YURTTA OLUP BİTENLER Eden - Menderes . ve hayallere dalmış Köprülü Sosyete Eden'in azizliği A nkara radyosu salı akşamı saat tam 19,30 da, yani Haberler Bül- teninin okunmasından on beş dakika sonra, bir hanım tatlı tatlı alaturka garkı— söylerken yayınını kesti ve: Şimdi, dedi, son dakikada al- dıgımız bir haberi veriyoruz. Londra radyosunun bildirdiğine göre ingilte- re Dışışlerı bakanlığı, Sir Anthony Eden'in influenza hastalığı geçirmesi dolayısıyle Türkiyeyi ziyaret edemi- yeceğine dair bir tebliğ neşretmiştir. İngiltere Dışişleri bakam yarın sa- bah Londradan Ankaraya mütevecci- hen hareket edecekti. Sir Anthony Eden Turkıyeyı yaz başlarında ziya- ret edecekt Sonra, guzel sesli hanım, şarkısı- na devam etti. Fakat bu da sür- medi. Tam 19,45 te radyo bir ara da- ha verdi. Bu sefer spiker doğrudan doğruya "Ankara - Anadolu Ajansı" diye başladı ve yeni bir haber okudu. Bu haber, Başbakan Adnan Mende- res tarafından Sir Anthony Edenin ziyareti münasebetile Reuter ajansı- nın sureti hususiyede Türkiyeye ge- len muhabirine yapılan beyanattı. Başbakan bu beyanatında, İngiltere Dışişleri bakanını yarın beklediğini bildiriyor ve bu ziyaretten gerek şah- sen, gerekse milletçe uyulan mem- nuniyeti ifade ediyorı Spiker, söyle devam "-Şimdi lahın en guzel adları mevzulu dini ve ahlaki bir konuşma dinliyeceksiniz ? " onuşma da bitti, müteakiben üç kişi alafranga parçalar çaldılar 4 " ve Radyo gazetesi başladı. İlk verdi- ği haber, Başbakanın Reuter'e beya— natı oldu. Sonra? Sonra, Sir Ant- hony Eden'in zıyaretının tehir olun- duğunu mu bildi Yoo.. Bundan bahis bile etmedı İngiltere Dışişleri bakanı Ankara radyosunu şaşkına çevirmişti. Fakat den'in azizliğine kurban giden sa- dece radyo değildi. İkinci tehir İ ngiltere Dışişleri bakanı Türkiyeyi evvelki sene ziyaret edecekti. Bütün hazırlıklar gene tamamlanmıştı, fa- kat bakan o sefer de sarılık olmuş- tu. Bunun üzerine Dışişleri bakanlığı bir tebliğ yayınlıyarak ziyaretin - ha münasip bir tarihe bırakıldığını bildirmişti. Şimdi de Ankarada her şey hazır- dı. Evlerde smokinler hazırlanmış, tuvaletler çıkarılmış, hanımlar ber- berlerinden Tandevular almışlardı. İki mükellef kabul resmi vardı. Birini Başbakan ve refikası Ankara Palas'- ta, ötekini İngiltere Büyükelçisi ve refikası Büyükelçilikte — veriyorlardı. Bundan başka, daha hususi mahiyet- te Cumhurbaşkanı da Sir Anthony ve refikasını bir öğle yemeğine alıkoya- caktı. Ankara" sosyetesinin hanımla- rı yakışıklı: Dışişleri bakanını göre- ceklerinden dolayı pek memnundular. Eden, onlara da azizlik yapıyordu. Dışişleri bakanı bize de azizlik yapıyordu. Kapağımıza, haftanın a- amı olarak onun resmini koymuş- tuk. Ama bu, azizlikten en az mühi- miydi, zira Sir Anthony gene aktüa- litenin - nezleli de olsa - en mühim siması halindeydi. Asıl azizlik, Başbakanın suvare- sine davetli olanlaraydı. Onlarla be- raber bizim iç politikamızaydı. Zira bu münasebetle, iki partinin liderle- Ti, Adna n Menderes ile İsmet İnönü karşılaşacaklardı Hem de iki akşam üstüste.. Ankara Palasta ve İngilte- re Büyükelçiliğinde! Gerçi bu, "bir sosyete karşılaşması" olacaktı. Tek başına hiç bir kıymet ifade etmiye- cekti. Ama Nihad Erim, gazetesinde iki lıderın yanyana resimlerini ko- yup "İşte, bizim politikanın zaferi!" diye övünecekti. Ama iktidarın basın işlerini tedvıre memur Zzevatından il- am alan başka gazeteler aynı re- simleri "İnönü de yumuşadı" diye neşredecek başka muhabirler bunu 'artık teminata lüzum kalmadı" di- ye: bildireceklerdi. Hakikaten suva- reye hususi bir itina gösterilmiş, mevcudiyetleri bu havayı yaratacak, bu intibar uyandıracak hiç kimsenin unutulmamalına çalışılmıştı. O ka- dar ki, İstanbuldan Falih Rıfkı Atay bile davet olunmuş ve üstad Ankara Palasta yer ayırtmıştı. Onunla bera- ber, bir çok başka başmuharrir de ge- lıyordu Suvare, bir bahar havası i- çin 'edecekti. Düşmanlar bırbırlerıle barışacaktı. Doğrusu iste- nilirse, "rastlaşmalar" tek başına kıymet ifade etmemekle düşmanların barışması - düşman po- litikacılar, duşman gazeteciler.. - çok iyi olac aktı Bazı protokol incelikleri, davetle- rin şeklini de değiştirmişti. Bundan evvel, önce bir yemek veriliyor, ona muayyen zevat davet olunuyor, sonra 22,30 da suvare başlıyordu. Fakat yemeğe çağrılması gerekirken - riresmi de olsa, haiz oldukları sıfat- lar dolayısiyle - sadece suvareye da- vet edilenler geliniyorlardı. Bunları yemeğe çağırmak ise, politik bakım- dan, davet sahiplerinin işine gelmiye- bılıyor u. Bu et, kendi partile- ri içinde Zzaaf alametı olarak kabul edilebilirdi. Halbuki ikinci şık, zaaf ithamını karşı tarafa yüklüyordu. İç politikamız, böyle inceliklere sa- hiptir. İşte bu yüzdendir ki - Balkan pak- tının toplantısı vesilesiyle verilen su- varedeki eksiklik olmasın diye - ye- me e kabul resmi bırleştırılmış, "yemek-büfe" yapılmış ve herkes a nı zamanda davet olunmuştu. Halbu— ki İngiltere Büyükelçisi ile refikası, bu incelikten geç haberdar edildikle- ri için daveti mutad şekilde yapmış- lar, davetıyelerın altına da ravat - ibaresini* koymuş- lardı. Vaziyet kendilerine bildirilince onlar da davetlilerine yeni bir not göndermişler ve davetin 20,30 a alın- dığını bildirerek "Siyah kravat" ile gelebileceklerini yazmışlardı. Bütün bu hazırlıklar suya düşü- yordu. Sir Anthony Eden, hakikaten a- zizlik etmıştı Sir Anthony Eden ve- ya İnfluenza!. AKİS, 19 MART 1955