15 Ocak 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

15 Ocak 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Metin Toker Sanık yor demektir. Hukuk hakikaten mânadır. âdil olan mânadır.. Müdafaa Vekilinin ricasına rağmen Türk Sesi Fakat muhik ve bir fikrin her vesile ile zikre getirilmesine benzemektedir. Millt Müdafaa Vekili Ethem Maenderes'le alâkalı bir habe- rin hâdisede ve yazıda hiç ismi geçmeyen ve vaka ile ya- kandan veya uzaktan ilgisi olmayan Fethi Çelikbaş'a ve oradan da Doktor Mükerrem Sarol'a ulaştırılması hissi ve havali oluyor. Niçin M uhterem Hâkimler! İddia makamı bundan sonra mecmuanın 25 sayılı nüs- hasında çıkan «Bu vekil istifa etmelidir» başlıklı makaleyi ele alıyor. Mecmuanın bir evvelki nüshasında ortaya konan bir prensip bu makalede demokratik tatbikatın lüzumlu bir anlayışı olmak üzere şöylece müdafaa edilmektedir: «Demokrasinin adı umumi efkârın rencide edilmediği rejimdir. yüzdendir ki demokratik bir idarede tacirin ticaret vekâletine, fabrikatörün işletmeler vekâletine, ban- kerın de maliye vekâletine getirilip aynı zamanda kendi işitilmiş şey değildir. AKİS ge- Wilson'un Millit Müda- Motors Şirketinde- evre mecbur bırakıldığını hatır- istifa etmeli? faa Vekilliğine getirildiğinde ki hisse senetlerini nasıl latmıştı. Sebep Wilson'un şahsına itimad edilip edilmemesi değildir. Sebep bu gibi hallerde umumi efkârın derin bir surette rencide olması ve rejime güveninin sarsılmasıdır. vekilinin — bir Zaten aslına bakarsa- Siz sokaktaki adama ticaret yapan ticaret mahzur olmadığını anlalamazsınız. nız büyük bir mahzurdur y: ua bu durumu, gorulu or ki bir vekilin şahsına itimad edip etmemek meselesi olmadığını sureti mahsusada AKİS, 15 OCAK 1955 MÜDAFAAMIZ tasrihle sırf bir fikir ve esas olarak demokratik anlayışa n bulmamaktadır. Ve hakikaten de uygun değildir ve mahzurludur demektedir. İddia makamı, bu yazının «Bizde böyle bir Vekil var- dır..» söziyle başlayıp «hiç kimseye hesap vermek mevkiin- de değildir» söziyle biten iki cümlesini ve yazının tama- mını Vekile gazetesine fazla menfaat sağlamağı hedef tu- tan bir suiistimal isnadı şeklinde almaktadır. Halbuki o cümlelerde de ve yazının bütününde de bu mahiyette bir iddia ve mâna mevcut olmadığı gibi herhangi bir şekilde şeref ve haysiyet kırıcı mahiyette bir isnadda bulunmadı- ğını yazının toplu bir halde okunması derhal göstermeğe kâfi gelir. Vekilin resmi ilânları şahsi takdiriyle tevzi ettiği- nin söylenmesi kararnamenin tanıdığı bir salâhiyeti ifade etmektir. Bu babdaki 12/11/1953 tarih ve 6/1696 sayılı kararnamenin ve maddeleri vazifeli Bakanlığa mutlak bir takdir hakkı Salahiyetli Bakan şahsi takdirile herhangi bir gazeteye ilân vermeyebilir. Ve bu ni- zami ve kanuni salahıyetını kullanmak olur. umumiyetle iyi vazife görüp görmemek noktasından İicrayı temsil edenlerin ayrı ayrı ve toplu olarak Büyük Millet Meclisine karşı siyasi mesuliyet taşımaları tabiidir ve bu ayrı bir konudur. Yazıdaki maksat, sadece, maddi realite- yi belirtmek olduğu aşikârdır. Umumiyetle satılmayan ga- zeteler arasında gösterilen bu' gazetenin de ilân aldığı ifa- de edilmektedir. «Ayrıca tuhaflığı hususi ilânların bolluğu- demek ise Vekile bir nüfuz suiistimali atfetmek de- . Bazı hususi firmaların manevi istifade düşünceleri olabilir veya o gazetenin de kendine göre mevcut olan bir kari muhitinden istifadeyi düşünenler de olabilir ve — ilân toplayanların gayretlerı netıcesı de olabilir. kimseye bir kusuru veya gayrımeşru bir menfaat sağlamak diye bir isnadı tazammun edem ezalik mecmuanın ilkokullara abone de Devlet Vekilinin emriyle veya nüfuzunu suiistimal olduğu söylenmiyor. Böyle bir iddia yoktur böyle bir ka- sıt yoktur ve yazıdan da böyle bir mânanın istihracı müm- kün değildir. Nitekim 8.12.1954 tarihli nüshasında Türk Sesi gazetesi dahi bu yazıdan Ankara ri Müdüriyle Ankara Valisinin tenkidinden başka mâna çıkarabilmiş de- ğildir. kaydettirilmesi il Mahzurlar Demokratik idarede tenkid konusudur T enkitlerin aşikâr olan mihveri, ifa edilen bir âmme hiz- meti ile ilgili bir hususi mesleği bir arada devam ettir- menin mahzurlu görülmesidir. Bu mahzurlara sayın müda- müstebat istidlallerle kendileri yarat- maktadır. Bu mahzurlar demokratik idarelerde tenkit ko- nusu 'olmaktan kurtulamazlar. Müdahil vekilinin dediği gi- bi Ticaret Vekâletine ihtisasından istifade edilecek bir tüc- car getirilebilir. Fakat ticaretini de aynı zamanda devam ettirmek isterse bu hiç bir yerde tecviz edilmez. misali geçmiştir. Çünkü bunun dedikodusu tahripkâr ve demokratik memleketlerde ise tenkitleri haşin olur. AKİS bunu sokaktaki adama anlatamazsınız deyip aslında da büyük bir mahzur olduğunu' ilâve ederken bir realiteyi ifa- de etmiş bulunmaktadır. Bunda mecazi bir mâna aramak tamamiyle vecihsizdir. Ve nihayet Vekilin gazetecilikten ayrılması efkârı rencide eden bir mahzurdan yerinde ola- rak kaçınmak değil midir? Sayın müdahil vekili «umumi efkârı rencide eder» sö- zünde de hakaret buluyorlar. Çünkü bir Vekilin durumu efkârı umumiyeyi rencide ediyor demek o Vekili âmme efkârını rencide eden bir siyaset adamı olarak tavsif et- mek olurmuş. Sayın avukat, «bu Vekil istifa etmelidir» başlığını da hakareti ağırlaştıran bir unsur olarak görüyor- lar. Vekil midir? Şahsen devlet işleri için lüzumlu demek- tir. Aksini söylemek kifayetsizliğini iddia etmektir. Bu da hakaret olur demek istiyorlar. «Devlet Bakanlığına sıkı sıkı- ya bağlı bir kısım gazete ve ajansların» — vekiller arasında fark gözeten havadis verme tarzlarının umumi efkârı ren- cide ettiğinden baha edilmesi de kezalik hem Vekile hem de matbuata hakaret oluyor. Bütün bunlar bir cürmün 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: