Kavrakoğlunun tebriki Peynir gemisi lafta yürüdü 2-0 lık gahbıyetı Beşiktaş'ın Emni- yeti 5-1 mağlüp edişi, Kasımpaşanın Beyoğlusporu 41 yenmesi, — Vefanın Beykoz karşısındaki 4-1 lik başarısı, Adaletin İstanbulsporu 2-1 yenmesi ile sona erdi. Önümüzdeki haftada Ordu takımının seyahati münasebe- tiyle ligler tehir edilecektir. Beşiktaş Galatasaray'ın mağlübiyetinden son- ra bir hayli ümitlenmiştir. Maçtan sonra kendisi ile konuştuğumuz Be- şiktaş idarecisi Sadri Usoğlu: — "Neticeden en az Fenerbahçe- liler kadar memnunum. Bize ümit kapısı açtılar" dedi. Fenerbahçe Reisi Osman Kavrak- oğlu ise şu cevabı verdi: - — “"Çok mes'udum, müftehirim. İnşallah bundan sonra böyle devam eder." Ordu takımı Roma'da İ ki gün sonra, yani 20 Mart pazar günü İtaly a'da Floransa şehrinde bağlıyacak olan dünya ordular arası futbol şampiyonasına katılacak takı- mımız halen oma Üzerinden bü şehre varmış bulunuyor. 20, 23 ve 27 Mart tarihlerinde Italya'da Hloran- sa, Napoli ve Roma şehirlerinde yapı- lacak olan şampiyonada takımımız tek devreli lig usulü ile finalleri oy- nıyacaktır. Finale kalan dört takım olduğu için takımımız sıra ile üç ay- rı şehirde Hollanda, Mısır ve İtalya ile karşılaşacaktır. AKİS, 19 MART 1955 Ordu takımımızın gitmeden ev- vel Ankara'da açtığı kampa İstanbul kulüpleri profesyonel — oyuncularını gondermedıklerınden ilgililer kampı onların ayağına nakle mecbur kal- mışlar, böylece ordu takımımızın bir haftalık çalışması İstanbul'da olmuş- tur. İhtimal ilgililer "tebdili-mekân- da ferahlık vardır" ata sözünden bir fayda ummuş olacaklar ki böyle ha- reket ettiler. Yoksa askeri otoritele- rini kullanarak, İstanbul profesyonel- lerini pekâlâ Ankara'ya celbedebilir- lerdi akım Kurmay Yarbay Nuri Gu— cüyener'in başkanlığında gitmiş, dareci ve mutemet olarak Harp O- 'kulundan levazım üsteğmeni Sertkaya kendisine refakat etmiştir. Ayrıca Vahap Özaltay takımın antre- nörü olarak, Zülbahar Sağnak da hakem olarak kafileye dahil edılmış— lerdir. Bunlara bir tercüman, bir zeteci ve bir de son dakikada ekıbe yetişen ve temsil bürosunun mümes- silini .ilâve edersek idareci gurubu yediye baliğ olmaktadır. Bunun dı- şında ekıbe dahıl olan 17 futbolcu da şunları Kaleciler: Seyfı Ömer Bekler: Rıdvan, Nedim, Saim Haflar: Mustafa, Ali İhsan, Su- at, Rober rlar: İsfendiyar, Hadi, B. Ali, Burhan Kadri, Sabahattin, Niyazi ve Nusret. — C. S. SPOR Herkes, bir kişi T arih boyunca söylenegelen bir sözdür: Her yol Roma'ya çıkar! Hafta içinde Genelkurmay Baş- kanlığının sayısız odalarından birin- de bir kişiye bu yolun anahtarım vermek üzere toplanılmıştı. Ordu spor bürosu erkânı ile üç spor yaza- rı (gazeteci) neticeye merakla inti- zar ediyorlardı. Genel Kurmay Baş- kanı Roma'ya bir gazeteci götürün diye emretmiş. Ordu spor bürosu da sadece Ankara'dan ve bu şehirdeki dört cemiyetten ikisini kaale almıya- rak ikisinden birer namzet istemiş. İşte bu iki namzet arasında çekile- cek kura ile Roma yolcusu tesbit e- dilecekmiş. u meraklı hava içinde nihayet kura için kâğıtlar yazıldı; biri dolu, diğerleri boşdu. Kurayı da bir küçük çocuk, Olcayto çekecek. Bir zaman lar dünya kupasında milli futbol ta- kımımıza da Roma yolu aynı şekılde açılmıştı. Hem de Roma'da İtal- yan küçüğünün, Franco nun elıyle Bu sefer uğur, küçük Olcayto'nun e- lindeydi. Namzetlerden birisi, şöyle kalın çerçeveli gözlüğünü yuka rı. doğru bir ittikten sonra kalınca bir sigara- yı çakmağı ile ateşledi ve derin bir nefes alıp üfledi. Diğer namzet heye- canından ince siyah bıyıkları ile oy- nuyordu. Üçüncü gazeteci ise bu i- kinci namzedin mensup olduğu cemi- yetin başkanı idi. Kur'ada müşahit olarak bulunuyordu. — Bizzat gitme- mesine rağmen, üç gazetecinin en heyecanlısı da o idi. Mütemadiyen eli ağzında idi ve tırnak etlerini ko- parmakla bile heyecanını yatıştıra- mıyordu Gayet neşeli olan küçük Olcayto'- nun eli torbaya girdiğinde odada çıt çıkmıyordu. Minimini el torbadan beyaz ufak bir kâğıdı aldı ve gözlük- lü gazetecinin eline sıkıştırdı. Çünkü evvelâ onun kurasını çekmesi karar- laştırılmıştı. Sonra diğerini alıp sa- ibine verdi. Bütün gözler iki avu cun içinde açılması beklenen kâğıt- lardaydı. Yüzler sararmış, merak ve heyecan son haddini bulmuştu. Haki- katte çok kısa, fakat beklendıgı için çok uzun gibi gele bu müddetin so- nunda birden gözlüklü namzedın yü- zünün renklendiği ve gülümsediği gö- rüldü. Elindeki "An - Roma" ya- zdı ufak kâğıdı spor bürosu başkam kurmay yarbaya uzattı. Roma yolu açılmıştı. Kaybeden, büyük bir sa- mimiyetle yerınden kalktı ve kaza- nanı tebrik ett İşin bu ndan sonrası, sohbet ara- sında zabıtların tanzimi ve imzalan- masına hasredildi. Böylece kafileye Ankara spor yazarları derneğinden bir gazetecinin refakati temin edil- mişti. Bir taraf memnun, diğer ta- raf ne de olsa müteessir, genel kur- may merdıvenlerınden inerek gözden kayboldul Son dan, kaybeden taraf da ka- fileye dahıl olmanın bir kolayını bul- muş, İktidarı destekliyen bir gazete 33