kiİstanbul radyosu için talihsizliğin ta kendisi olurdu. İstanbul radyo su Ankara'nın hâlâ bütün kötü ta- raflarına rağmen neşretmeğe devam ettiği programlara yer verebilirdi. Sebebi de gayet basitti, devlet rad- yosu vasfını taşımış olması buna yol açacaktı. Yoksa, bir hususi şirketin emrindeki bir Istanbul radyosu An- karanın bu tellerin yapıştırılıp yapış- tırılıp halk huzuruna çıkarılan bü- yük programlarından - aman yarab- bi ne büyük program - istifade et- meyı aklının ucundan ahi geçire- Hususi bir şirket olduğu tak- dırde Istanbul a böyle bir teklif yapıl- mış olsa idi, buna sadece oO müessese- nin eleman 1 rı değil, uçan kargalar bile kahkahalarla gülerdi. Ama kışın Ankaranın bu meşhur büyük programları - daldandala, mu- siki ve komedi - yeni bir şekle so- kulacaktı, yeni bir tarz hava içinde idare edilecekti. Bugünkü kısır im- kânlar ve bunların arttırılmasına uğ- raşılmadığı takdirde, halkın bu bü- yük programlara 1ştıyak1 alkışı "ça- resizlik" ten ileri geçmiyecekti. Halk ne yapsındı? Bugünkü hâl karşısında bir şeyler bulunca, dinlememezlik e- demiyordu. Yirmi milyon insan için- programlarını Ğ lerini ifade eden bir kaç kişi çıkıyordu. Bunlar da mek- tuplar yazıyorlardı, "işsizlik" ten bi- rer methiye yazıp istedikleri şarkıyı söyletmenin doğru bir tarz olabile- ceğini biliyorlardı. Bu metih mektup- ları da programları idare edenlere, mesul kimselere bir çocuk neşesi ver- miyor değildi. Program mübadelesi - ki İstan- bulun buna hiç ihtiyacı yok, mükem- mel yenilikler bulabiliyor - hiç bir kazanç temin etmiyecekti. Ne yapa- lım diyenler bulunuyordu, nihayet bu bir icraat yapmanın, bu yolda didin- menin harcırahlı bir tarzı idi. Muva- fık görenler de pek çoktu. Diğer bir eksik S u geçen hafta, radyonun müraca- 5 at servisine başvuran ve Erdoğan Çaplı'nın nerede olduğunu soran bir kimsenin alacagı cevap iki aydır "Al- manyadadır olacaktı. Erdogan Çap- bundan iki ay once on beş gün ızın ile Almanyaya miş, Oraya varışı ve sıhhati hakkında daldanda- la programında tebliğler okunmuştu. Fakat sonraları ne oldu bilinmez, bir daha Erdoğan Çaplı'dan ses, se- da çıkmadı. Halbuki bir resmi mü essesenin resmi bir memuru idi, vazi- fesi' radyonun batı musikisi kısmını tedvir idi, maaş alıyordu. On beş günlük iznini geçirmiş, bir on beş gün daha kalacağım demiş, fakat iki ay geçtiği halde, kendisinden ne bir ses, ne de bir' nefes işitilmişti. Resmi izinlerini geçiren memur- lar hakkında kanuni takibat yapıl- ması, hiç değilse heyeti sıhhiyeden eçmiş bir raporun İdareye gelmesi lâzım gelirdi. AKİS, 13 AĞUSTOS 1955 Bu nasıl bir işti? Radyonun en ühim bir bölümü şefsiz, kimsesiz. bırakılmıştı. Ve bu hale hiç bir ilgi- linin tek bir söz söylediği görülmü- yordu. Esasen bu kısımda mevcut o- lan bir düzensizlik daha da katmer- leşiyor, içinden çıkılmaz bir duruma, sürükleniyordu. Radyo mensupları- nın beklediği bir şey vardır. İznini. geçirmiş olanlar hakkında - her kim. olursa olsun - idari bir takibata ge- çilmesi.. Bunu da zaman gösterecek- tı. Bir eksik daha Eylül — başından itibaren, uzun bir müddet Ankara radyosunun prog- ram müdürü Naci Serez'i arıyanlar da, kendisi ile konuşamıyacaklardır Ayrıc Naci Serez'in şu spiker buh- ranından acı acı şikâyet ettıgı gün- lerde, Deniz Serez de ayni tarihten itibaren radyodan 1şıtılm1yecekt1r Deniz Serez'in ve Naci Serez'in sene- lik izinlerini alarak bir Avrupa seya- hatine çıkacakları bildirilmektedir. Bu onların en tabii hakkıdır, fakat Naci Serez gıbı radyoyu "her şeyden çok düşünen" bir alâkalı kimse için, bu çifte izin almak biraz yadırganır bir keyfiyettir; Naci Serez'in “yan Tresmi, Avrupa yarı gayrı seyahati resmidir". RADYO Yakınlarına seyahati hakkında söy- lediği - tuhaf bir ifade - budur. Av- rupa seyahatinde hem radyonun bazı' eksikliklerini tamamlamak için çalı- şacak, hem de bir gezıntı yapmak imkânını bulacaktır. Bu "yarı resmi" seyahatin manası radyoevi için bir kaç yeni plâk ve bahd alma usulunde bir kaç yeni görüş demekti Bütün' bu seyahatler, radyo evinin alâkalılarının birer birer meydandan kaybolmasına ve işlerin karışık ha- line bir kaç karışıklık daha ilâve et- mesini Bağlıyacaktır. Bir müessesede çalışan kimselerin izinlerini alarak, normal dinlenmeğe hak kazandıkları herkes tarafından kabul edilebilir bir keyfiyettir. Fakat bu da bir p ma ıhtıyaç gösterir. Radyo mudur ve- kili, "program mübadelesi" nden da- ha yeni donmuştur gene de gidebi- lir, Erodğan pli'nın ne zaman dö- neceği belli degıldır i Serez de yakında radyodan uzaklaşmaktadır. Durum bu kadar hazin ve karışıktır. ün bu işleri düzene oyma plânlaştırmak varken, niçin ve neden bu yollara gidilir, anlaşılmaz. arışıklık, karışıklık... Bütün dü- ğümleri çözebilsek, hiç bir şeyden ürkmeden çalışmanın yolunu bulabil- sek Bütün buzların çözüleceğinden e radyoda bir baharın başlıyacagın— dan kimsenin şüphesi olmasın