7 Ocak 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

7 Ocak 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER halkı, büyük çoğunlukla, Avrupa sta- tusunu reddetmiştir. Bu, Sarre halkı- nın, an tarihinde ikinci defa Fran- sız hakimiyetine girmek istemediği- ni belirtmesi demekti. Bunun üzerine Hoffmann Hükümeti istifa etmiş ve Sarre'da yeni seçimlere gidilmesi ka- rarlaştırılmıştı. Seçimin neticesi ayının son haftasında yapı- lan Sarre seçimlerinde, Sarre anya'ya karşı besledıgı sempati bir kere daha tezahür etmiş- tir. Almanya ile birleşme taraftarı 0- lan üç büyük parti - Hıristiyan De- mokratlar, Sosyal Demokratlar ve Hür Demokratlar - oyların © 63 i unu kazanmış bulunuyor. — Hoffmann'ın alk Partisi ancak on üç sandalye kurtarabilmiştir. Oysa ki geçen Mec- Propagandadan sonra Beyanname denizi liste yirmi dokuz milletvekili ile ek- seriyet partısını teşkil etmekteydi. Alman taraftarı partılerın kazan- dığı bu bu ik zafer üzerine Fransız basını Sarre hlara karşı yaylım ate- şine başlamıştır. Seçimleri kazanan- lardan çoğunun eski naziler olduğunu söyleyen basın, bilhassa üç büyük partinin liderlerine, Dr. Ney Schneı- der ve Conrad'a hucum edıyordu Yeni Saar kabinesi on gelen haberlerden anlaşıldığına göre, seçimlerden sonra kabineyi kurup kurmamak hususunda tered- düt geçiren Hristiyan Demokrat Par- tisi lideri y, nihayet Başba- kanlığı deruhte etmiş bulunuyor. Al- man taraftarlığı ile tanınmış Schne- ider de, Ekonomi Bakanlığı kendisi- 12 ne venldıgı takdirde yeni Sarre ka- inde yer alacağını açıklamıştır. Bu haber Fransızları son derece, en- dişeye düşürmüştür. Siyasi elden kaçırdıkları Sarre'ı, Fransızlar, iç olmazsa iktisadi an mu- hafaza etmek isterlerdi. Schnelder'in Ekonomi Bakanlığına geçirilmesi ile 1956 yılının ilk günleri içinde bu- lun! Dünyamızı bir yıl da- ha ıhtıyarlatan gecenin ertesinde soylenen ve yazıl nlardan, insanlı- r yeni yılın başında olduğu gıbı 1956 yılının başında da gelece- ğe büyük ümitlerle bakmakta ol- duğunu anlıyoruz. Şu ilk birkaç gün içinde devlet adamları tarafından verilen demeçler kadar din adamla- rı tarafından yapılan dualar da daha sevinçli ve verimli günlere yö- neltilmiştir. — Aynı ıyımserlıge sa- dece devlet veya din adamları de- ğil, dünya işlerinde gittikçe daha fazla söz sahibi olmaya başlayan "sokaktaki adam" da katılı saca, hepimiz, tatlı bir yılbaşı gece— sinin mahmurluğu içinde, yeniden İyi günlerin avdet etmekte oldugu- nu görür gibiyiz. Bu iyimserlik havası, her yeni yılın başında bir kere canlanan ü- mit dalgasından başka bir şey de- ğildir. Gerçekten, soğuk harbin baş- ladığı günden bu yana, her yeni yıl— başının eskisinden daha iyi ve uğur- la bir yılın başlangıcı olması temen- ni edilmiş, gelenin gideni ar: cağı sanılarak geleceğe büyük ü- mitlerle bakılmıştı. Bu ümitler hiç- bir yıl gerçekleşememıştır ve bunla- rın bu yıl i gerçekleşeceğini gösteren en ufak bir işaret bile yok- tur. Fakat çilekeş dünyamızın ü- mit kapısından başka açık bir ka- pısı kalmadığına göre böyle bir i- yimserlik havasına kapılmasını hoş görmek gerekir. Nasıl olsa çok geç- meden 1956 nın realıteleriyle de karşılaşacak ve tekrar, umduğu ile değil bulduğu ile yetinmeye alışa— caktır. İhtiyar dünya 1955 yılı başında da ok şey ummuştu. Gerçi 1955 başları, gerçekten, bu güngörmüş ihtiyara nihayet iyi günlerini yaşa- mak üzere olduğunu mu_ıdelemıyor değildi. Hele yıl ortasına doğru li mitler büsbütün artmıştı. Uzun za- mandanberi bir araya gelemeyen Dört Büyükler, hem de en yüksek kademeleri ile, tekrar Cenevre'de buluşmuşlar ve dünya meseleleri ü- zerinde karşılıklı görüşlerini ortaya koymuşlardı. Bu görüşleri birleştir- mek gerçi mümkün olmamıştı. Fa- kat toplantı sonunda öyle bir hava- yaratılmıştı ki, Cenevre havası diye isimlendirilen bu hava, insanlara dunyamızın geleceğinden ümitli ol- maları için gerekli ve yeter şartla- böyle bir Fransız emeli ebediyen ger- çekleşememe durumuna gelecektır Bu bakımdan, Fransa, Dr. Ney' rınde, diğer iki büyük parti ıle de- ğil Hoffmann'ın Halk Partisi ile iş- bırlıgı yapması için büyük baskı yap- maktadır. Fakat Dr. Ney kesin ka- rarını vermişe benziyor. Şu günlerde Geçen rı toplayacağa benziyordu. Uzun yıllar çehrelere biçim veren sert maskeler çıkarılmış, yerine güler- yüzlü insanlara yakışır maskeler ta- kılmış, karşılıklı bir anlayış ve hoş- görürlük yarışına gırışılmıştı Prob— lemler halledilemiyordu, f: letlerarası münasebetlere yenıden hakim olan yumuşak hava elbette günün birinde bunların hal çarele- rini de peşinden sürükliyecekti. İşte geçen seneki beynelmilel münasebetlerin en belli karakteris- tiği bu Cenevre havası, güleryüz ve tatlı dil siyaseti olmuştu. Ancak, yı- lm ortasında bu havayı yaratan, el- ler, yılın sonunda aynı havayı bir hamlede — dağıtmış bulunuyorlar. 1955 yılının son ayları içinde top- lanan ikinci Cenevre Konferansında, birinci Cenevre Konferansında ya- ratılan hava birden buharlaşmış- r. O zamana kadar Batı ile bir an- laşmaya varmak üzere olduğunu ih- sas etmeğe çalışan Sovyet Rusya, i- kinci Cenevre Konferansında tekrar eski uyuşmaz tavırları takınmaya başlamış, ne Almanya meselesi ve Avrupa güvenliği davası, ne silâh- sızlanma problemi bir hal tarzına bağlanabilmiştir. Bu dikenli konu- lar, yeni senenin, eskisinden devir aldıgı kirli çamaşır bohçasının en üstünde, yeni pürüzler çıkarmak i- çin yakında tekrar uyanmak üzere bir kış uykusuna, daha gerçeği, bir pusuya yatmışa lgenziyorlar. 1955 yılının ikinci bir karakteris- tiği, her yıl bir bölge üzerinde toplanan —Avrupa dışı gerginlikle- rin bu yıl iki bölgeye dagılmış ol- masıdır. Gerçekten, uzun yıllar, U- zak-Doğu açık bir surette Avrupa dışı gerginliğin merkezi — olmuştu. Geçen sene bu merkez bıraz daha Batıya kaymış ve Güne ya ile Orta-Doğu uzerınde karar kıl mıştır. Gerçi yüzölçümü bakımın- dan dağılan gerginliğin kuvvetınden de kaybetmesi beklenii Fakat beklenildiği gibi olmamış ve 1955 in son günlerinde, her iki bölgede de, bu gerginlik had safhaya varmış- Sovyet jestleriyle büsbütün şid- detlendirilen bu gerginlikler, doğru- sunu söylemek gerekirse, başlangıç- ta birer Amerikan ve İngiliz jestin- den doğmuştur ve birbirleriyle sa- nıldığı kadar ilgisiz değildir. Güney Doğu'da patlak veren buhranın kay- nakları Güney-Doğu Asya savunma camiası olan ve Birleşik Amerika'- AKİS, 7 OCAK 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: