Satılmağa hazır plaklar 33 devirlisi — uzun ömürlü yapmaktadırlar. Muazzam "kazık- lar", bu dükkânların bazılarında müş- teriye tuzak kurmuş, beklemektedir- ler. Herşeyi göze alsanız dahi, iğne meselesi gene karşınıza çıkar. Ame- rikan mamulâtı iğneleri, memleketi- mizde bulmak hemen hemen imkân- sızdır. Alacağınız böyle bir pikabın iğnesi zaten ullan ılmış olacağına göre kararı siz veriniz. Ama, güvendiğiniz bir ecnebi dos- tunuz, iyi kullanılmış bir pikabı, bol yedek iğnesiyle ve ehven fiyatla si- ze satarsa, bu fırsatı tabiatiyle ka- çırmayınız. Plâkların — muhafazası 3 devirli plâklar, itina ile muha- faza edildikleri takdirde, 78 de- virli plâkları a uzun Ö- mürlüdürler. Bu bakımdan da, gös- tereceğiniz hususi bir itinaya lâyık- tırlar. İyi kullanıldıkları takdirde to- r_uîılarınızın torunlarına bile kalabi- rle Bir kere, bozulmuş iğne ile plak çalmakta ısrar etmeyiniz. Bozuk i ne, bozuk sesle, aşırı hışırtıyla, atla— ma ve takılmalarıyla nihayet plâğı kazımasıyla kendini belli eder. Sonra, plâkları daima orijinal , zarf]arında muhafaza ediniz. Çaldıktan sonra a- çıkta bırakmayınız. Hele, güneşe ve sıcağa mâruz kalmalarını muhakkak surette , önleyiniz. Uzun - çalan plâkların imâl edil- diği plâstik madde, bilhassa toz çe- ker. Plâkaların tozlu olarak bırakıl- ması ise, Ömürlerini kısaltır. Bunun. de, en basit tedbir olarak, iyi. suyla hafifçe nemlendirilmiş yumuşak bir bezle, plâkları yivlerinin istika- metinde, sık sik silmek tavsiye edi- lebilir R A D Y O Ankara Kimsesizler diyarı Ankara radyosunun müdür vekili iskender Ege'yi lefonla aradığı zaman, keskin bir alo esi ile kar- şılaşacagından emindi. Çunku radyo müdürünün her ne kadar keskin bir icraat hayatı yoksa da, telefondaki "alo" ları sert ve kısa oluyordu Fa- kat yanıldığım anladı, telefonda kar- şısına radyo müdür Vekili İskender Ege yerine bir hademe çıktı ve rad- yo müdür vekilinin İstanbulda oldu- ğunu söyledi. Mümkündü, radyo mü- dür vekili de nihayet bir insandı, senelik iznini alabilirdi, seyahate çı- kabilirdi, hattâ doğum yeri olan Ay- dın'a gidebilir, radyoda i - hem de birinci plânda bir idareci -. olduğunu duymuş olanlara bunu an- latmış olabilirdi. Radyo müdür vekilini ariyan o ahsın soracağı bazı sualler vardı, İs- kender Ege'nin yerine kimin - o. gün- ler için - radyoda birinci planda me- sul kimse olduğunu sormağa bu ba- kımdan hakkı vardı. Cevap program müdürü Naci Serez oldu. Naci Serez'in telefonu çaldığı za- man, ne başspiker Can Okan ile ara- sında spikerlerin çalışma programı üzerinde bir çekişme vardı, ne de bir büyük programın hazırlanış telâşı. Esasen Naci Serez doğuştan sakin bir insandı. Hadiseleri takip ederdi. Hak- l1 olduğu meselelerde-, neticede mu- hakkak anlaşılacagını bilerek, bek- lerdi. İskender Ege'nin İstanbula git- mesi ile üzerine bir de ona "vekâlet" etmek vazifesi yuklenmıştı Böylece radyo idaresi bir "müdür vekil veki- li" nin emrinde idi. Meselenın dıger tuhaf tarafı, Naci Serez'in "vekil" lik sıfatının bu suretle bir hayli faz- lalaşmış olmasında idi." İskender Eğe- nin Ankara'da bulunmayışı dolayısiy- le Naci Serez "radyonun program müdür vekili ve müdür vekil vekili" olmuştu. Neticesi şudur ki, her suali bütün tafsilâtı ve selahıyetı ile ce- vaplandırabilirdi. Fakat Naci Serez, İskender Ege'nin İstanbula niçin git- tiğini katı bir şekilde cevaplandıra— madı. "Hususi işleri için" dedi. Mu- hatabı, rivayetin başka — olduğunu, müdür vekilinin İstanbul'da program mübadelesi ve sanatkâr temini işleri ile meşgul olalacağı noktalarında top- landığını söyledi. Bu sefer Naci Se- rez bunu da teyid etti. Bu seyahatin niçin bir devlet esrarı şekline sokul- duğunu pek anlıyamamıştı. Ancak, idarede müdür vekilinin bu Vazıfeyı yüklenmemesi lâzım geldiği yolunda bir temayül mevcuttu. Radyoya sa- natkâr temini ve İstanbul radyosu ıle program mübadelesi işleri iskender Ege'nin ihtisası içine - esasen radyo- culuk ihtisası değildir, öğretmendir - girmiyordu. Ankara radyosunda bu ışlerı yapabılecek daha başka ele- manlar, selâhiyetli kimseler vardı. İ- leride bazı anlaşmazlıkların çıkma- ması, programların içinde bulunduğu karışıklıktan daha kötü durumlara düşmemesi için İskender Ege'nin ya- nında mütehassıs ile gitmesi veya- hut da bu vazifeyi onlara terketmesi lâzım gelirdi. rogram mübadelesinden de An- kara radyosunun kazanacağı ne ola- bılırdı" İstanbul radyosu esasen din- lenen - Ankaraya nazaran çok fazla - bir merkez idi. Mamafih İstanbul yurdun her yerinde ayni netlikle işi- tilmiyordu, kifayetsiz idi, Ankara, İs- tanbul radyosunun yanında bu prog- ramları yurdun her tarafına duyur- mak için bir peyk vazifesini görebi- lirdi. Bu kadar mühim bir merkez, İstanbulun yanında sönük bir hale düşürülebilir, hiç bir hareket imkânı bulamadan, hiç bir yenilik yapma- dan çalışabilirdi. Fakat bu, Ankara radyosuna bir itibar saglamazdı bi- lâkis son sene - geçen mevsim - ken disine halk nezdinde yemlikler yap— mağa çalışan bir müessese unvanım kazandıran —ufak tefek hareketleri baltalardı. Halkın toplanan sempa- tisini bir ufak itme ile uçuruma yu- varlıyabilirdi Yenilikler temin husu- sunda bir radyonun acz içinde olabi- leceğini halka hatırlatırdı, aklına ge- tirirdi. Verilecek cevaplar ise muhte- lifti. Ankara radyosu da İstanbul'a bazı programlarını gönderecekti. Ya- ni hizmet karşılıklı olacaktı. Ancak Ankara Tradyosunun canlı tutmağa muvaffak olamadığı bir iki büyük programı mı İstanbul'a gidecekti? Bu programlara mı İstanbul yer ve- recekti. Böyle bir hareket muhakkak Sandalya sahibi izinli Bulunur — kurtaracak... AKİS, 13 AĞUSTOS 1955