte- sı gun de münekkidlerin yazdıklarına bakılırsa, başarmışlardı. Sahnede güzelli Perde açıldığında, inanılmaz bir gü- zellik kendini gösterdi. En ufak hareketin bile bir şeye sembol oldu- ğu Kabuki dansı, batı balesinin hızı- na ve virtüozitesine nisbetle, belki fazla durgun sayılabilirdi. Ama, bol renklı kostümler, zarif dekorlar ve sçıların, hareketler arasında, sah- nede yerleştirilişleri, ince ve gelişmiş mahsulüydü. Bundan baş- ebediyeti, aşkı ve sadakati tem- sil eden dansl. güzel- liği vardı. Nıhayet bütün sanatkar- ların, teknik kesinliği, duygulu ve üs- luplu icralarının güzelliği, bu vasıf- ları tamamlıyordu. Temsil edilen her mevzu, muhak- kak surette ulvi hisleri ve fikirleri temsil ediyor değildi. Bir dansta, ga- yet hoş bir sarhoş sahnesi ihtiva e- melodram vardı. Fakat her şey, o derece lâtif bir şekilde stilize edilmişti ki, bu mevzuların sakladığı adileşme tehlikesi tamamen ortadan silinmişti Harikulade musiki Dansçılara Trefakat eden Kabuki musikişinasları, iki dans arasında, bir de konser verdiler. Sazlarının se- si olsun, çaldıkları musikinin tabiatı. olsun, batı musikisinden çok farklıy- dı; bununla beraber, günümüzün bes- tekarlarından bazılarının hiç şüphe- siz haberdar oldukları bir musikiydi.. Orkestra, tellı nefesli ve vurma sazlardan müte ildi. Hakim sesi, Samisen (bizim baglamaya benzer bir saz) çalan dört musikişinas çıkarı- yordu. Bunlar ya solo olarak, yahut grup hal erine göre diğer sazlarla beraber * çalıyorlardı. Diğer a bi el davulları ve dıger davullar vardı. Çaldıkları musiki, tak sesli değil- di; en maceraperest bestekârı bile a- lakadar edecek ses arına, mOo- dem musikiye tahammül edemiyenle- ri belki bir daha irkitecek armonilere, batılı zihniyetince bugün bile cüret olarak vasıflandırılabilecek bir poli- ritmi ve melodi yapısına malikti. Ge- rek sonorite, gerek doğrudan dogru- a musiki ma derece tahrik ediciydi. Iptıdaılıgın saf tesirini muhafaza ederek, en görmüş geçırmış zihinlere hitap edebılıyordu im başında İngiltere'" nın Sad- ler's Wells balesini Amerika'ya geti- ren S. Hurok, bu defa bambaşka bir sanatı batı dunyasına bir defa daha celbetmiş ve boylece güneşin altında yeni bir fay olamayacağını düşünen- lerin belki de bu fikirlerini değiştir- melerine fırsat vermişti. Plaklar Yeni Sibelius İcraları Doğum yıldönümü dolayısıyla Jean Sibelius'un eserlerini ihtiva eden iki "tusun süreli" plâk, Amerika'da "Columbia" ve Avrupa'da "Philips" firmaları tarafından satışa çıkarıldı: Bır tanesı, bestekarın, Shakespeare'- in rtına" ısımlı eseri için beste- lediği - Op. 109 - Sahne Müziğini ih- tiva ediyordu. D iğerinde ise Eugene rmandy, Philadelphia Orkestrasını idare etmekte ve plâk üzerinde 4 ve o inci Senfoniler bir arada bulunmak- ta idi. Serge Koussevitzky'nin ölümün- den beri, Finlandiya'nın dışında, Si- belius müziğine en fazla nüfüz ede- bilen orkestra şefinin Thomas Beecham olduğu söylenebilirdi. Ku- zeyli sanatkârların bu konuda daima muvaffak oldukları malümdu; zira, esasen bu musiki içinde gelişmiş, ye- tişmişlerdi. Nitekim Finlandiyalı Ta- inen, gerek memleketin- de, gerekse Avrupa'da bir çok Sibe- lius konserlerini başarı ile idare et- miş; Iskandınavyalı Sixten Ehrling ise "Mercury" plakları üzerinde, bes- tekarın bütün senfonılerını bir araya toplamıştı. ; Diğer taraftan İngiltere'de Ant- hony Collins, senfonileri ve senfonik eri birer ikişer plağa almış, ba- zılarında oldukça kararsız ve yer yar fazla sertleşen bir anlayışa kapıl- akla beraber, gene de müziğin hak- kını vermiş, nihayet geçen ay neşre- -ilen ncı Senfonilerle bütün seriyi tamamlamıştı. EFu Ormandy'ye gelince... Phi- ladelphia Orkestrasının bu ağır başlı ve titiz olduğu nisbette, yerine göre dinamik şefinin kudreti ile "Colum- bia"nın son yıllarda pek fazla inkişaf AKİS, 7OCAK 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: