KADIN Plajda sık sık görülen manzara Bozkırın doğru, kabin kapma yarışma çıkı- ordu. Moda koyunda dolaşan ten- teli sandallar, öğleyin denizi bırakıp eve yemeğe gidemiyenlere sıcak so- sis, karpuz, mısır satıyor ve banyo yolundakı koşebaşlarını tutan işpor- tacılar, ağaç dallarına asarak, sal- landırdıkları şortlar, mayolar, kas- ketlerle, hazırlıksız gelenleri avlıyor- lardı. Moda banyolarının içinde, "kâ- athane" sefalarını hatırlatacak şe- kilde, ateşte dönerler çevriliyor, ye- mekler hazırlanıyordu. Müzik, bu a- rada tabii avare şarkısı hiç eksik de- ğildi. Moda İstanbulun en ucuz plajı idi, yüzücüler, zarif genç kızlar, ora- ya rağbet ediyorlardı. Çünkü müziği, döner kebabı, yüzücüsü bol olan Mo- da banyolarının müşterilerine daima güzel bir sürprizi vardı: ne zaman müracaat etseniz duş akıyordu! On kuruşa sabunsuz, yirmi kuruşa sa- bunlu banyo, bu dogrusu bir ucuzluk rekoru idi. * banyolarının tahta iskelesi rir kayaya dayanır. İşte, bu bi- tim noktasında, üzerinde erkekler gi- remez 1baresın1 taşıyan bir kapı gö- rürsünüz. Kapının Öteki tarafında kadınlar hamamı vardır. Daha beş altı sene evveline kadar, tepedeki ga- zinoda, tam kadınlar hamamının üs- tüne gelen çıkıntıda, günün her saa- tinde dürbünlü erkekler mevcuttu. Saatlerce güneşin altında durur, Fe- nerbahçe burnunu ve tabii kadınları seyrederlerdi. Çarşaf, Anadoluyu ye- ni baştan istilâ ede dursun, Modadaki dürbün sefası tarihe karışmış' . Mo- dadaki kadınlar hamamı, kadınların Moda hasreti! cidden kadınlar için gıyındıklerının en güzel bir misali idi. Çünkı bulun en şık mayoları orada 1dı En- güzel, en muntazam yanmı ları da.. Nazlı genç kızlar kollarında saat, ellerinde yağlı krem şişeleri dö- ne döne, saatle, dakika hesabı ile ya- narken, tahta kapının öte tarafında erkek arkadaşları ile şakalaşan spor- cu kızlar saatle yüzerek rekor kır- maya çalışıyorlardı. Bu sporcu kızlar içinde fevkalâde güzel vücutluları vardı ve hepsi de gayet güzel giyini- yorlardı. Hattâ hepsinin birer hususi- yetleri, kendilerine has zarif giyiniş- leri vardı. Düz gri şiltelik bezlerden, tam daire kloş etekler yapmışlar, bu etekleri sevdikleri motiflerle — süsle- mişlerdi. Kimisinde sarı püsküller vardı, kimisi üzerine yer yer meyve- ler ışlemış, kimisi tüten bir bacanın bir süpürgenin, tavanın resmini çiz- mişti. Yakaları-çok açık, uzun kollu mavi beyaz çizgili bluzlar da çok rağ- bet görmüştü. Lasteks mayosu olmı- yanlar basmadan, düz ketenlerden nefis şeyler yapmışlardı Güzel vü- cutlular ve zarif ayaklılar tabii ta- kunyeyo tenezzül etmiyor ve sıcak tahtaların üzerinde sıçrıya sıçrıya koşuyorlardı. Hemen herkes havlu- lardan kısa bornozlar yapmıştı, her- kesin kendi icadı olan şık bir - plaj torbası Vardı. Moda iskelesinin, biraz açığındaki deniz kulübüne ait Raft'a gelince o- rada erkekler kadınlardan daha şık görünüyorlardı. Güzel şortlar, emp- rime erkek mayoları, deniz havluları bol bol guneş gözlüğü nazarı dikkati celbediyor! Sandallar yüzme havuzu ile Raft arasında mekik dokurken, motörlüler daha uzaklara, bedava plaj olan Ka- lamış koyuna, Fenerbahçeye, Suadi- ye ve Maltepeye gıdıyor plajlar ara- sı rabıtasmı kuruyorlardı. Tek ağacı olmayan Suadiye pla- ji güneşte yanıyor ve halk beş, altı şemsiyenin etrafında nöbet bekliyor-, du. Plâj büfesinde satılan gazozlar a- teş pahasına idi, kabinelere, rastge- len girip soyunuyor, kimse boşalma sını beklemiyordu. Yalnız bu kabine- ler tamir görmüş, temizlenmişti ve halk buna da razı idi. Mayonun, ta- kunyanın çeşidi Suadiye plajında idi. Ko ri zemin üzerine açık sarı Çi- çekli, kadifeyi andırır nefis bir las- teks mayo cidden nazarı dikkati cel- bediyordu. Sayfiye yeri olduğu için şortların, — balıkçı - pantalonlarının, plaj etekhklerının en güzelleri burada idi. Hattâ Büyük Ada ile rekabet e- debilirdi. Fakat Büyük Adada adeta tabii bir çıplaklık, bir ada havası vardı. Yalnız plajlarda değil, sokaklarda yari çıplak dolaşılıyordu. Çıplak ol- mıyanlar, hele ipekli ile gelenler mu- hakkak surette yabancılar, seyirci- ler idi ve ada halkı onlara tuhaf tu- haf bakıyordu Son zamanlarda moda olan Tarab- ya banyoları hafta içinde, sabahları âdeta kadınlar hamamı — manzarası arzediyor. Erkekler nisbeten az. a en çok denizin tadını çı- karanlar kımlerdır biliyor musunuz? Trene, otobüse, dolmuşa vapura bin- meden, kabine kavgası yapmadan, koşmadan, terlemeden, günü hangi bir saatinde, Bogazıçi yalıların- dan suya atlıyabıl e karıkoca, ıkı çocukla ve anneleriyle beraber, Ankaradan ge- lerek Dragos'ta çadır kuran aile. Kıs- men otomobilde, kısmen çadırda ya- tarak yirmi gün, tam bir istirahat hayatı yaşadıklarını söyliyen bu ai- leye deniz banyolarında refakat eden bir çok İstanbullular vardır. Hususi arabaya çolugunu çocuğunu dolduran soluğu Dragos'ta alıyor. Bilet parası yok, kabin kavgası yok, döner koku- su, güzel mayo kaygusu yo Portre Şıklık kraliçesi anlatıyor Uzaktan, her şey insana cazip ge- lir. Şık kadın olmak, herkes tara- fından tanınmak ve eğlenceden eğ- lenceye koşmak kolay bir şey değil- dir." Bu sözleri söyliyen kadın, Parisli bir şıklık kraliçesi idi. Bir çok top- lantılarda, müsabakalarda bırıncılıgı kazanmıştı. Sn güzel şapkalı, en gü- zel otomobilli kadın, ünvanını kazan- dıktan sonra, son olarak "güzel kadın ve hayvan" müsabakasında da kuca- ğındaki harikulade köpekle, bütün reyleri toplamıştı. Adı Monigile Lie- bel idi. Kışın büyük bir toplantıya, vücudunu sımsıkı saran siyah astra- gan bir elbise ile gelen Madame Lae- 'bel'in boynunda, kulağında, kolunda AKİS, 13 AĞUSTOS 1955