YURTTA OLUP BİTENLER Celâl Yardımcı Yardımcıya muhtaç isteniliyordu. Bu, — heyeti umumiyenin Yardımcıyı tasvip etmediğinin delili idi. Komisyon sözcüsü bu takririn oya ko- nulmamasını istedi. Konulursa kabul edılecegınden şuphe yoktu. Tevfik İle- . Meclis, teklifi red etmişti. Fakat bu, kat'i bir red de- ğgildi. Mesele yeniden görüşülecekti. C lâl Yardımcı kürsüden şöyle de- svip ederseniz, tahsisat gere- ken yerde kullanılır, reddederseniz il- gili mesuliyet mevkiinde bulunan kim- senin verine yenisi getirilir..» Bakalım, ne olacak. mafih, eğer mesele Meclise Baş- vekil Adnan Menderes'in Bağdattan ay- detinden önce getirilirse Maarif Ve- kâletine mutlaka yeni bir vekil bulmak gerekecektir. grubu bir ademi memnuniyet ışaretı vermışt Bütçe Komisyonunda F akat Celâl Yardımcının çilesi bura- da « ebuslar kendisi- ni Bütçe Koıııısyonunda Maarif Vekâ- konuşma yaptı. Vekâletin bütün mese- leleri hakkında tam bir — vukuf sahibi olduğu anlaşılıyordu. Fakat son daki- kada bir hata işledi ve işe demagoji karıştırdı. Yaptığı hata şuydu: Muhsin 8 Bu buhran ne vakte kadar sürecek? G eçen hafta iç, politika bakımı dan hareketli geç i. Partılerarası rar ve Cumhuriyet Halk Partisi için- dekı tartışmalar umumi efkârı işgal Blndıgı üzere Cumhuriyet Halk Partili Müdafai Hukuk Cemiyetinin bir temadisi, bir istihalesidir. Musta- yürüyen arkadaşlarını alarak Cumhuriyet Halk Partisini r ik Şef Cumhuriyet Halk Par- tısını kurarken sevk ve idarenin da- ima i elinde bulunmasını dü- şiinmiiştür. Bunda da haklıydı. Zira teşekkül azasının şefe inkıyat etme- si lâzımdı. İşte bu realite yüzünden- dir ki Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluş gününden itibaren 1947 yı- lIma kadar bütün yetkiler Genel Baş- kanlık Divanında toplanmıştı, orada da son söz Genel Başkanındı. 1945 yılında çok partılı hayata girme teşebbüsleri başladı. 1946 yı- Kurultayı tüzüğünü tadil ederek de- mokratik bir hüviyet almak istedi. Genel Başkanın ve Genel Başkan- hk Divanının yetkilerini dağıttı. Böyle olmakla beraber buna tam mu- vaffak olamadı. C. H. P. çok partili hayata girerken iktisadi doktrinde de sarih olmadı. Devletçiliği sulandır- mak suretiyle bilâkis doktirin feda- kârlığı yaptı. Bugün Cumhuriyet Halk Partisinde sevk ve idare naza- ri olarak Genel Başkanla, Genel Mer- ez nel Sekreter arasında pay- laşılmıştır. Fakat — tatbikatta gayet acaip bir durum vardır. Genel Baş- kan Kurultayı bir nutukla açar. Bun- da Partinin politikası hakkında görü- şünü belirtir. Fakat bu nutuk üzeri- ne münakaşa yoktur. Bundan sonra Merkez Heyetinin raporu okunur. Bu rapor ayrı ayrı yollarla seçilen Ge- nel Sekreterle, Merkez İdare Kurulu- görüşünün ifadesidir. politikasını h eden bu heyetin raporu üzerine baş- lar. Görülüyor ki bugünkü — tüzükte de Cumhuriyet Halk Partisi üç baş- hdır. Ancak geçmişteki nüfuzu ile Partide husust mevkii elan Genel Cemil Sait BARLAS Başkanın işareti Partinin politikası- nı tesbitte hareketini çizmekte, mü- essir olabilir. Binaenaleyh Cumhuri- mını ğildir. Halk Partisinde «buhran» de- iğimiz, zaman zaman olan hareket- ler bundan ileri gelmektedir. Bunları biz 1946 danberi gördük mokrat Partinin kuruluşu ve geçırdığı istihale de batı memleket- lerindeki gibi olmamıştır. Bu parti yukarıdan aşağıya doğru kurulmuş- tur. Kuruluş sebebi iktisadıideğildir Dayandığı hürriyet mücadelesi ise aslında mekteplerdeki yurt bılgısının aziye ait satırlarının adeta tatbika- tından ibarettir. Çünkü ne seçim ka- nu, ne de onu takip eden günler- dekı hareketler Demokrat Partinin zorundan ziyade Cumhuriyet Halk mokratların Mücadele ettıklerı dev- rede de Türkiye'de muhakeme olma- dan hiç kimse mahküm edilmez, ka- ran veren hâkim de teminat altında olduğu için iktidarın hoşuna gitmese dahi ceza görmezdi 1950 de seçim yapıldı, iktidar de- ğişti. 1950-1954 arasında geçen hâ- diseler Demokrat Partinin iktisadi bir doktrine dayanmadan doğuşunun bütün neticelerini meydana çıkardı. Hürriyet mücadelesi denilen hâdise- ler eğer cidd? olsaydı, Demokrat Par- ti o cadelede çektiği sıkıntının a- cısını hurrıyetı takviye için koyaca- ğı müeyyidelerle sağlardı. 1950 arasındaki mücadelede elan hâ- diseler ferdt zabıta vakaları mahı- yetini aşmadığındandır. ki — bugün Türkiye'de hürriyet — nizamı 1946- 1950 arasından ileri değil, geri git- miştir. İktisadi doktrin diye de bir şey olmadığı için iktisadi hamle de- --lenhareketlerde de bir devir farkı yoktur. Cumhuriyet Halk Partisinin De- mokrat Parti ıle müştereken çıkardı- gı lıste sistem üzerine dayanan m kanunu ve bunda yapılan son değışıklık ise Demokrat Partiyi de olıgarşık sisteme götürmüştür. Aday rmek yetkisi Merkezde olduğun- dan teşkilâta hâkim olan Merkez Mil- letvekili seçiminde son söz sahibi bu- lunduğundan sevk idare onların ve tatbikatta bınnetıce kurucuların elindedir. Bugünkü durum — şudur. Her iki Parti de Demokratik bünye taşıma- maktadır. İktisadi programa inanmış insanlar topluluğu değildir. Bu Par- tiler zamanla iktisadi bünyeye sahip oluncaya ve demokratik ruh kazanın- caya kadar buhran devam edecektir. AKİS. 15 OCAK 1955