İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Maliye Vergide adalet H er çeşit iktisadi servet insan e- inin mahsulü olduğundan a- talanınız insanla 1ktısad1 servet ara- sındaki münasebeti "mal çanın yon- gasıdır" tarçında hülâsa etmişlerdir. insanın mal ve hizmetlere sahip ol- ma arzusu o kadar beşere has bir hususiyettir ki mülkiyet hakkı de- mokratik memleketlerin hepsinde a- nayasanın teminatı altındadır. İkti- sadi servetlerin bir yandan beşeri fau- liyetlerih semeresi olması, diğer yan- dan mülkiyet hakkına mevzu teşkil etmesi keyfiyeti yüz yıllar boyunca idare edilenlerle idare edenlerin kanlı mücadelelerine sebep olmuştur. Çün- kü insanlar tarih boyunca daima ka- zançlarının büyük bir kısmım kendi- lerine ayırmak istemişler ve kendile- rine ağır — mükellefiyetler yuklıyen vergilerden kaçmışlardır. Fransız" ve Amerikan ihtilâlleri bunun en bariz örnekleridir. Buna rağmen insanın teşkilâtlanmış bir cemiyet içinde ya- şaması ve bu cemiyetin zamanımız- da devlet adını verdiğimiz otoriter si- yasi bir cemiyet mahiyetini iktisap etmesi vatandaşların iktisadi servet- lerinin muayyen bir kısmının cebir oluyla hazineye aktarılmasını zaruri kılmıştır. Cebir yoluyla aktarılan bu iktisadi kıymetlerin maliye ilminde adı vergidir. İktisat ılmının kurucu- larından olan Adam ith meşhur e- serinde — (milletlerin servetı) iyi bir vergi sisteminin riayet etmesi gere- ken kaideleri dört noktada toplamış- tır. Bunlar : 1 — Muayyeniyet kaidesi, 2 — Uygunluk kaidesi, 3 — Tasarruf kaidesi, 4 — Adalet kaidesidir. Adam Smith'in meşhur eserinin yayınlanmasından bugüne kadar iki asra yakın bir zaman geçtiği halde bu prensipler verginin temel kai leri, olmakta devam etmişlerdir. Mez- kür kaideler üzerinde durup bunların uzun uzadıya münakaşasını yapacak değiliz. Yalnız son günlerin aktüali- tesinde önemli bir yer işgal etmesi bakımından bir nebze adalet kaidesi üzerinde duracağız: Bilindiği üzere adalet mefhumu nisbi bir mefhumdur. Hattâ denebi- lir ki zaman içinde hiçbir mefhum adalet kadar nisbi olmamıştır. Çünkü iki bin sene evvel Romada esir ve kö- lelerin icabında arslanlara parçalatan bir nizam adil bir nizam telakki edil- diği halde, zamanımızda vatandaşla- rın kanun karşısında eşitliğini tanı- mıyan bir nizam gayrıadildir. Demek oluyor ki zaman içinde adalet hak- kındaki telakkılerımız değişikliğe uğramaktadır. Fakat adalet müesse- sesi ne kadar degışıklıge uğrarsa uğ- rasın bu müessesenin degişmiyen bir yönü var ki o da herkese hakkına düşeni vermektir. Turizm Dâvamızda Gerçekler Paris... Mart Ö nümde güzel bir broşür duru- o deta bir kitap cesame- tinde olan bu broşürü Avrupa İk- tisadi İşbirliği Teşkılatı yayınla- m Konusu Avrupada ve üye memleketlerde Turızm olan bu bro- şürü aynı teşkilâtın turizm komi- tesi hazırlamış. Bu etüd ise "muh- telif iktisadi kesimlerde durum" faslında bizlere sunuluyor İktisadi kesimlerde durumların veya ekonomik işbirliği teşkilâtı- nın turizmle de alâkası ne diye düşüneceklerin bizde hâlâ çok o— lacağını tahmin ediyorum. Geçe yaz başından beri alınan muhtelıf kararlara bakılacak olursa buna da pek hayret etmemek lâzımdır. Yalnız son zamanlarda basına in- tikal eden şayialardan - bizde ihti- yaç olduğu Veçhıle muayyen indir- meler yapmak şartiyle - bazıları üstünde durakladık Bunlardan bi- risi Turizm Müdürlüğünün genişle- tilerek tamamen bağımsız bir teş- kilât haline getirileceği, hattâ bir bakanlık ihdas olunacağı havadis- leridir. Tabii teklifleri yapanlar a- çık ve kapalı kendi adaylıklarını da ileri sürmeyi unutmamaktadır- lar.. İkincisi ise Türk seyyahlarına tatbik edilen "abluka" nın kaldırı- lacağı ve kendilerine döviz, prim- li döviz ,temin edilece gıdır Bu prim terimi kimseyi boş hayallere salmasın. Prim burada avantajlı bir mânaya alınmamaktadır. Prim- lidöviz hükümetten çok daha pa- halıya, paramızın dışardaki hakıkı kıymetıyle ters orantılı olarak, üç â dört misli pahalıya satın alına- bilinecektir. Demek oluyor ki, hü- kümet bazı İktisadi realiteleri geç de olsa, resmen tanıyacaktır. * G eçen yazdan beri yapılan bazı hesapların "Bağdattan döne- ceği" havadisi, hattâ şayiası ile fazla seVınmeden bız yine mahut broşüre avdet edeli Broşürdeki Turkıye haneleri oldukça acıklıdır. 1954 senesinde en az turist gelen memleket Tür- kiye olmuştur. Aynı müddet zar- fında en az turist "ihraç", eden yi- ne Türlüyedir. Avrupa İktisadi İş- birliğine üye devletler on sekiz ta- ne olduğuna göre bu hususta şim- dilik on sekizinciyiz demektir. Bir kıyaslama varabilmek için şu rak- kamları verelim: Bir senede Türkiyeyi ziyaret e- den turist miktarı 70.055 olmasına mukabil Norveçte 690.000. Belçika- Aydemir BALKAN da 883.000, Avusturyada 1.600.000, İrlandada 2.048.000, İtalyada 7 mil- yon 081.000 dir. Turistlerin bırak- tıkları paralara gelince.. Bu mik- tar memleketimizde aynı ancak 2,9 milyon dolar olmasına mukabil Yunanistanda bizden do- kuz defa fazla olarak 26,3 milyon dolardır. Hollandada 41 milyon; Avusturyada 60,8 milyon, — Dani- markada 42 mılyon Fransada 122 milyon, Isvıçrede 182 milyon, İn- gilterede ise 246 milyon dolardır, Tabii bu memleketler seviyesine çıkmak şimdilik aklımızdan bile geçmemektedir. Fakat Yunanistan- ın, Portekizin bizden kat kat yu- karıda olmalarına ne buyrulur? aliba bu sualin cevabını di- ğer sayfada buluyoruz. Bu sayfa- a üye memleketlerdeki yolcu ve turizm otelleri, yaz kampları, genç- lik yurtları, dağ pansiyonları ve bunlardaki yatak adetleri hakkın- : a malümat var. İngilterenin, A- vusturyanın, Fransanın ve İtalya- nın hanelerinde astronomik rak- kamlar.. Bunları geçelim, — fakat Portekiz, 20 bin, Yunanistan 41 bin, Danimarka 52 bin, Norveç 88 bın yataga sahip.. Bir açtan diğe- - Pendik mesafesinden Lüksemburg dukalıgında bile 11 bin turist için yer var.. Ya Türkiye? Diyeceksi- niz. Broşür burada bizi kibarca es geçiyor. Buna da şükür.. Ya me- selâ 322 gibi gülünç bir rakkam verseydi?.. * B roşürün en alâkalı sayfaların- dan biri de turistlere, memle- ketleri tarafından verilen döviz fa- suları.. Bu memleketlerin bazıla- rında döviz tahdidi hiç yoktur. Me- selâ: Portekiz, Danimarka, İsveç, Belçika. Diğerleri ise senede — 200 ile 700 dolar arasında değişmekte- dir. Bizim hakkımızda yine kibarca ve manidar bir not: "Otomatik aade yoktu H müracaat kabıl oldugu kadar lıberal bir zih- niyetle tetkik edilir Turizm tabii bir 1htıyaçt1r Ay- nı zamanda öÖğretici ve yetiştirici- dir. (Sayın milletvekillerimiz de turizmin bu hassalarına vakıf ol- malılar ki son iki senede Mecliste Avrupaya gitmek üzere sekiz yüz müracaat vuku bulmuştur) Ancak hükümetler vatandaşlara da tu- rizm imkânları bulmak, hattâ tu- rizm kolaylıkları etmekle mükelleftirler. Elde olmayan se- bepler veya iktisadi güçlükler yü- zünden vatandaşların seyahat ve döviz hakları tahdit edilirse bu ka- AKİS, 19 MART 1955