7 Ocak 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

7 Ocak 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeni Yıl Yeni yılın talihlisi yılın talihli insanları olduğu gibi, talihli hayvanları da vardır., ve bunlardan bir tanesi de muhak- . Fanfaron IV isimli bir attır. Fanfaron IV'ün başına gelenler ancak peri kızlarının başına gelebilir ve bu hikâyeye başl "ister Yeni madan "ist inan, ister inanma" demek cidden ye- rınde olur ama, hikâye hakikattir. ..Parisli bir kasap olan Marius Auteroche bundan 2 sene evvel 100. 000 frank vererek bir at satın almış- . "Niyeti hayvanı kesip, kasap eti olarak satmaktı - Fransada at eti yendiği — malumdur. Hayvancağız mezbahaya götürül- dü fakat kendisine reva görülen bu hareket, hiç te hoşuna gitmişe ben- zemiyordu.. Kibarlıkla birşey elde e- demiyeceğini anlayınca, etrafına tek- meler atmaya başladı.. O derece ki, onu yakalayıp kesmeye kimse cesaret edemedi.. Bu sırada beş yaşında bir çocuk. M. Auteroche'un beş yaşında- ki - ki ihtimal bir başka dahi çocuk- tu - torunu Gerard : Fanfaron : IV Kısmeti mezbaha önündeydi AKİS, 7 OCAK 1956 Gerek muhtelif kadın teşekkülle- rmızın, gerek hayır cemiyetle- rimizin başlıca şikâyet mevzula- rından biri de muhakkak ki, ka- dınlarımızın bu işlere gösterdikle- ri lakaydidir. Halbuki ileri cemi- yetlerde, kadınlar, bu sahalarda tamamile faal olup, memleketleri- ne büyük hizmetler etmektedırler Eğer bir ev kadınına u filânca cemiyete aza ol, boş zaman- larında gider orada çalışırsın" der- sek, alacağımız cevap malümdur ve ekseriya bu cevap hepimizin ce- vabıdır: Ev işlerinden baş kaldırama- mak binaenaleyh boş vakte sa- hip olamamak, ve ev erkeklerinin bu tarz faaliyetlerden pek hoş- birçoklarımıza — bu mevzuda hak vermemek, haksız- hk olur.. Küçük çocuk yetiştiren, ev işlerinde yardımcısı bulunma- yan, dışçıye veya doktora gider- ken çocuğunu komşusuna emanet eden kadın, tabiidir ki, cemiyetle- re ayıracak vakit bulamaz fakat bugün, hepimiz aynı vaziyette de- ğiliz.. Küçük çocuklarını — yetiştirip mektebe veren, ev işlerini tanzim eden her kadının, muhakkak ki, haftada birçok boş saati vardır.. Bu boş saatlerini komşuda, misafirlik- te, oyunda geçirmekte mümkün- dür ama hiç olmazsa, bir kısmını hayır cemiyetlerinde çalışarak ge- irmek, muhakkak ki hem cemi- yet, hem de kadının kendisi için, daha çok faydalıdır.. İnsan komşusunda dertlerini döker, açılır. Psikologlar bunun faydalı olduğunda — müttefiktirler ancak her komşu bir psikolog gi- bi sessiz sessiz dinlemez.. İçlerinde çok konuşanları, lüzumsuz konu- şanları hatta insanın huzurunu ka- çıranları bile vardır.. Çoğu zaman “— Bu at çok güzel buyuk baba diyordu: Eşeğim var, ama sen ban: sahici bir at almaya SsöÖz vermem ş- miydin?. Onu kesme, o benim olsun.. arius Auteroche torununu çok severdi! Atı alıkoydu ve gene bu dâhi ocuğun ısrarı ile onu antrenman- lara yolladı.. aron IV. böylece mezbahadan kurtuldu ve son günlerde Auteuil'de 2 milyon franklık bir yarışta birinci oldu.. Fanfaron IV yani yılın talihlisi idi ve mezbahadan fransız televizyo- nuna geçen, atçılık tarihinde en ina- nılmaz mucizeyi yaratan bir hayvan- dı.. kadınlar misafirliklerden dinlen- miş olarak değil sinirlenmiş, tedir- gin edilmiş olarak dönerler.. Filan- canın yeni diktirdiği elbiseler, fa- lancanın yaptığı seyahatler, Ayşe- nin yeni saadeti, Fatmanın sükse- leri, en iddiasız kadını bile, zaman zaman düşündürür.. zamanların faydalı teşek- kullerde, cemiyetlerde geçırılmesı ise, kat'i iyen yorucu olmayıp bilâ- kis manevi bakımdan dinlendirici- dir.. İnsanlar kendi şahsi dertle- rinden, kendi şahsi meselelerinden uzaklaşıp başka meselelerle meş- gul oldukça, alaka sahalarını ge- nişlettikçe, kendi küçük âlemlerin- den, geniş insanlık alemine donduk çe, muhakkak ve muhakkak su- rette, daha çok rahat eder, dınle- nir ve huzura kavuşurlar.. Ev hayatında, birçok erkekle- rin kadınlardan daha az sinirli ol- maları da, ihtimal, bütün gün, aynı küçük hadıselerın çemberi içinde yaşamaktan ileri gelmektedir. Faal kadınların, yaşadıkları ce- miyetlere ne derece faydalı olduk- ları, bugün ar tık ınkar edilmez bir hakıkattır Medenı memleket- lerde, mütemadiyen büyük bir ti- tizlikle neşredilen istatistikler, ya- pılan araştırmalar bunun bir deli- lidir. Sıyası hayatta reylerini kul- lanan kadınların miktarı nedir?. Memleket davalarında, kadınlar ne gibi hizmetlerde bulunabilirler ?. Birçok memleketlerde, bütün bun- lar ciddi mevzulardır ve bugünkü medeniyet, kadına iyi ve çalışkan bir ev hanımı olmak kadar, sosyal davalarda da faal bir vatandaş ol- mak vazifesini yüklemişti Hele bizim gibi halledılmeyen bırçok davaları —mevcut olan memlekette, kadının atıl bıı'akılma— sı, daha doğrusu atıl kalması cid- den yazıktır. 1955 in en parlak izdivacı Geçen yılın yani 955 in son günle- u bulan bir izdivaç muhak- kak kı dort başı mamur bir ızdıvaç— tı.. Ve bu bakımdan, geçen yılın e parlak ızdıvacı olarak sıfatlaııdırıldı 1 ndaki Victoire Fransa' çok asil ıkı ailesine mensuptu. Fev- kalâde güzeldi ve bir kaç ay evvel Fransa'nın en kibar 10 kadını arasın- da bir sıfat kazanmıştı. Ze ngindi bütün bu parlak azıyetlere ragmen nadir vuku bulan bir şeye ermiş; derecede şöhret sahibi bir adamla, fa kat sevişerek evlenmişti. Kocası kont Michel de Ganay on sekiz yaşında harbe iştirak etmiş ve madalyalar 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: