DÜNYADA OLUP BİTENLER Kıbrıs Yeni birşey yok Ufak — tefek bazı hadiseler istisna e- ilecek olursa, 5 yılının son haftası Kıbrıs ta oldukça sakin geç- miştir denebi Gerçekten son günlere kadar ga- yet hararetli safhalarını yaşayan Kıb- rıs meselesi, geçen ayın son haftası içinde birden eski hararetini kaybet- miş bulunuyor. Bunun sebebini şöy- lece izah, en kolay ve kestirme yol o- lacaktır: Yunanlılar nihayet gayeleri- ne ulaşmak üzere olduklarını anlamış lardır. Er veya geç, İngiliz Hüküm ti, Kıbrıslılara self determınatıon hakkını tanımaya karar vermiştir. Bu hakkın ne zaman kullanılacağını tes- bit etmek, bir kere hakkın kullanıl- ması meselesı üzerinde prensip anlaş- masına varıldıktan sonra, ikinci plân- da kalan ve büyük guçluk arzetmeyen bir mesele olarak görünmektedir.-Du- rum bu noktaya geldikten sonra da Kıbrıs'ta- çıkacak her karışıklık, İn- giltereyi bir parça daha adada kal- makta haklı gösterecek huzursuzluk- gidemiyecektir. lar olmaktan öteye determination'u — bahis konusu ol- saydı, Yunan hükümeti çoktan ü- zerlerinde büyük nüfuz uğu Kıbrıslıları sükünete davet e- Kıbrıs, Yunanistan'ın, Türkiy ile olan munasebetlerınde kullandıgı bir silâhtan başka bir şey değildir. Daha doğrusu, Kıbrıs'ı, Yunan - Türk münasebetlerinin bir barometresı O- larak kabul edebiliriz. Eğer son hafta içinde Kıbrıs'ta müşahede edilen durgunluk tamamen geçıcı ve tesadüfi değilse, bunu 1955 son günlerinde Yunanlıların suni bır şekilde yumuşatmak istedikleri ürk - Yunan münasebetleri için ve- rılmış bir tariz olarak kabul etmek gerekir. Gerçekten, geçen hafta, son aylar içinde takip ettikleri hareket tarzının tamamen tersine, — Yunanlı- lar birdenbire Türkiye 1le iyi müna- sebetlerden dem vurmaya başlamış- lardır. Ancak bu da bir politika oyu- nundan başka bir şey olamaz. Yuna- nistandan gelen haberlere göre, mu- halefet, Yunan Hükümetinin son gün- lerde Türkiye'ye karşı takip ettiği sert politikadan Mecliste açıkça dert yanmıştır. Bundan başka, Karaman- lis, Türkiyeden yaptığı son taleplere çasının adı Sarre'dır. Cihan tarihi i- çinde iki kere, Fransa, Sarre'ı Alman- yadan ayırıp kendısıne bağlamak is- temişti Birinci Cihan Savaşı nihayetinde Fransız kuvvetleri Sarre'ı işgal et- mişlerdi. Fakat savaşın sona erme- sinden on beş sene sonra, 1935 de ya- pılan bir plebisitte, Sarre halkının da dokuzu tekrar Hitler Almanya- sı 1le birleşmek arzusunu izhar etmiş- tir. Sarre'ın Fransa'ya bağlanması yolundaki ikinci teşebbüs ise İkinci Cihan Savaşının nihayetinde — yapıl- mıştır. Strateji ve endüstri bakımın- dan hayati önemi haiz bu bölgenin kendi eline geçmesi için, Fransa, Sarre'ı himayesi altına alarak sözde bagımsız bir hükümet teşkil etmiş e bu hükümetin başına da Fransız dostlarından Johannes Hoffmann'ı ge- çirmişti. Hoffmann hükümeti Sarre'- ın iktisadi servet kaynaklarının Fran- sa tarafından sömürülmesine ses çı- karmıyor, üstelik bu yolda aldığı ka- rarlarla Sarre'ı iktisadi ve siyasi bağ- larla Fransa'ya bağlamaya çalışıyor- du. Fakat Batı Almanya, Sarre üze- rindeki Fransız hakimiyetini hiç bir Bunun için Kıbrıs'taki tedhiş hare- ketlerini kesmek ve İngiltere ile Yu- nan hükümetlerini, girişecekleri baş- bara müzakerelerde rahat ve serbest bırakmak tutulacak en makül yol- dur. Yunanlı tedhişçiler nihayet kavramışlardır. Eğer tedhiş hareketleri son haftalar içinde, bu yüzden değil de tamamen geçici di- ğer bazı sebeplerle kesilmişse o za- man Yunanlılar hesabına eseflenmek gerekir. Çünkü bundan böyle yapıla- cak her tedhiş hareketi, İngiltere'nin adadaki ikametini lüzumsuz olarak u- zatmaktan başka işe yaramıyacaktır. bu hakikati İşin iç yüzü Ancak, geçen sayımızda da işaret et- tiğimiz gibi, ne Yunanistan idareci leri bu hakikati kavramayacak kadar anlayışsızdır, ne de Kıbrıslı tedhişçi- ler cahil... e geçen sayımızda i- zah ettiğimiz gibi, dava sadece Kıb- rıs'ın self-determination'u davası de- ğildir.. Eğer sadece Kıbrıs'ı self - AKİS, 7 OCAK 1956 Kıbrıs'ta tethiş hareketleri Vuran vurana, kaçan kaçana şimdiye kadar alışık olmadığı sert bir lisanla cevap alınca, pabucun zannet- tiği kadar ucuz olmadıgını da anla- mış bulunuyor. Bu bakımlardan Yu- nan Hükümeti şimdi ister istemez güler yüz, tatlı, söz siyasetine dön- müş gibi görünuyor Ancak tekrar fırsatını bulur bulmaz eski tavırlarını takınacağına, Kıbrıs'ta tekrar tedhiş hareketlerinin başlıyacagına kimsenin şüphesi olmama K ki, esas 1t1bar1yle yumuşak bir siyaset takip etmeye karar verdi- ğini gösteren müsbet hiç bir fiili de yoktur. Sarre Almanya'ya u Bir toprak parçası düşününüz ki halkı Alman olsun, üzerinde Al- manca konuşulsun, fakat bir Fran- sa çıkıp bu toprakların mukadderatı- nın kendi mukadderatı ile ilgili oldu- ğunu ileri sürsün. İşte bu toprak par- zaman tanımamıştır. Ancak Batı Al- manya'nın NATO'ya girmesi bahis konusu olunca, Fransız ve Alman Başbakanları, 'Pariste yaptıkları bir görüşmede, Sarre konusunda bir an- aşma zemini aramışlar ve bu ze- mini Sarre'a bir Avrupa statüsü ver- mekte bulmuşlardı. Mendes-France ve Adenawer arasında varılan ve Pa- ris Antlaşmasına ek olarak imzala- nan bu hal tarzına göre Sarre Avru- pahlaştırılacak, Batı Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi tarafından tayin' edilecek bir komiser savunma ve dış münasebetler alanında Sarre'ı temsil edecek, Sarre Hükümeti ise bu tem- silcinin yetkisi dışında kalan konu- larda karar alabilecekti. Ancak, as- lında Sarre'ı Fransa'nın kolları ara- sına atmaktan başkabirişe yaramı- yan bu statünün yürürlüğe girebilme- si için referandum yapılacak ve sta- tü, Sarre halkının tasvibine sunula- Geçen Ekim ayının sonlarında ya- pılan bu referandum sonunda, Sarre 11