Portreler Üç kadın ilmem hiç Türk, Amerikan ve Pa- kistan kadınlarını yakından tanımak ve mukayese etmek fırsatım buldunuz ) ulmadınız ise, gelin sizinle biraz hasbıhal edelim evzubahis olan yüksek tahsil yapmış ve genç denecek yaşlarda olan kadındır erıkada yüksek tahsilini yap- mamış kadın nisbeten azdır. Bu tahsil- den edindiği fayda belirli bir meslek sahibi olmak, —Öömrü boyunca rahatça hayatını kazanmaktır tı kıttır. Türkiye'yi, Umumi malüma- İran'da, Kral Fa- hayli yekün tutar. Amerikan kadım pratiktir, makine gibi çalışır, vazifeşi- nastır. n çok erdiği şey yap- tığı iştir. Evde mutlak işbirliğine ina- nır, yemek pişirirse bulaşık yıkamaz Çamaşır yıkarsa cam sılmez ortalık sü- kocasından n hür- riyetini tahdit edeceğinden korkar, li- seyi bitirince onlar New York'ta ise Ca- lifornia'ya gider Hassas değildir. En- tellektuel ise hiç değil. Hayattakı en düşüncesi «dolar» dır. Daha çok kazanmak daha çok biriktirmek ve da- ha az sarfetmek kafasını işgal eden en mühim meseledir. Komşusunun yaptı- ğını yapar, giydiğini giyer. Yaptığı şey- lerin çoğu istediği şeyler değildir, ya- pılması — icabettiği kanaatinde olduğu şeylerdir. Mektep sıralarında koca bul- ması lâzımdır, bulmaya çalışır. Kısaca- sı, birini tanımak hepsini tanımak de- mektir. Pakistanlı - kadın akistan'da ise Üniversite — tahsilini kadın çok azdır ve ekserisi e ir ıştıyakla okur. Çok entellektueldır dünya meseleleri ve si- yasetle çok y kı dan alakad rdır. Man- tıklıdır. Bıldıgı şeyleri başından sonuna kadar bilir. Münakaşa etmesini sever ve bilir. Kulturludur İngilizce'yi İngi- . Ordu 1lisanı ko- Daima ana dilini iyi bilmediğini söyler. Oxford veya — Cambridge'de okumak için can atar. Okursa da pek parlak netice alır Enerjiktir. Çalıştığı zaman gayesi par. nmak ğil, — memleketine faydalı olmaktır. Hassastır. İyi kalplidir. Aile- sine çok bağlıdır. Mutaassıptır. Koca- sına hürmet eder. Müsavat iddia etmez. Uşak ço k ve ucuz olduğundan ev işleri ile alâkası yoktur. Vatanperverdir. Pa- kistanlı olmakla iftihar eder. Avrupalı- ları taklid edip kıyafetini değiştirmeyi aklından bile geçirmez. Şahsiyet sahibi- dir. Türkiye T urkıyede de yüksek tahsilli kadın- mahdut bir kütle teşkil eder. Ço- ğu okumuş olmak için okur. Kendisin- den <«şu veya bu üniversiteden mezun- AKİS, 6 KASIM 1954 den daha fazla muvaffak olur. sun diye okuyanların ukalâlığını çekmek boynumuzun borcudur. ne de cahildirler. Bir ileri bir geri bo- calarlar. Bir kısmı meslek sahibi oldu- ğu için severek çalışır, bir kısmı b ara çalışmak moda olduğundan, — bir KADIN Demokrat Çocuk Allaha şükür, hepimiz — demokra- tız. Bundan hiçbirimizin şüphe- si yok! Ancak hakiki birer demokrat olarak yetıştırebılıyor muyuz?, ğer size, mekteplerde demok— rasi dersi matematik dersinden da- ha önemli bir yer işgal etmelidir dersem, bana itiraz eder misiniz? Bir demokrat çocuk tasavvur edin ki, ağabeysini veya «Texas tabancası» Hayır, bahsettiğim demok- rat çocuk bu değil! - «Demokratım, demokratsın, demokrattır» mokrat olmak tasrif edebilen çocuktan da bahset- miyorum Sıze Amerikadaki «Dalton School» ve bunun gibi hususi mek- teplerde tatbik edilen bir demokra- si dersini anlatacağım. Bu —mektep- lerde gaye, bizim an ladıgımız ma- nada, klasik tipli bir iyi talebe ye- tıştırmek değil, daha ziyade cemiye- te intibak edebilen, — mesut ve fay- alı bir vatandaş yetiştirmektir Her sabah çocuklar kısa bir sıhhi muayeneden sonra, 500 kişilik bir salonda toplanıp önce hep bera- ber şarkı söylerler, sonra, bu ço- cukların orta ve İlise kısımlanna devam edenleri — 150, 200 - kişilik guruplar halinde toplanır, bir müd- det için kendilerine reislik — edecek olan çocuğu kendi aralarından rey usulü ile seçerler. Bu toplantılarda mektep — me- selelerinde — herkes ilgilendiren mevzular ele alınır, serbestçe müna- dahele ederler, ne de sessizliği — ve intizamı temin meğe — uğraşırlar. Çünkü toplantılar demokrasi der- sinin tatbikinden başka bir şey de- ğildir. Her talebe burada hükümet- leri seçmenlerın kurduklarını — öğre- nir, çünkü o talebe mektebin ida- re heyetını seçmek için oyunu biz- zat kullanmıştır, ve o talebe, şayet arzu ederse, — seçime namzediğini koyabilir. Bundan — başka, — meselâ bir talebe şayet jimnastik — dersinin dur» diye bahsedeceklerini duşunmekle son derece haz duyar. okuyanlar, mektep sıralarında olsun, iş şkı ile , Umumiyetle erkekler— İş ol- Zira ne okumuş ısmı da vakit geçirmek için. Türk kadını evini sever, ev kadınıdır. Mut- fağını sever, cuğunu sever, — ailesine bağlıdır. Muşvıktır. Cana yakındır. bir saatte yapıldığını düşünüyorsa, bir dilekçe verip fik- rini müdafaa edebilir. Söz — almak için el kaldırılır. Reıs söz isteyenle- münasebetsiz re sıra ile söz hakkı verir. Çocuk, böylece, açık bir surette fikirlerini ve itirazlarını - bildirm müsavi İ şarttır. Fakat aynı zamanda fi- kırlerıne karşı koyan daha kalaba- lık bır kutle karşısında boyun eğ- i de cektir. Bu arada, ugun kar ar verme ve otorıte ka— bılıyetlerınde 9rülür. rafındakileri sürüklemek kabiliyeti- ni haiz olarak yaratılmışsa derhal bu topluluğun başına — geçecek ve bu, en tabii, en demokrat bir şekil de olacaktır. Bu toplantılarda bazan çocuk- lar coşar, tahammül edilmez bir in- zibatsızlık gosterırler, fakat lar yine müdahale etmezler, kü intizamı iade edecek olan çocuklardır, çünkü çocuklar da tıp- kı büyükler gibi, ciddi işlerle meş- gul oldukları zaman sessizliği arar- lar. Gürültü eden çocuğu diğerleri susturur. Bu talebeler rahatsız edici bir mahlük a çalışmak, h sevımlı gorunmek ve sevilen insan olm Butun bunlar hadisesiz geçıyor zannetmeyin. Hoca çocuklara mü- dahele etmez, fakat çocuklar sık sık nasihat ıstemek uzere hocalara müracaat mesulıyet biati iyi ise, onları tında ezmek o nisbette fenadır. mleketimizde, dem mevzuu üzerinde bu kadar sözler söylenirki cuklarımızı hakıkı olarak yetiştirirsek yarından — endi- şe edebilir miyiz! Demokrasi pren- sipleri yalnız mektepte değil, evde kardeşler arkadaşlar arasında, tâ sokakta, her an tatbik edilebilir. Anneler iş başına!... okras çeşidi Evinde dağınıklık sevmez. Titizdir. İşi- d ni görür. orulduğunu her - firsatt kocasının başına kakmakta tuhaf bit k duyar. Sporla alakası yoktur. Ol ara d tuhaf nazarla bakar. - tellektuel degıldır Girgin ve enerjıkte değil. Erkek hâkimiyetine inanıp inan- madığını pek bilmez. Sosyete hayatını sever. Dünya meseleleri ile pek fazla alâkadar değildir. İ malümatı vardır., Evlendikten sonra «alan aldı, sattı» diye kendine pek bakmaz. Müh- teris değildir. G.G 21