Zira "sosyete karşılaşması" ta- hakkuk etmiyordu. Zaten memleke- tin asıl beklediği, öteki karşılaşma, yani fotoğrafçıların flaşları önünde kadeh tokuştururken değil, bir masa başında memleket meselelerini konuş- mak için yapılacak karşılaşma idi. Birincisi, ikincisine belki ancak yol olabilirdi Ziyaretin ve ziyafetlerin tehirine en çok onun için esef edildi. Meclis İlk devrenin son kısmı P azartesi gün Türki Büyük illet Meclısı açıldığı zaman mil- letvekilleri iki mesele hakkında De- mokrasimiz bakımından hayati e- hemmiyette karar alacaklardır. Bun- lardan birincisi Ceza Usulü Muhake- meleri Kanununu tadil eden tasarı, diğeri Basın Kanununda ispat hak- kının tanınmasını isteyen tekliftir. Osman Şevki Çiçekdağ'ın idare- sindeki Adalet bakanlığı tarafından getirilen birinci tasarı, bilindiği gibi rek hasmımızda, gerekse milletve- killeri arasında çok şiddetli itirazlar- la karşılanmıştır. Bunun sebebi, tasa- rıyla bir muayyen maksadın tahak- kuku gayesinin güdülmesidir. Bu ga- ye, arzu edilmeyen neşriyatın kesti- rilmesini teinindir. Gayenin şampi- yonları Dr. Mükerrem Sarol - Bur- han Belge çiftidir. "Doktor" hakkın- da bundan bir müddet evvel, sahibi bulunduğu Türk Sesi gazetesının ilk- okullara resmen Aabone yaptırılmış olmasının meydana çıkması vesile- siyle başlayan ve sonra gittikçe ar- tan bir şiddetle devam eden neşriya- ta nihayet vermek için Adalet meka- nizması harekete geçirilmişti. Dr. Sarol, kampanyanın en ateşli muhar- rirlerinden Bedii Faik'in yazdıklariy- le kendi şeref ve itibarının zedelendi- ğini bildirerek muharrir aleyhinde ta- kibata geçilmesine müsaade vermiş, birkaç gün sonra da kampanyayı kesmiyen Dünya gazetesi sahibi tev- kif olunmuştu. O tarihte, Burhan Belge gene Türk Sesi gazetesinde savcılara, istedikleri neşriyatı kes- tirmek yetkısının tanınmasını bir makaleyle istemişti. Fakat bu yol, daha da büyük itirazlarla karşılan- mıştı. Şimdi Meclise getirilen tasarı aynı işi, başka vasıtayla yapmaya cevaz vermektedir. Hakikaten, tasa- rıda iki tevkif sebebi mevcuttur ki bunlara dayanarak her hâkim, istis- nasız her vatandaş hakkında tevkif kararı verebilir ve isin daha fenası, bu kararlara itiraz imkânı ortadan kalkar. Zira tevkif sebepleri, tama- miyle hisse, sezişe dayanmaktadır. Meclis, bu tevkif sebeplerini ka- nunlaştıracak mıdır? Çok şiddetli i- tirazların yükseleceği — şüphesizdir. Bunlar evvelâ, Adliye komisyonunda başlıyacaktır. Bizzat komisyonun başkanı Halil Ozyoruk bahis mev- zuu maddelerin bugünkü şartlar al- tında bugünkü şekillerile kanunlaştı- rılmasına şiddetle aleyhtardır. Onun- la beraber Osman Şevki Çıçekdagı tenkidden bıkıp usanmayan Ham Şevket İnceler, Müfit Erkuyumcular tasarının kabulünü istememektedir- ler. Meclisin sesi çıkmayan, fakat insaflı bilinen pek çok azası da, tev- kif sebeplerinin tehlikesini müdrik- tir. Ancak, hükümet tasarının aynen — Hasretini çektiğimiz adam — A şağıda okuyacağınız satırlar Amerikada çıkan haftalık Time mecmua- sının 14 Mart tarihli sayısından alınmıştır: “"Başkanın geçen haftaki basın toplantısında, hazır bulumm 188 gazeteciden hemen hepsinin kafasında şkan, namzetliğini koym Cum ündüğü suali vardı. in 1956 ne dü- uriyetçi isenhower Şi Ba partinin 1956 seçimlerini kazanamıyacağı yolundakı f kir hakkında ne düşünüyordu? Eisenhower şu cevabı verdi: — Eğer elzem adam diye bir mefhum bulunsaydı, medeniyetimizin encamı ne olurdu, hiç aklınıza getirdiniz mif Etten olan her şeyin ta- kip ettiği yoldan o da gidince, ne yapılırdı? Bu bir felâket olurdu. Böyle bir şeyden korkmamız gerektiğini sanmıyorum." Kendisinden evvel başka bir Amerika Cumhurbaşkanı, hem de Cum- huriyetin kurucusu George Washington aynı kanaatte olduğundan son bir defa namzetliğini koymamış, yerinin en az kendisinin doldurduğu kadar iyi şekilde doldurulacağından min, Amerikanın idaresini başka ellere € terketmişti. Bu zihniyetin Amerikayı nereye getirdiği, ortadadır. Halbuki başka bir memlekette hiç şüphe yok George Washington veya Dıwight Eisenhoıwer kadar vatansever, onlar kadar kuvvetli bir adam kendisini elzem addettiğinden ordunun idaresini bile ele alıyor, mareşallerini bir kenara itiyor, harbi dahi herkesten iyi idare edebilece- ğine inanarak askerlerine kumanda etmeye kalkışıyordu. Bu zihniyetin ) Almanyayı nereye getirdiği de, aynı şekilde ortadadır. AKİS, 19 MART 1955 -YURTTA OLUP BİTENLER kabulünü isterse milletvekilleri Ara- zi vergisi bahsinde gosterdıklerı ce- lâdeti gösterecekler midir? i de- mokrasimize, kendi seçımlerının em- niyeti ka_dar ehemmiyet verecekler midir? İşin burasında tereddütler vardır. Gerçi Adalet bakanı bir gaf yapmış, tevkif sebeplerinin halen Batı Almanyada da yururlukte oldu- ğunu söyle bunun hilafı hakıkat bulundugu 1ddıalar1 ortaya atılınca hiç bir cevap verememiştir. Gerek komisyondaki, gerekse umumi heyetteki müzakereler sırasında ta- sarıya aleyhtar bulunanlar bu silâhı kullanacaklardır. Fakat milletvekil- lerinin ekseriyeti, nasıl rey verecek- tir? Bilinmiyor.. Eğer 'susmayı ko- nuşmaya uzun zamandan beri tercih eden söz ve nüfuz sahibi Demokrat milletvekilleri, müstakiller kendi şah- siyetlerinin agırlıgım öteki kefeye koymaktan bir defa daha çekinirler- se, tehlikeli tevkif sebeplerinin ka- nunlaşması imkânsız değildir. O tak- dirde, hürriyetlerimiz yenı bir darbe yemiş olacaktır. "Demokra- tik iklim" in yaratılmasındakı fayda- sı bizce tamamile meçhu Elbette ki gönülün ıstedıgı şudur: Hükümet, tasarıyı geri alsın, üzerin- de tekrar çalışsın, eğer kan davaları için bazı tevkif sebeplerinin konma- sına lüzum varsa bunları, başka hiç bir halde kullanılmıyacak şekilde formüle etsin ve tekrar Meclise gön- dersin. Biz Adnan Menderesin bunu yapa- cağından ümidimizi kesmiş değiliz. İspat hakkı peşinde İ kinci teklif, basın davalarında is- at hakkının bazı hallerde kabulü- ne dairdir ve Fethi Çelikbaş ile ar- kadaşları tarafından getirilmektedir. Teklif aile hususiyetleri hakkındaki basın suçlarında bu hakkın tanınma- masını, fakat vazifeden dolayı yapı- lan isnatlar hakaret addedildiği tak- dirde sanığa ispat hakkının verilme- sini istemektedir. Eğer Meclis, Çelik- baş ve arkadaşlarınıntasarısınıka— nunlaştırırsa ve hükümet buna mü- zaheret gösterirse hakiki demokrasi yolunda emniyet verici bir adım atıl- mış olacaktır. Bu hareketi sadece bi- zim değil, bütün basının ve muhale- fetin bir iyi niyet delili olarak alkış- lıyacağına şüphe yoktur. Zira bugün- asın kanunu, basın hurrıyetını fena halde baltalamaktadır. Ancak bundan bir müddet evvel Ankaradaki Hakimiyet — gazetesinde Balıkesir Milletvekili Mekki Said E- sen imzasile çıkan ve başvekilin bir yemek masası etrafında gazeteciler- le yaptığı görüşmeyi aksettiren bır yazıda belırtılenler doğru ise - Me Said Esen, konuşulanların tâ ruhuna nüfuz eden tecrübeli ve kuvvetli bir gazetecidir - hükümetin müzahereti muallâktadır. Zira masada belirtilen fikir kötülük ve yolsuzlukları duyur- mak için imkânın mevcut olduğu, meselâ Meclisin Dilekçe komisyonu- na her zaman müracaat edilebileceği 5