ilan edilmesi beklenen Sarre kabine- sinin Fransız aleyhtarı şahsiyetler- den teşekkül etmesini, bu bakımdan, hayretle karşılamamak gerekir Ancak, Dr. Ney, Fransız taraftan Halkçı Partisiyle iş birliği yapma- dığı takdirde başka bir güçlük kar- şısında kalacaktır. Sarre'ın Almanya Yıla nın yardım ve liderliği altında tanı- lan SEATO'ntın doğduğa günlere kadar uzanır. O zamana kadar ten- di nüfuzuna açık bir bölge sandığı Güney-Doğu Asya'da, Amerika'nın ustabaşılığını yaptığı komünist a- leyhtarı bir seddin çekilmesi üzeri- ne kuşkulanan Rusya, henüz elden kaçırmadığı Güney Asya ülkeleri ü- zerinde bir nüfuz mücadelesine gi- rişmişti. Bu mücadele Güney Asya- da butun şiddetiyle devam ederken, İngiltere de Orta-Doğu'da Rusyayı dehşete düşürecek bir kombinezon hazırlamakla meşguldü: Orta-Doğu Devletlerini bir paktetrafında top- lamak. İşte bu kombinezonun ilk a- dımı olan Bağdat Paktı'nın temeli atılır atılmaz, Rusya, Güney-Doğu Asya üzerindeki emellerini bir an için unutarak yüzünü derhal Orta- Doğuya çevirmiştir. Tıpkı Hindiçini harplerine sah- ne olan Güney Asya gibi, İsrail - A- rap anlaşmazlığının beşiği Orta - Doğunun da şimdiye kadar bir ger- ginlik merkezi olmadığı söylenemez. Ancak bu bölgede esasen mevcut olan gerginlik, geçen senenin sonla- rına doğru, açık bir şekilde, mevzit olmaktan ziyade beynelmilel — bir gerginlik olmaya yüz tutmuş bulu- nuyor. Gerçekten, dünyanın bu böl- gesi geçen yılın sonlarına kadar Sovyet Rusya'ya kapalı kalmıştı. Orta-Doğuda bir Sovyet hücumunu hedef tutan bir paktın meydana ge- lerek şimdiye kadar tarafsız görü- nen Arap Devletlerini içine alması ihtimali Sovyetlerin dikkat ve ça- Işmalarını bu bölge üzerinde top- lamıştır Orta-Doğu'da Batı ile Do- ğu arasında bir nüfuz mücadelesi demek olan böyle bir durum, esa- sen mevcut İsrail - Arap anlaşmaz- lığının üzerine körükle gitmekten başka bir şey degıldı Nitekim Rus- yai, bu bölgeye göz diker dikmez, ilk iş olarak Araplara sılah yardımı teklifinde bulunmuştur. Rusyanın bu teklifi derhal mü- sait bir zemin bulmuştur. Gerçek- ten, Arap Devletlerinin büyük ço- ğunluğu İngiliz nüfuzunu Orta-Do- ğuda tekrar tesis edebilecek böyle bir ittifaka karşı çekimser kalmış, başta Mısır olmak üzere birkaç ta- nesi de açıkça cephe almışlardı. Bundan başka, Arap Devletleri, İs- rail'le olan mücadeleleri sırasında Batılıların takındığı tavırı da affe- demiyorlardı. Kendilerinin olduğunu iddia ettikleri topraklar üzerinde bir Yahudi Devleti kuranlar, Batılı- AKİS, 7 OCAK 1958 ile birleşmesini temin edebilmek için, halen yürürlükte olan Sarre anaya- sasında değişiklik yapmak gerek- mektedir. Bunun i ıçın de, Sarre Meclı- blllllltll.!l44 ü bir değişiklik lebınde oy vermesi lâ- zımdır. Dr. Ney Halk Partisi ile İş- birliği yapmazsa bu çoğunluğu temin Bakarken lardı. Başlarına bu derdi açtıkları yetmiyormuş gibi, Batılılar, şimdi de Araplara silâh vermeyi reddedi- yorlardı Oysa ki gittikçe kuvvetle- n Arap milliyetçiliği, Arap Dev letlerıne, her şeyden önce sılahlan- mayı emretmekteydi. Sonra Mısır'ın iktisadi dununu da pek parlak de- ğildi. Amerikanın rekabeti, Mısır'ı, pamuğunu Batı pazarlarına sürmek- ten alakoyuyordu. Geçen sene Ban- dung'da toplanan Afrika ve Asya Devletleri konferansında, Mısır'ı, Rusyanın "sulh içinde beraber ya- şama" efsanesine inanan bir kısım Güney Asya Devletlerine yaklaştı— ran mülâhazalar bunlar olduğu gi- bi, 1955 in son aylan içinde demir perde gerisi devletleriyle ticaret an- laşması imzalamaya sevkeden mü- lâhazalar da bunlardı. Bağdat Pak- tına karşı cephe almalarında ise, gene aynı mülahazaların yanısıra, Mısır idarecilerinin Orta-Doğu li- derliğini Türkiyeye kaptırmış olma- larından dolayı duydukları infial pa- yım da hesaba katmak gerekir. Yukarda da işaret ettiğimiz gibi, Güney-Doğu Asya gerginliği ile ta- Dogu gerginliği bırbırlerıyle ıl- gisiz değildir. Pakistan'ın Bağdat Paktına iltihakı ile SEA O, ME- TO'ya bağlanmıştır. Geçen yılın son ayında önce Hindistan'a, sonra Af- ganistan'a yaptıkları ziyaretler es- nasında, Sovyet idarecileri, açıkça Pakıstan üzerinde baskı yapmak İis- temişlerdi. Aynı baskı, Bağdat Pak- tına katılmasından sonra, üstüste verilen iki nota ile İran üzerinde de icra edilmiştir. Ancak Sovyet Rus- ya, bu Devletlerin, demirperde etra- fında kurmak istediği tarafsız ku- şak içinde yer almak ihtimalinin ta- mamen ortadan kalkmış olduğunu artık kavramış olsa gerektir. Gerçekten, geçen yıl içinde, bir yandan Batılılar demirperde etra- fında savunma paktlarını tamamla- maya, Sovyet Rusya'yı dört bir ta- raftan kuşatmaya çalışırlarken, di- ğer yandan Sovyet Rusya önen Ba- tıllar tarafından kurulan savunma zincirini kırmaya, sonra da bu zin- cirin dışında kalan halkaların taraf- sızlığım kazanmaya çalışıyordu. Ge- çen yıl Finlandiya ve Avusturya'nın tarafsızlığı kazanılmıştır İran'ın Bağda aktına katılması, tam Sovyet Rusya'nın İran'ı da tarafsız kuşağa çekmek üzere olduğunu san- dığı bir sırada olmuştur. DÜNYADA OLUP BİTENLER edemiyecektir. Sarre'ın Almanya ile birleşmesi, böylece, gecikmiş olacak ve Sarre Avrupada bir anlaşmazlık konusu olarak kalmakta devam ede- cekti 5 yılı sonunda, Sarre mesele- 9 si de bir hal tarzına bağlanmış maktan uzaktır. A vrupa dışında başlıca Güney- Doğu Asya ve Orta-Doğu üzerin- de toplanan soğuk harp bu şekilde yan ederken, geçen yıl içinde, Batılıların kendi aralarındakı anlaş- mazlıklar da tam olarak bir hal tar- zına bağlanmış değildi. Fransa'nın kendi iç meselesi saydığı Kuzey Af- rika hadiselerini bir tarafa bıraka- lm. Genel olarak Fransa Kuzey Af- rika'da nihayet realist bir polıtıka takip etmeğe karar vermişe benzi- yor. Nitekim, Cezayir'de hala kanlı hâdiseler cereyan etmesine rağmen, Fransa, geçen yıl içinde Tunus ve Fas'a nisbi bir bağımsızlık vermeyi kabul etmiştir. Batılılar arasında huzursuzluk yaratan Kuzey Afrika probleminin geç ve güç de olsa - bir hal tarzına bağlanma yoluna gir- miş olması, Fransa kadar Batı dün- yasını da sevindirmiştir. Batılılar, şimdi, en kısa zamanda Kıbrıs me- selesini de bir hal tarzına bağlanmış görmek istemektedirler. Gerçekten, geçen yıl içinde, Ba— tıldarı birbirine düşüren en önemli anlaşmazlık Kıbrıs anlaşmazlığıydı Uzun zamandan beri Yunanlılar ta- rafından Kıbrıs'a serpilen fesat to- humları, meyvalarını 1955 yılı ba- harında vermeye başlamıştır. Mese- lenin 1956 içinde nasıl bir hal tarzına baglanacagı şımdıden kes- tirilemez. Oyle gorunuyor ki Yunan istekleri gün geçtikçe ağır basma- ya başlamıştır. Londra Konferan- sında son şansını da kaybeden Türk Hükümetinin bu durum karşısında takınacağı tavır ve tutacağı yol gerçekten merak vericidir. İşte 1956 yılını karşılarken, dün- ya dış politika sahasında bu nokta- larda bulunuyordu Bütün — bunlar gelecek için cesaret ve ümit vere- cek cinsten şeyler olmasa gerektir. Dünya meselelerinin halli her şey- den önce karşılıklı anlayış ve iyi ni- yete bağlıdır. Geçen yıl bir ara bu karşılıklı iyi niyet ve anlayış hava- sının yaratılmış olduğu sanılmıştı. Bu havanın bir Sovyet oyunu ol- duğunu anlamak için değil bir yılın, bir mevsimin bile değişmesi bek- lenmedi. ı hava şimdi yemden yaratılırsa bır kere daha ümide ka- pılabilir miyiz? PDünya meseleleri, bizim yeniden böyle bir ümide ka- pılmamızı haklı gösterecek nokta- larda bulunmuy orlar. Ancak ümitsiz yaşanmıyacagına göre bır de bu dağın arkasına baka- hm. Ne çıkar? ol-