S P O R Milletlerarası İdarecilerin konuşmaları Gecen hafta Cumartesi akşamı sa- 21,30 da İstanbul radyosunun hazırladıgı "Şehirde bu hafta" rö- portajım dinleyenler hayretlerini giz- liyemediler. Vakıa tele tesbit edilmiş olan - konuşmalar - başlangıçta bir fevkalâdelik arzetmiyordu. kü şehri ziyaret eden ecnebi artistlerin veya sanatkârların konuşmaları.. İk- tidarın kalkınma cümlesinden olan, temel atma merasimlerinde ir ad edi- len nutuklar... Veyahut İstanbul va- lisi Gökay'ın açılış merasiminde kur- dele keserken söylediği Sözler... Ne- tice itibariyle alışılmış teranelerdi. Fakat spikerin hafta içinde Bar- celondan yurda dönen spor kafilemi- zin idareciliğini yapan şahısları te- ker teker konuşturması bu monoton devam eden röportajlara yeni bir ca- zibe kazandırdı. Akdeniz oyunlarının başladığı günden bu tarafa, en ağır başlı gazetelerde dahi hemen her gün bu mevzuda çeşitli haberler çıkmıştı. Bunlar içerisinde - akiyet 0- larak - memnuniyet verıcı olanlar âz, üzüntü yaratanlar ise fazla idi. Bu arada kafilenin başında bulunan ida- recilerin keyfi hareket ettikleri, va- zifelerini unuttukları,- hattâ bir tu- rist gibi çarşı pazar dolaşıp mal al- ma sevdasına düştükleri, — barlarda eğlendikleri haberlerine de sık rast- lanıyordu. İşte röportajın cazip tara- fi bu idarecilerin konuşmalarıydı. Dediler ki... Faik — Binal dedi ki: "İkinci Akde- , Oyunlarında gençlerimiz Ay-Yıl- dızlı formayı şerefle temsil ettiler. Tahsisatsızlık yüzünden bu müsaba- kalara tam bir kadro ile iştirak ede- medik. Fakat Barcelon oyunlarında elde ettiğimiz muvaffakiyetler ilerisi için ümit Verıcıdır Bu musabakalar— da sekiz altın, gü ve ayrıca altmcılıklara kadar muhtelıf madal— ya ve hediyeler almış bulunuyoruz." Her seyahat dönüşü kafile başka- nı olan zatın hemen hemen söyledi- öz bu mealdedir. Gençlerimizin Ay Yıldızlı formayı şerefle temsil et- tikleri ne hikmetse her idareci tara- tekrarlanmaktadır. müsabakalara gönderdiklerimiz bu şerefe halel ge- tirmişler gibi.. Tahsisatsızlık hikâye- sine gelince bu bizzat Umum Müdü- rün zamanında halletmek mecburiye- tinde olduğu bir vazife iken nedense tahsisatı temin etmek için çalışmış olsaydı Akdeniz Oyunlarına derme çatma bir ekiple gitmiyecektik. Her idareci' gibi Umum Müdür Vekili lle "bu müsabakaların ilerisi için bir hamle teşkil edeceği kanaatindedir". u hamle nedense geciktikçe gecik- AKİS, 18 AĞUSTOS 1955 inektedir. Bunun için bir zaman gös- terilmemekte ve bütün konuşmalar istikbal sigasiyle — sona ermektedir. Röportajda Faik Binal'ın keyfi hare- ket eden idareciler hakkında bir şey söylememesi doğrudur " ama, kulağa gelen bunca dedikoduya ait basma bir açıklamada bulunması zamanı çoktan gelmiştir. Kafile — içerisinde bulunan sporcular veya gazeteciler bazı idarecilerin kampa hiç uğrama- dıklarını sabah çıkıp akşam geldik- lerini söylemektedirler. Hattâ araları uzun zamandan beri bozuk olan kara Atletizm Ajanı Sami-Yavrucuk ile İstanbul Atletizm Ajanı Neriman Tekil'in yurt dışında geçmiş,günleri unutarak birbirleriyle sarmaş dolaş oldukları, — gezdikleri, — eğlendikleri, gece otele genç döndükleri bu dedi- kodulara ilave edilmektedir. Müdürün bu mevzua temas etmemesi spor çevrelerinde Sami Yavrucuk'un Maarif Vekili Celâl Yardımcı'ya ya- kınlıgı bulunması şeklinde izah edi- yor. Bu husus ne dereceye kadar dogrudur bilinmez... Umum Müdür Akdeniz oyunlarınm muhasebesini yaparken iktidar hatibi gibi ışı rak- kama dökmüş ve sekiz altın, üç gü- müş madalya elde ettıgımızı söylev- mistir. Eğer bir de nu 946 senesi ile mukayese etseydı sporumuzda siyasi sahada olduğu gibi - yeni bir reform olacaktı. Umum Müdürün ko-, nuşmasından sonra spiker mikrofo- nu Güreş Federasyonu Başkanı Vehbi Emreye verdi. En makul ve en gü- zel konuşmayı Vehbi Emrenin yap- mış olduğunu söylersek — mübalâğa etmiş olmayız. Giderken en- az altı birincilik alacağımızı tahmin eden Federasyon başkanı nitekim bu görü- şünde yanılmadı. Grekoromen bran- şında biraz geri bulunmamıza rağ- kdeniz milletleri içerisinde - Mısır, İtalya, Fransa - gibi korkulu rakipler varken altı birincilik alma- mız hakikaten küçümsenecek bir ne- tice değildir. Federasyonun başkanı- nın "bu netice Melburn olimpiyatları için ümit vericidir", şeklindeki ifade- si memnuniyet uyandırmıştır. Vehbi Emrenin konuşmasından sonra, su sporları federasyonu başkanı Orhan aka ve onu takiben de sportif oyun- lar federasyonu başkanı Faik Gökay konuştular. Orhan Sakanın konuşma- sının su kaldıracak tarafı vardı. A- ma Faik Gökay'ın konuşması doğru- su istenirse spor severler üzerinde soğuk bir duş tesiri yaptı. Faik Gökay dedi ki; "Basketbolde Barcelon oyunlarında elde ettiğimiz neticelerle iftihar ediyoruz. Bu r şeyden evvel gençlere itimad edişi- mizin bir muvaffakiyetidir. Bu haki- kati görmek istemeyenler veya gö- rüp de yanlış aksettirmeğe çalışanlar olmuştur. Fakat neticede' biz haklı ktık." "Aman yarabbi! Bu ne acaip bir konuşmaydı. Ustad hangi muvaffa- kiyetten bahsediyordu? İtalya'ya, Su- riye'ye, Mısır'a Lübnan'- peş peşe mağlup olmamışmıydık. Bu sayılan milletlerin hangisi beynelmılel klas- manda mühim bir mevkie sahipti. Bunlara maglup oluşumuz böyle par- lak lâflarla tahfif edilecek neviden miydi? Kendi sesi olmasaydı bu ko- nuşmanın ona ait olduğuna hiç kimse inanmazdı. Hakikatler ortada durur- ken kıvırcık saçlı kısa boylu sempa- tik federasyon başkanının demagoji yoluna sapması garip karşılandı. Bakalım önümüzdeki günlerde da- ha ne gibi ince zekâ oyunlarına rast- layacağız. Kulüpler Yeni sezon çalışmaları Kısa boylu kır saçlı hareketli bir a- dam sahada bir sıra üzerine dizil- miş olan gençlerin ellerini teker te- ker sıktıktan sonra bir konuşma yap- tı. Az sonra tercüman: — "antrenör belki beni başlangıçta sempatik bul- mayacaksınız. Fakat öyle tahmin edi- yorum ki bir buçuk ay sonra hepiniz beni seveceksiniz" diyor. Dedi. Ha- dise geçen hafta Fenerbahçe stadı- da cereyan ediyordu. Bu sözleri söy- leyen zat Fenerbahçemn yeni Macar antrenörü — Markoş Fenerbah- çeliler o gün 1955 - 956 yılı çalışma- larına başlamışlardı. Birinci kodro- da bulunan 25 futbolcuya bu takdim- den az evvel kulübün üst salonunda ikinci başkan Osman Kavrakoğlu u- zun süren bir hitabede bulunmuştu. Kavrakoğlunun kongreden sonra bu ilk konuşması idi. İdare hey'eti azala- rının hemen ekserisi de salonda -bu- lunuyorlardı. Kavrakoğlu AKİS.in vvelce de işaret ettiği gibi topluluk pısıkolcıjısını gayet iyi biliyordu. Nab- rbet veriyor ve icaba göre sertleşip, yumuşuyordu Millet vekili oluşu azının iyi lâf lâf ettiğini gös- termeye kâfi idi. Netekim bundan ev- vel yani geçen sene Fenerbahçe idare Transfer sona erdi Dedikoduya paydos