YURTTA OLUP BİTENLER Tasvipkâr bir D. P. Gurubu Tevkif sebeplerini de alkışlayacak mı? olmuştur. Bu hürriyetin mevcut bu- lunması son derece şayanı şükrandır! Ama demokrasilerde kötülükler ve yolsuzluklar Meclisin Dilekçe komis- yonuna müracaat suretile değil, ga- zetelere yazılarak duyurul ün- kü Basın kanunu muvacehesinde ise, hakikaten Dilekçe komisyonuna baş- vurmaktan başka yol kalmamaktadır O yazıda Mekki Said Esen'in - huriyet'in eski Ankara muhabiri - ince -ve zarif esprisini görmemek im- kânsızdır. Fakat teklifi getirenler, hükümet müzaheretini esirgediği takdirde mü- cadele etmeye karar vermişlerdir. Prof. Fethi Çelikbaş, genç milletve- killerinden müteşekkil bir gurup ta- rafından yeniden hararetle destek- lenmektedir. Bunlar, açılacak müza- kerelerde seslerini duyurmak fırsatını bulacaklardır O takdirde hükümet D.P. unda murakabe altına alı- nabılecektır İlk meydan muharebesi- nin böyle yüzde yüz haklı bir dava etrafında verilmesi, gençlerin işini kolaylaştıracaktır. Hakikaten Mec- liste ispat hakkı, hele şu son basın davalarından beri pek çok taraftar toplamıştır. Bazı milletvekilleri, ka- nunun ilk müzakeresinde İstanbulun müstakil milletvekili Nadir Nadi ta- rafından yapılan bu yoldaki bir tek- Iifi desteklememekle büyük bir hata işlediklerini anlamışlardır. ilk fırsatta, tadil teklifini kanunlaş- tırmaya çalışacaklanndan şüphe yok- tur. Buna mukabil, başvekil yeni bir işaret vermedıgı takdırde Adalet Ba- man Şevki Çiçekdağ ile Ba- sın ıslerını tedvire memur Devlet Ve- Dr. Mükerrem Sarol'un hükümet 6 görüşü olarak ispat hakkının tanın- maması için mücadele edecekleri an- laşılmaktadır. Her iki tasarı da Nisan içinde mü- zakere edilecektir. Adalet bakanlığı- nınki halen Adalet komısyonunda- dır. Prof. Çelikbaş ile arkadaşları ise teklıilennı bu haftalarda Meclise ge- tireceklerdir. Hükümet Komada ikinci olmaktansa... H aftanın ortasında, Ankarada gaze- tecilere el altından gene bir haber uçuruluyordu. Haber hükümetle alâ- kalıydı. O bahaneyle Kabinede deği- şıklık şayiaları tazelendi. Tapu, Ka- dastro ve İstatistik islerini tedvıre memur Devlet Bakam Osman Kapa- ni Londraya Buyııkelçı olarak tayin ediliyordu. Böylece hükümette bir yer açılıyordu ve muhtelif bakanlar makamlarında oynuyorlardı. Gaze- teciler, derhal, tuttukları bakanları kollıyarak tadılatın listesini verdi- ler. Osman Kapani'ye gelince, "Bü- yük Arzu" sunun tahakkuku şayia- ları karşısında sevinç içindeydi. Hikâye yeni değildi. Bundan tam üç sene evvel Strasbourg'da başla- mıştı. O gün, şehrin horozu ile meş- hur bir büyük lokantasında ziyafet veriliyordu. Ziyafette Belçikanın sa- bık başvekili ve Avrupa Konseyinin gözde adamı Paul Henri Spaak da vardı. Yemeğin ortasında nutuklar söylendi ve kısa boylu, sarışın, Şiş- manca bir zat tebrik edildi. Bu zat, Avrupa Konseyindeki delegemiz Os— man Kapani idi. Kendisine gerek Spaak, gerekse diğer davetliler tara- fından "Türi elçika münasebetle- rinin gelıştırılmesı yolunda başanlar temenni di. Kapani, Belçikaya Ortaelçi olarak tayın edıldığmden e- min ve bundan son derece memnun- du. Ankaraya donecek ve vazifesi ba- sına gidecekti. Fakat aksilik çıktı. Genç Osman Kapani'nin elçiliğine Dışişleri bakan- lığından itirazlar yükselmişti. Os- man Kapani Galatasaraylı idi, Dışiş- leri vekaleti de Galatasaraylılar ile doluydu. Kapani tahsilini tamamla- dıktan sonra avukatlığı seçmişti. Ha- riciyeye giren arkadaşları ise başkâ- tip veya müsteşar olmuşlardı. Şimdi, Kapaninin bir emirle onların başına elçi diye getırılmesı memnuniyetsiz- liğe yol açmıştı. Osman Kapani ne tahsil, ne kültür, ne de diplomatik kabılıyet bakımından — onlardan üs- tündü, itirazlar haklı görüldü. Genç mebusun elçiliği İptal edildi. Buna en çok üzülen bizzat Kapani idi. Fakat Menderes de, yapılan muamele kar- şısında azap duymuştu, İzmir mebu- P. nin gurup başkan vekillikle- rinden birine getirildi ve böylece gönlü alındı. 2 Mayıstan sonra da, bir seyahata çıkmak üzere bavulla- rını kapatmış ve Yataklı vagonda ye- rini ayırtmışken Tapu ve Kadastro işlerini tedvire memur Devlet vekâ- letine tayin —olunduğunu —öğrendi. Herkes bu tayinin, ilerde genç mebus arzusu veçhile bir elçiliğe gönderilir- se muameleyi kolaylaştırsın dıye ya- pıldıgı kanaatindeydi. apa- ni, en kısa zamanda bir elçılıge gön- derilecekti. "Eski vekil" sıfatını taşı- dığından hattâ bir Büyükelçiliğe bile tayin olunsa kimse itiraz edemezdi Ama, — düşünülen Buyukelçılık Londra Buyukelçılıgı değildi. Zira vazife çok daha mühimdi ve hakıkı bir diplomata lüzum — gösteriyordu. İngiltereyle münasebetlerimiz son derece ciddiydi.. Hükümet çevrelerinde de oraya Amiral Aziz Ulusan düşü- nülüyordu. Amiral Ulusan Türkiye'yi uzun seneler Washington'daki NATO askeri — konseyinde muvaffakıyetle temsil etmiş, asker olduğu kadar diplomat, hem şekil, hem de kafa ıtıbarıyle Londra Buyuk [şılıgınde mü- sait olgun bir insandı. k İngi- lizceyi ana dili gibi konuşuyordu. - Osman Kapani İngilizce bilmez. - Rauf beyin Londradaki başarısı da hatırlardaydı. Gazetecilere el altından uçurulan bu gayrı ciddi haber, bir temenninin, bir hatırlatmanın ihzarından başka şey değildi. Değişlik var mı? F akat Kabineye ait değişiklik riva- yetleri bu vesileyle tazelenmişti. Meclıste de bazı ümitler belirmişti. Ve- olmak isteyen pek çok mebus var- dı. Hükümetin, Meclisin yeni çalışma devresine taze kuvvetlerle girmesi- nin doğru olacağı yolunda bir kanaat de Ankaranın siyasi çevrelerine hâ- kimdi. Bilhassa bazı vekâletler, bu taze kuvvete ziyadesiyle muhtaç gö- AKİS, 19 MART1955