yetler kâfi teminat verirlerse bundan vaz geçilmesi kanaatindeydi .Bunu açıkça ifade etmekten de çekinmi- yordu. İngilterede iki tane kabine vardır. Biri hakiki kabine. Ötekine "Gölge- den kabine" adı verilir. İkincisi, hü- kümeti kontrol için muhalefetin ken- di arasında kurduğu kabinedir. Bu kabinenin de bakanları vardır ve o bakanlar hakiki bakanları Avam Ka- marasında "karşılarlar". Yani hükü- metin Maliye bakanı konuştu mu, o- nu muhalefetin maliye bakam cevap- landırır. Bu suretle Kamarada daima ihtisas sahipleri konuşur, tartışır. İşte, Muhalefetin "Gölgeden Kabine" si Bevan hakkında tard kararı veril- mesini teklif etmişti. Sir Anthony Eden bunun üzerine derhal Sir Winston Churchill tarafın- dan kabul edildi. Muhafazakârların iki lideri, aralarında durumu müzake- re ettiler. Bundan sonra başvekil Kraliçeden mülakat talep etti ve Buckingham'da kabul olundu. Saray- dan dışarı çıkarken cebinde Parla- mentonun feshine dair kâğıt var mıydı, yok muydu? İşte, İngilterenin meşgul olduğu sual buradan geliyor- du Dünyanın 1 numaralı demokrasi- sinde hükümete, seçim kazanmak i- çin bir tek ruçhan tanınmıştır: yem seçimleri, kendisi için en münasip zamana alabilir. Bu, demokratik bir usul olarak kabul edilmiş ve hükü- verilmiştir. Ancak Churchıllın şimdi bu yola gitmesi ve yeni bir devre boyunca daha iktidarı garanti etmek Muhafazakârlar ara- sında bile itirazlara sebebiyet ver- mektedir. Zira bizzat kendi partisi dahilinde pek çok kimse seksenini ge- çen Churchill'in artık politikadan çekilmesini ve yerini gençlere bırak- masını istemektedir. İşçilere, karşı kazanılacak yeni bir zafer ise baş- vekili kuvvetlendirecektir. Nitekim işçiler de Bevan mesele- sini derhal uyutmuşlardır. Bu sırada Churchill, paskalya ta- tilini geçirmek üzere Sıcılyaya gide- ceğini bildiriyordu. Haber başvekilin çekilmek mi, yoksa çekilmemek mi istediğini büsbütün meçhul hale so- kuyordu. Zira evvelce bir karar a- lınmıştı. Bu karar gereğince Sil Winston seçimlerden altı ay evvel makamını Sir Anthony Eden'e dev- redecekti. Bu suretle yeni kabine se- çimlere hazırlanmak fırsatını bula- caktı. Karar değişmemişti. Ama, e- ğer derhal seçime gidilirse ne 'ola- caktı? Sonra Churchill Sicilya'ya si- yasetten çekılıp mi gidecekti, yoksa çekilmeden İngiltere seçimlerinin kaderi, bir kaç güne kadar belli olacaktır. Prensesin hikâyesi B uckingham sarayının resmi sö cüsü gazetecilere kafi bir eda ile. — No comment" dedi. AKİS, 15 MART 1955 Clement Atlee Partisinde kazan kalktı Bu, sarayın, Margaret'in aşk hi- kâyesi hakkında hiç bir tefsirde bu- lünmıyacağını gösteriyordu. Hakika- ten saray, resmen, her hangi bir a- çıklama yapmamış, güzel prensesin hava albayı Townsend ile evlenip ev- lenmiyeceğine dair malümat verme- mişti. Fakat prensesin son seyahatin- den dönüşünden beri ingilterenin en çok satan sansasyon gazeteleri yeni bir neşriyat kampanyasına girişmiş- lerdi. Bunların başında 4,5 milyon ti- rajlı Daily Mirror geliyordu. Onun- la beraber, rakip Sketch gurubu da faaliyete geçmişti. Buekingham sa- rayı sözcüsü "No comment" mi de- mişti? Mirror'cular derhal Brüksele muhabir yolladılar. Öteki alâkalıyı, Belçikada hava ataşesi' olan Albay Townsend'i konuşturacaklardı. Haki- katen yakışıklı albay konuştu. Bu, ilk defa vaki oluyordu. Zira Marga- ret ile Townsend arasındaki romans çoktan duyulmuş ve gazeteciler o za- man albayın peşinde — koşmuşlardı. a Albay, suallere cevap verme- mişti. Halbuki şimdi, çok mültefit davranıyordu. Evvelâ Mirror'cuları kabul etmişti. Hem de kendilerine, Margaret'ten bahsetmemişti tabii ama manalı lâflar etmişti. Ertesi gün tekrar Mirror'cularla görüşmüş- tü. Bu sefer kendisine, Kraliçenin kız kardeşiyle evlenmesi 'bahsinde çıka- rılan şayialar hakkında ne düşündü- ğü sorulmuş ,0 da açıkça cevabın kendisinden değil, başkasından gel- mesi lâzım geldiğini söylemişti. Mü- teakip gün sıra ketc hcılerdeydı Albay onlarla da görüştü ve malü- mat verdi. Herkes hayretler içindey- di. Albay hareket hattını niçin de- ğiştirmişti? Acaba konuşması Londradan müsaade mi almıştı, bu suretle hava izdivaca mı hazırlanıyor- du. DÜNYADA OLUP BİTENLER Bilinen şeyler B ilinen, Prenses Margareth'in Al- bay ile evlenmek istediği, Ana Kraliçenin bu izdivaca müzahir bu- lunduğu, fakat Albay evlenip boşan- mış olduğundan - karısı başkasiyle yakalanmış ve ayrılma kararı Alba- yın lehine olarak verilmişti - Angli- kan kilisesinin böyle bir izdivaca mü- saade etmıyecegı idi. Kraliçe resmen kilisenin reisi bulunduğundan izdi- vaca resmen rıza gösterebilmesi ka- bil değildi. Ama rivayet, Elizabet'in kardeşini serbest bıraktığı idi. Margaret hanedanda kraliçeden sonra 3 numaralı yeri işgal ediyor- du. Taht sırasında kendisinden evvel Elizabeth'in iki çocuğu vardı. Pren- ses 21 ağustosta 25 yaşında olacaktı. O tarihte, ablasının muvafakatini al- maksızın da evlenebilirdi. Fakat taht üzerindeki hakkından vazgeçmesi i- cap edecekti. İngiliz kilisesinde de evlenemezdi. Ancak İskoçya kilisesi, aşıkları evlendirmeğe hazırdı Margaret'in 21 ağustosta kararı- nı resmen açıklaması bekleniyor. Bu karar her halde Albayla evlenme ka- rarı olacaktır İngiliz milletine gelince, evde kal- mış kızlar hariç, hemen herkes güzel prensesin sevdiği adamla evlenmesine taraftardır. Uzak Doğu Uzaklaşan harp T elgraf, bir bomba tesiri yaptı. Tokyodan geliyordu ve umumi- yetle doğru haber vermekle tanın- mış United Press havadis ajansı ta- rafından çekilmişti. Metin geçen haf- ta, bir anda dünyaya yayıldı: birkaç güne kadar Asyada umumi harp baş- lıyordu. En ziyade telâşa düşenler tabii Washington'un siyasi ve askeri çev- releri oldu. Böyle bir harp, Amerikan çocuklarının yeniden seferber olması ve Uzak Doğuya gidip kanlarını ora- da akıtması mânasına geliyordu. Fa- 1 kat küçük bir tahkik, haberin tama- mile uydurma olmasa bile pek fazla şişirme olduğunu meydana esmi Amerikan makamları muhtemel sormuyorlardı. Zira ko- münist Çinlilerin buraya kadar işi götürmeleri çok g Harp nasıl çıkabılırdi? Harp, res- men, kızıllar Formoza ve Pescadore'- lara tecavüz ederlerse patlak verir-l di. Kızılların böyle bir harekete gi- rişmeleri için ise üçüncü dünya har- bine Kremimin karar vermiş olması icap ederdi. Zira Milliyetçi Çın ile Amerika arasında bir andlaş zalanmış ve Birleşik Devletler bu andlaşma ile iki adanın müdafaasını garanti etmişlerdi. Yani iki adadan birine tecavüz, sanki Amerikaya te- cavüzmüş gıbı mukabele görecekti. Washington hükümeti o hususta İn- giltere ve öteki müttefikleriyle mu- tabakat halindeydi. 19