YURTTA OLUP BİTENLER Adnan Menderes Sırtını nihayet çevirdi malarım rica etmişti. Sonra, yazdığı ma- kalede, duyduğu inşirahı anlattı. Ahmet Emin Y lmanın hassas bir kalbe sahip olduğu ve çok çabuk sevinip, çok ça- buk teessure garkolduğu malümdur Bunların dışında Cumhurıyetçı Mil- let Partısının Genel Başkam — Ahmet Tahtakılıç bir beyanatta bulund Ge- nel Başkan bu beyanatında, Reisicum- hurun parti politikası güden bir nutuk vermiş olduğunu söylüyordu. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanına gelince o, intibalarıni ögren— mek isteyen bir gazeteciye sıhhatinin ve keyfinin yerinde — olup olmadığını sormakla mukabele etti. Locada bir merikan sefirinin Meclisten hışımla çıktıgrnı görenler, fotoğrafçıları oldu. Hâdise, Celâl Baya- ın nutkunu — söyliyeceği gün cereyan ediyordu. Reisicumhur henüz Meclise bile gelmemişti. O halde Amerikan se- firi niçin gidiyordu? Fotoğrafçılar ya- nına yaklaştılar, sebep sordular. Anla- şıldı ki, Büyük Elçi, kendısıne verilen yeri beğenmemişti. Bu ka uyandırdı ve bilhassa Amerikalı mu- habirler telefonun başına koştular Sefirle görüşen, Associated dışarı zete sırada Ankaradaki Büyük elçilerin dua— yeni Çin elçisi Dr. Li gelmiş, Amerikan 6 Dünün idealistleri nerede ? Nasıl bır köle olmak istemezsem, İSTı Mayıs seçimlerinden hemen ön- ve bilhassa seçimlerden sonra, ıktıdar tarafından türlü ba e alınan bir takım kanuni tedbirler ve bu tedbırlerin tatbıkattakı tecellıle— gerekçesi ile basın hurriyetının daraltılması, hür tefekkürün başlıca teminatı olan üni- versite muht ariyetinin baltalanması, devlet hizmetlilerinin kayıtsız ve şartsız iktidarın emir kulu haline so- kulması, meşru siyasi temayüllerin- den dolayı bir vilâyetin kaza haline getirılmesr ve nihayet, hâkimler te- natının fiilen hçe indirilmesi gibi tedbırl erin, müfrit iktidar me nsupla— rı dışında kalan aydınlarda daşlarda haklı olarak yarattıgı yeıs ümitsizlik ve hattâ korku, içte muh- taç olduğumuz siyasi emniyet ve hu- zuru, hemen tamamen ortadan kal- dırmıştır. Memleketımızde yıllarca gerçek demokrasinin ve murakabeli bir renin hasretini duyan ve bu ugurda mücadele &€ idealisder için, son hamleden dokuz yıl sonra varılan bu müşahede, ci icidi Bu mücadelenin içinde v yer almış ye bu ugurd SI sup olduğu siyasi teşekkülün safla- rında mücadele etmış, tarizlere, hü- cumlara ve hattâ ağır ıthamlara ma- ruz kalmış olanlar için, bu müşahe- de daha da ıstıraplıdır. Siyasi hâdiseleri serin kanla tah- m devri zıhnıyetının usullerinin ve ge- leneklerinin siyasi yatımıza her gün biraz daha hâkim olduğun mektedir. ütün gayretlere, ıktıdar mensuplarının ve organlarının kesıf pro pagandaları na n, memlekette, gerçek demokrasının da— yandığı hür müesseselerin ve değer- lerin birer birer yıkıldığına şahit ol- mak bahtsızlığı ile karsı karşıyayız. Zaman zaman kendi kendimize soruyoruz: Bunun için mi mücadele ettık" Bunun i için mi memleketimiz- de yeni bir devrin açıldığına inana- sefiri de yerini ona terketmişti. Fakat bu sefer kendisi ayakta kalmıştı. Zaten loca hayli sıkışıktı ve Nebresca üniver- sitesi temsilcilerinin — davet edilmiş ol- ması vaziyeti guçleştırıyordu Protokol memuru ise, çırpınıp duruyordu. Nere- ye, nasıl iskemle koydurulabilirdi. Bu- nun üÜzerine Amerika sefiri çıkıp gitmişti. Mesele bir hâdise oldu. O kadar ki Amerika sefiri Warren kalkıp Hariciye İsmail Rüştü AKSAL efendi de olmak Abraham LİNCOLN rak, garezsiz ve ivazsız siyaset sah- nesine atıldık?. bir silkinme ve ğı yerden başlamak, bu memleketın değişmiyen alın yazısı mıdır İşin asıl hazin tarafı, partısının içinden — bu gdışe karşı eslerini yukseltecegını umduğu ice idealist geçinen dostlarımızı mücadele şöyle dursun, günlerini gün etmek, göze girmek için birbirleriyle âdeta rekabet halinde görmek olu- yor. ıktıdar Bu dostlarımızla — 1945- 1 950 devresinde zaman ve dert o mızda daha güzel, t bir geleceğin hasreti 1ç1nde yapılanları az buluyor, daha fazlasını istiyorduk. Çok partili siyasi hayatın ve mura- kabeli bir idarenin bu memlekette yerleşmesi ve kökleşmesi için ileriye doğru atılan her adım, nan her muhalif, muvafık hepi- mizi sevındırıyord O le za nnedıyo— rum ki dünkü ıktıdarın ıdealıstlerı tarıhe memleke icdan a karşı, ellerinden geldıgı ve guçlerının yettiği Ölçüde, vazifelerini yapmakta kusur etmediler. Ta şimdi? fet yıllarında daha geniş hürriyetin, faziletin, gerçek demok- rasinin şampiyonları, yapilanlari az bulan idealisder, nerede yasi hayatımızın Üzeri h bı az daha çöken ka ranlıklar 1çınde bu idealisderi, eski hüviyetleri ile seçe- mez, seslerini i duyamaz olduk. Aksi- ne, b ir orkestra topluluğunda oldu- gozlerı orkestra şefinin değ- aparım, gözden kendileri hesabına da sadece elem vericidir. z bütün umıderımız kırıl- madı. Henuz «demek bütün mücade- leniz, bütün gayretleriniz iktidarın, basit nimetleri içindi.» demeye dili- miz varmıyor. Bu acı muşahedelere ragmen onlardan hâlâ bir silkinm beklemek, —acaba aşın bir safdıllık boş bir hayalmıdır" Bunu bize an- cak zaman gösterecektir. Vekâletine gitti ve işi anlattı. İfadesine göre nu yodan dınlemş dınlemedı mi, tabii bi- Bü üyük El çinin Türkçeden yana pek zengin ol- madığıdır. İmam nikâhına doğru K anunu teklif edenin adı duyulur du- yulmaz, bir gülme başladı. Ahmet AKİS, 6 KASIM 1954