nevre görüşmelerinde bahis konusu olması da önceden kararlaştırılma- mıştı. 28 Temmuzda, Washington ve Pekin hükümetleri " karşıhklı bir mü- zakereye karar verdiklerini ilân et- tikleri zaman yayınladıkları tebliğ-, lerde, müzakerelerin Amerika ve Çin- de bulunan sivillerin memlekete iade- lerine Ve iki devlet arasında askıda bulunan diğer pratik meselelere taal- lük edeceğini bildirmişlerdi. Bununla beraber bazı Amerikan tefsircileri e— sir havacılar meselesinin de Kızı tarafından askıda bulunan diğer pra— tik meseleler içine sokulacağını ve Kızıl Çinin, bu havacıların serbest bırakılmasını Formoza üzerindeki iddialarında veya Birleşmiş Milletlere kabul taleplerinde bir pazarlık vası- tası olarak kullanacağım tahmin e- diyorlardı. "Fakat, görüldüğü gibi, Kızıl Çin bu konuyu bir pazarlık Vasıtası ola- rak kullanmayı reddetmiştir. Havacıların serbest bırakılmasın- ğan bir iyimserlik ve dostluk havası içinde açılan Çin - Amerikan müzakereleri aynı hava içinde cere- yan etmiştir. Esasen pek kısa süren ilk oturum sonunda taraflar gündemi tesbit etmış bulunuyorlardı. Bu gün- dem gereğince görüşmelerde ilk ön- ce Amerikada bulunan Çinlilerle, Çin- de bulunan Amerikalıların memleket- lerine iadesi, sonra da askıda bulu- nan diğer meseleler bahis konusu e- dilecekti. Şu satırların yazıldığı sıra- da alman haberlerden Komünist Çi- nin elinde bulunan ve sayılarının kır- ka vardığı tahmin edilen sivil Ame- rikalıyı bırakmayı kabul ettiği anla- şılmaktadır. Şimdi Amerikada oku- makta olan Çinli talebelerin memle- ketlerine dönmesi meselesi — kalmış- tır. Bu mesele de halledilirse günde- min diğer maddelerine geçmek için bir mahzur kalmıyacaktır. Zira Ame- rikan temsilcisi Jhonsson'a sivil esir- lerin durumu taayyün etmeden baş— ka bir konuya geçmemesi için Was hington'dan talimat verilmişti. Bu hususlarda varılması muhte- mel anlaşmalarda Hintli dıplomat Kirshna Menon'un da büyük bir pa- yı olacağına burada işaret etmek ge- rekir. Konferans esnasında Cenevre- de bulunan bu sulh aşığı Hintli dip- lomat her ne kadar buraya sadece dinlenmek için geldiğini söylemişse de Uzakdoğu gerginliğinin izalesi i- çin her iki tarafla da temaslar yap- makta ve bir anlaşma zemini hazır- lamaya çalışmaktaydı.. Bazı mahfil- ler, daha da ileri giderek, Menon'un daha yüksek kademede bir Çin - A- merikan görüşmesini temin etmek i- çin gayretler sarfettiğini söylemek- teydiler Diğer meseleler Fakat — daha yüksek kademede bir toplantı - Çu en Lay ve Foster Dulles buluşması - ancak "iki devlet arasında askıda bulunan diğer me- seleler" i zakeresi sonunda Varılacak netıcelere göre bahis ko- AKİS, 13 AĞUSTOS 1955 " 'muhtemelen, Kızıl Çin temsilcisi Taleplere yanaşıyor nusu edilebilir. Bunlar ise oldukça çetin meselelerdir. Birleşik Amerika, Kızıl Çinden kuvvete başvurmama politikasını kabul et- mesi, pilotlarına müdafaasız yolcu uçaklarına ateş açmaması hususun- da talimat vermesi, Formoza'da bir ateş-kes anlaşmasının imzası gibi ta- leplerde bulunacaktır. Kızıl Çinin de Amerikadan Guney Dogu Asya pak- tı ile kurulan S.E.A.T.O. nun feshini, Formoza işinde bır 'hal tarzına varıl- masını ve Birleşmiş Milletlere kabu- lünü istemesi beklenilmektedir. Bü- tün bu karşılıklı talepler, her iki ta- raf için de yerine getirilmesi güç is- teklerdir. Ve bunların asıl bir hal tarzına bağlanabileceğini soylemek için de vakit henüz erkendi Bir Çu En Lay - Foster Dulles mülakatının mümkün olup olmıyaca- ğım Önümüzdeki günler gösterecek- tir. Bulgaristan Görünmez kaza 27 . Temmuz Çarşamba sabahı Yu- nan, Yugoslav ve Bulgar sınırları- nın birbirlerine yaklaştıkları bir nok- tada nöbet bekleyen genç Yunan teğ- meni Vasili Arkudas saat yedi buçu- ğa doğru bir ateş sesi ile irkildi. Der— hal dürbününe davranan Teğmen kudas ile kendisine refakat etmekte olan askerler Bulgar toprakları üze- rinde ve takriben 2000 metre yük- seklikte uçan bir tayyare gördüler. İsrail El-Al hava yollarının işaretini taşıyan uçak' 10 mil kadar uzaktay- dı ve gittikçe yaklaşıyord Biraz sonra hâdiseyi etrafındaki- lere nakleden Arkudas "Ateş kesildi- ği zaman tayyareden bir duman sütu- nunun yükseldiğini gördüm ve isabet DÜNYADA OLUP BİTENLER aldığını anladım" diyordu. "Pilci; Yunan topraklarına bir iniş yapmak İçin sola dönmek istedi, fakat döne- medi",işte tam o sıralarda Atina ha- va meydanı telsizcisi de uçaktan şu mesajı almıştı: 'Ateşler içindeyiz. Düşüyoruz. Mecburi iniş yapmaya çalışıyoruz." Arkudas "Tayyare toprağın sat- hına 500 metre kadar yaklaşmıştı ki birden bir infilâk oldu - diye devam etmişti - . Ondan sonra da topraga bir enkaz yıgının yağdığını gördüm." Bu enkaz yığınının içinde uçakta bu- lunan 58 kişinin paramparça olmuş cesetleri de bulunuyordu Uçak Londra'dan kalkmıştı ve Paris, Viyana ve İstanbul üzerinden İsraile gidiyordu. Yolcular arasında on iki Amerikalı, altı Fransız, üç İn- giliz ve Uç Alman da vardı. "Derin teessür" Sofya radyosu, 24 saatlik bir sü- üttan sonra en derin teessürleri- ni bıldırerek hadiseyi, haber vermiş ve yolcu uçağının Bulgar sınırlarını geçtiğini, bunun üzerine ateş açıldı- ğını ve bu milessif hadise sonunda u- akta bulunanlardan' hiç kimsenin kurtulamadığını söylemiştir. Hadise bütün dünyada büyük bir teessür ve nefret uyandırmıştı. Bu - hatırlanacağı gibi - bir komünist devlet tarafından — müdafaasız bir yolcu uçağına yöneltilmiş ilk hücum değildi. Buna benzer hadiseler bir za- manlar da komünist Çin tarafından yaratılmıştı. İsrail uçağının Bulgarlar tara- fından düşürülmesini İsrail Devleti ile beraber Amerika Birleşik Devlet- leri ve İngiltere de protesto etmiş ve Bulgaristandan tazminat istenmiş- tir. Bulgarlar hâdiseyi tahkik etmek' için bir komisyon kuracaklarını bil- dirmişler ve meseleye verdikleri Öne- mi belirtmek için de bu komisyo- nun dört bakandan teşekkül etmesi- ni kararlaştırmışlardı. (Sonradan bü- yük güçlüklerle Bulgar topraklarına kabul edilen bir İsrail heyeti, Bulgar komisyonunun tetkiklerde bulunmak için vaka mahalline gelmek lüzumu- nu bile hissetmediğini tesbit etmiş- tir. Bu İsrail heyetinin verdiği ra- porda uçağın iki mi hücumuna uğradığı ileri teydi. Halbuki Bulgarlar uçaksavar ateşi ile düşürüldüğünü .iddia etmiş- r perde gerisi devletlerinin blok halınde sulh taarruzuna geçtikle- ri bir zamanda vuku bulan bu hadise herhalde Sofyayı çok güç bir duru- ma düşürmüştür. Bu bakımdan Bul- garistanın İsrail tarafından talep e- dilen tazminata — kolay veya güç bir pazarlık sonunda - yaklaşması bekle- nile ulgarıstan batılılar kadar bu ha- diseden ders alacak mıdır? — Bunu söylemek zordur ve söylense dahi hiç bir maddi delile sahip olunamıyacak-