DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu İkinci perdenin sonu C emal Abdülnasır, karşısında o— turan uzun boylıı, ince yüzlü, o! ta yaşlı adamı büyük bir dıkkatle dinliyordu. İki politikacı Kahiredeki başbakanlık binasının mükellef ça- lışma odasındaydılar. Koltuklarda 0- turuyorlardı. Başbakan — masasınm başında bulunııp, görüşmeye tama- miyle resmi ve soğuk bir hava ver- mek istememişti. Uzun boylu adam evvelce Dış işleri bakanının Orta Do- ğu işlerine bakan muaviniydi. Bu sı- fatla memleketimizi de ziyaret et- mişti. Şimdi Amerika hükümeti ken- dişini Kahireye tayin etmişti. Bu, Birleşik Devletlerin Miısıra verdik- leri ehemmiyeti gosterıyordu Mr. Byroade Cemal Abdülnasıra Ameri- kanın Orta Doğuda takip edilen ayı- rıcı Mısır politikasını tasvip etmedi- ğini söylüyordu. Amerika Dış isleri bakanlığı bu hususta Kahire hükü- metinin dikkatinin çekilmesinde fay- da görmüştü Hemen aynı esnada Türkiyenin Şamdaki Maslahatgüzarı da Suriye Dışişleri bakanlığına Ankara hükü- metinin mutasavver Miısır - Suriye paktı hakkındaki notasını tevdi edi- yor ve bu pakt karşısında Türkiyede duyulan endişeyi anlatıyordu. Nihayet bir kaç gün evvel de İn- hirede, Cemal Abdül- nasıra Majestelerinin hükümetinin Orta Doğudaki Mısır politikasını tas- vip etmedıgını söylemiş ve itidal tav- siye etmişti Her şey gösteriyordu ki Amerika Ort Doğuda bir. emniyet sisteminin en' süratli şekilde kurulması için ha- rekete geçme zamanının geldiğini bu işe o bolgenın tek batılı devletı olan Türkiyeyi memur etmiş, sonradan Ingılterenın de mutabakatı elde edilmiş ve ilk ağızda Türk - Irak paktı imzalanmıştı. Şimdi Amerika da, İngiltere de ve Türkiye de Mı- sırın bu pakt karşısındaki aksülâme- Tini beğenmiyorlar, bunu tehlikeli bu- luyorlardı. Kahire hükümeti, politi- kasını değiştirmeliydi. İkinci pakt teşebbüsleri M ısır, Irakın Arap birliğinden u- zaklaştığını görünce, başka part- nerlerle ayrı bir sistem kurmaya ça- lışmıştı. Evvelâ kesif bir propagan- daya girişerek tamamiyle yalan üze- rine bina ettiği hücumlarla imzalanan paktı yaralamaya çalışmış, hiç bir if- tiradan eskinmemiş, öteki arap dev- letlerini kandırmaya uğraşmış, ondan sonra da Millh İstikamet bakanı Se- lah Salemi arap başkentlerinde tur- neye göndermişti. Beliren netice şuydu: devletler, Türk - Irak paktına girme- bir kısım Kapaktaki diplomat Sir Anthony Eden 1 938 yılında İngilterede bir ba- kan istifa ediyordu. Kabinesile fikir ihtilafına düşmüştü. - Batı memleketlerinde bakamar bu gibi hallerde istila ederler. - Gerçi ha- disede İngilizler için anormal bir şey yoktu ama o istifa bir bomba tesiri yaptı, sadece İngilterede de- ğil, bütün dünyada. Zira bahis mevzun olan, Dışişleri bakanı Mr. Antnony Eden idi. Eden, yeni bir harem arefesınde olduğumuzu ve faşıstlere itimadın caiz bulunmadı- ğını, Mussolini ile müzakereye gi- rişmeden evvel İtalyanın İspanya harbindeki tümenlerini çekmesinin şart koşulması gerektiğini söylü- ordu. Başbakan Chamberlain ise aksi kanaatteydı Diktatörlerle u- yuşulabilir zannediyordu. Eden is- tifa etti, arkadan harp çıktı. Böy- lece «takdirlerin en büyüğüne - her bakımdan - hak kazanan Dış işle- ri bakam o sırada 41 yaşındaydı. 1897 tarihinde doğmuş, kibar İngilizlerin okuduğu Eton kolejin- e iken harp çıkınca askere alın- mış, Fransada çarpışmıştı. Harbi müteakip gene kıbar ngılızlerın o- kuduğu Oxford'a miş ve Sark Tisanları fakultesını bırıncılıkle bi- tirmişti. Orta doğuya karşı hususi bir alâka duyuyordu. Bu alâka el'- an devam etmektedir. Nitekim ya- kışıklı bakanın meraklarından biri acem el yazmaları toplamaktır. 26 yaşında Muhafazakâr mebus olarak Avam Kamarasına girmiş, 1936 da Dışişleri bakanı Sir Aus- tin Chamberlain'ın özel Parlamen- to sekreterliğine getirilmişti. Da- ha sonra Dışişleri bakanlığı Par— lamento müsteşarlığı, Mührü lordluğu ve Devlet bakanlığı yap- mış, 1935 de Dışişleri bakanlığına tayin edilmişti. 38 yaşındaydı, ya- kışıklıydı, evliydi. Fakat karısı, 1935 İngilterenin Dışişleri ba- kanı olan bir insanın nelerle ve nasıl meşgul bulunacağını anla- mak istemiyordu. Eden 1938 e ka- ye hevesliydiler. Bunlar paktın Ame- rika tarafından desteklendiğini, hat- tâ .fiilen kurulduğunu biliyorlar, is- tikballerini o bloka bağlamakta men- faat görüyorlardı. Bu hakikati Ame- rika hükümeti de gerek oradaki tem- silcileri gerekse Washington'un se- lâhiyetli ağızları vasıtasıyle ifade et- mişti. Türi paktına girmek ısteyenler bılhas a Lübnan ile Ür- dündü ve Mısırlı liderler bu iki dev- letten ümidi kesmek lâzım geldiğim anlamışlardı. Buna mukabil, başka iki devlet Mısırın vaad veya şantajına kapıl- dar hem Milletler Cemiyetinin top- lantılarına katıldı, hem de muhte- lif memleketleri dolaşarak devlet adamlarıyla tanıştı. Bir harbin a- refesinde bulunulduğundan emindi. Hakikaten bütün harp yılları Harbiye, sonra Dışişleri bakanı olarak vazife gördü. Bu arada An- karaya da geldi. Bütün beynelmı- ki toplantılarda Churchill'in ya- nında veya yalnız yer aldı. Fakat madı, zira 1945 de partisi ıktıdarı kaybetmıştı 1951e kadar Muhalefet liderlerinden biri olarak çalıştı. Partisinin 2 numa- ralı adamıydı. 1951 de Muhafaza- kârlar yeniden iş başına geçince tekrar Dışişleri bakam oldu. Ar- tık, İngilterenin 2 numaralı adamı ve başvekilin tabii halefiydi. tasını gene eline aldı ve diyar di- yar dolaşıp barış için çalışmasına devam etti. Bu sırada ilk karısın- dan ayrılmıştı. Bir müddet sonra lendi. İzdivacı gürültülere yol aç- mıştı. Zira İngilizler, boşanmış kimselerin yeniden evlenmesinden haz etmezler. Fakat Edeni o kadar beğeniyorlardı ki mazur gördüler ve müsamaha ettiler. Biraz sonra da Kraliçe Elizabeth kendisine Diz bağı nişanını verdi ve Churchill'- den sonra onu da asilleştirdi. Artık adı Sir Anthony idi. Sir Anthony Eden hemen her batılı devlet adamı gibi aynı za- manda kültürlüdür ve kültürün o- kumakla elde edıldıgıne kaniidir. “Güneşteki yerler" adlı bir esere sahiptir, ayrıca nutuklarım uç cilt halinde toplamıştır. Zevkleri de kültürlü bir devlet adamının zevk- leridir. Tıpkı lideri - ve şimdi bir gibi - yağlıboya resim yapmak su- retiyle mesleğinin — meşakkatini, Eden de ona bu zamanlarda yar- dım eder. mışlardı ve akıllarından çok hisle- rıyle hareket ediyorlardı. Bunlar da Suriye ve Suudi Arabistan idi. Mı- sır kendilerine Türk - Irak paktının en sonda "Büyük Suriye" yi meyda- na getireceğini söylemişti. Büyük Suriye ingilizlerin usun zamandan be- ri Suriye, Irak ve Ürdünü Haşimile- rin idaresi altında birleştirerek mey- dana getirmek istedikleri projeydi. Suriye yutulmaktan korkuyordu. Va- Hlahilerin ıdaresındekı Suudi Arabis- tan ise ra aşımılerın kuvvetlen- esi karşısı endi işe duyuyordu. Bıı iki devlet Mısır için ideal ortak- AKİS, 19 MART 1955