YURTTA OLUP BİTENLER bir handikap olduğu kanaatindedirler. Halbuki bunlar beyhude endişelerdir ve 1946 da olduğu gibi büyük şehirler ik- alabıldıgıne şıkayetçıdırler veri Demokrat tikasında Demokrat muhalefetin tesirini — Müsbet tesirini — sezmemek imkân- sızdır. Aynı şekilde, bilhassa 2 Mayıs- tan bu yana Demokrat iktidarın politi- kasında da Halk Partısı muhalefetinin tesırsızlıgının rolünü görmemek müm- Demokrasilerde iktidarın gidişine bir mukavemetin mevcudıyetı şarttır. Bizde gorulen ise, mukavemet- sizliktir. İşte Halk Partisinin Meclis gurubu Sah günü toplandığında nihayet bir ka- rar almak lüzumunu hissetti. Ancak bu arar, daha zıyade stıkbale muzaf ol- yonu faaliyete geçecekti. Hâkim temi- natı bahsin bir komisyon incele- meler yapacaktı. Hattâ seçim kanunun- temsile gidilmesi yolunda da Nihayet, milletve- Hayatın pahalılaştığını anla- yanlar, hissedenler sadece mebuslardan ibaret değildi. Bir ayarlama gerekiyor- sa, topyekün ayarlama yapılmalıydı. Fakat Meclis içinde hakikt bir mü- cadele açmadan bahis bile edilmedi. Bir politika peşinde V akit geç olmadan Halk Partisinin, kendisine bir politika tesbit etme— tur; bunların halli için iktidarla işbirliği bahsinde bir de açık kapı bı- rakmıştır. Prensipler Mecliste ve mem- leketle şiddetle ve azimle müdafaa edi- Zira bunlar ha- haline getirememiştir. nda, seçim rahatlığı ve endişe- bahislerinde de durum başka ir. Fakat bır mevzuda baş- inandırmak Bunun çaresi ise elbette ki Nihad Erı— mi ziyaret değildir. Bu, aksine, oppor- tünist bir gidisin delili — yerine geçer. Merhametten — marazın ğmamasına dikkat etmek de 1liderlerin vazifesidir. Memlekette kuvvetli bir muhalefet için vasat hazırdır. Karşısında mukave- met bulmayan iktidar bunu ellerile ha- zırlamıştır. Şimdi Halk Partisi, yepye- ni bir ruhla mücadeleye girişmelidir. Başında bu işi mükemmelen yapacak bir lider, içinde bu isi mükemmelen ya- pacak elemanlar mevcuttur. Halk Par- tisinin talihsizliği o elemanlar ile lider arasında paravanaların — mevcudiyetidir. Monarşi ve Dış debdebe O lider ile o elemanların senelerdır bir K tur. bozmakta menfaa- ti olanlar hâdiselerin tesiri ile maskele- rini indirmek zorunda kalmışlardır. Hâ- lâ bır takım garip tereddütler ancak E”zarar verir. Dış politika Yeni bir pakt Ogün Irak Meclisi heyecanlı bir gün Başvekil Adnan Menderes ve Turk misafirler Parlamentoya resmi bir ziyaret yapıyorlardı. Hâdise bundan ibaret değildi. Amerika'nın — davetlileri Washington'da Kongre önünde söz al- dıkları gibi Türkiye Başvekili de ilk de- fa Irak Meclisi önünde bir yabancı ola- rak konuşacak, — «Meclise ve Irak mil- letine hitap» edecekti. Hakikaten her şey son derece şa- Adnan Menderes alkışlarla karşılanan bir konuşma yaptı ve bu ko- 'refakatindeki başmuharrir Belge Arapça'ya çevirdi. -O marifeti de varmış..» Fakat asıl mühim haber, aynı ak- şam neşredilen resmi tebhgdeydı Teb- liğde belirtildiği üzere mleket Birleşmiş Milletler Anayasasının 51 in- -- maddesinde derpiş edilen meşru mü- Cumhuriyet Dış sadelik dafaa hakkına dayanarak aralarında te- dafüi bir pakt imzalayacaklardı. Paktın esası şu olacaktı: Taraflar gerek bulun- dukları bölgeden, gerekse bu bölge dı- şından yani her nereden rsa olsun kendilerine vuku bulabilecek tecavüzle- re karşı konulması için aralarında işbir- liği yapacaklardı. Bu suretle Irak, Tür- kiye'ye yakınlaşmakta — Pakistandan da bir adım fazla atıyordu. Üstelik andlaş- e açık bulundurulacak- «vakit kaybedilmeksizin» 1mzalanacakt Şimdi, başvekil Adnan Beyrutta bulunuyor. Orada liderlere Traklı meslekdaşlarına tıklarını tekrar edeceğinden şüphe yok- tur. Eğer Lübnan da — Türkiye-Irak paktına katılırsa bundan doğacak fayda elbette ki büyük olacaktır. Nihayet Türkiye'nin Pakistanla paktının bu ye- ni andlaşmalarla — tevhidi de imkânsız Menderes değildir. Tabii Araplar, yeni bir endişe ortaya atmazlarsa.. Tebliğde, <<Orla şar bölgesinden gelecek tecavüz ihtimali»nin — derpiş edilmesi elbette ki İsraili endişeye dü- şürecektir. Zira Iraka, Rusya'dan başka ancak İsrail mütecaviz emeller besle- yebili Andlaşmanın esasları böylece orta— ya konduktan sonra, imzası adeta gün meselesi haline gelmektedir. Fakat unu- tulmaması gereken nokta, batı âleminin ve bilhassa Amerika'nın yeni andlaşma- ya ne kadar müzahir olacaklarıdır. AKİS, 15 OCAK 1955