DÜNYADA OLUP BİTENLER Pakistan Vaziyet çok karıştı araşi hava meydanına hususi bir tayyare indi. Amerika ile Pakistan arasında Panamerican şirketinin tayya- releri muntazam seferler yaparsa da, bu onlardan biri değildi. Zaten geliş saati de hiç bir programa uymuyordu. Tay- yare durdu, kapısına merdiven dayadı- lar, içinden uzunca boylu, esmer, siyah gozlu başında kalpak bulunan orta yaş- 1 bir adam indi. Arkasında bir kaç kişi daha vardı ama, anlaşılıyordu ki "pat- ron" oydu. Hızlı adımlarla kendisini karşılamaya gelmiş olanlara doğru iler- ledi. Bir kaç kelime konuşuldu, sonra bekleyen arabalara binildi ve son sürat- le şehre hareket edildi. Orta yaşlı adam Pakistan Başvekili Muhammed idi. Amerikadan geliyordu. Ziyare- yeni seçimlerin — «elden geldiği kadar çabuk» yapılacağını bildirdi. — Pakistan müstakil bir devlet olarak kısa tarihi- nin en vahim buhranı ile karşı karşıya bulunuyordu Şu anda yeryüzünün, coğrafi ba- --mdan en acaib memleketi hiç şüphe yok Palastandır. Pakistan bir tek mem- leketin' adıdır ama, topraklan İki kısım- dan müteşekkildir ve birinden ötekine geçmek için bir yabancı devletin top- raklarını 1000 mil katetmek lâzımdır.Bu yabancı devlet Hindistandır ve iki kom- şu arasındaki meşhur Keşmir ihtilâfı bu garip durumdan İleri gelmektedir. Bir ünü iki odası arasındaki dadır. O evde birlik ve düzenin kolay kolay kurulamıyacagı inkârı gayrikabil bir hakikat uhranın sebebi Batı Pakistan ile Doğu Pakistan arasında mevcut İisan, medeniyet, görüş ve inanış farkıdır. Evet, ikisinin de ahalisi müslümandır, fakat anlaşılıyor ki, sadece din birliği bu iki kısmı birbirine bağlamıyor. Mer- kezi hükümet de, mesafenin çok uzak olması tam bir hâkimiyet kuramamaktadır. Dogu Pakistanın iste- diği ayrılmak ve stakil bir devlet kurmak değildir. Fakat sesini ve kuv- vetini daha iyi duyurmak istediği de bir vakıadır. — Pakistan istiklâline kavuştu- ğundan beri memlekette seçim yapıl- mamıştır. Bir kurucu Meclis vardır ve bu Meclis yeni Anayasayı hazırlamakla mükelleftir. Memlekete hâkim olan par- yette bir Anayasa tasarısı vardır ve kı- yamet de o tasarıdan doğmaktadır. Hü- kümetin içinde ve dışında bazı kimse- ler ve bazı çevreler yeni Anayasanın merkezi hükümete çok fazla salâhiyet 22 tanıdığı — ve eyaletlerin kuvvetini hiçe 1nd1rd1g1 kanatini taşımaktadırlar eket Batı ve Doğu diye coğ- rafi bakımdan ikiye ayrıldığı gıbı ne Batı ve ne de Doğu insicamlı bir man- zara göstermektedir. Batıda başlıca ıkı rakip zümre vardır: Karaşideki hük met ve Lahor'daki Pencap grubu. Do— ğuda ise Doğu Bengal grubu geçen yıl Umumi Vali tarafından Vazıfesınden af fedilen eski başvekil Nazimuddin'in ida- resindedir. Doğu Pakistandaki diğer parti ise Birleşik Cephe partisidir. Buhran sadece siyasi sebeplere da- yanmamaktadır. Memleketin iktisadi du- rumu da berbattır ve Başvekil Muham- med Ali Amerikaya yardım ve kredi Gulam Muhammed Hükümet darbesi yapan devlet teisi istemek için gitmiştir. Amerikalılar Pa- kistan Başvekiline de Türkiye Başveki- line gösterdikleri itibar ve iltifatı gös- termişlerdir. Fakat kredi bahsinde Mu- hammed Ali'nin Adnan Menderes'ten çok daha şanslı olmadığı anlaşılmakta- dır. Bundan pek kısa bir müddet evvel, Pakistan — Ticaret Odaları Birliği Baş- kanlığına seçilen Rangoonwalla memle- ketin dış tediye muvazenesi bakımından çok tehlikeli bir. durumda bulunduğu- nu ilan edıyordu Dıger taraftan mem- leketin en büyük gazetesi Dawn'ın, bir başmakalesine koydugu serlevha şuydu «Kötü idare edilen iktisadımız». ih Dawn, bu serlevhasına rağmen tana hıyanetle itham edilmiş değildir. Serlevhanın altında ise daha acı bir cümle vardı: <<Bugünkü siyaset —daha doğrusu bir siyasetin mevcut olmama- sı— memleketi iflâsa ve felâkete gö- türmektedir.» Buhran patlak veriyor M emleket bu suretle hem siyasi ba- kımdan, hem de iktisadi sebepler yüzünden için için kaynarken Lahorda halk, büyük bir miting yaparak tasan hâlinde bulunan Anayasayı kabul etme- yeceğini bildirdi. Yukarda da belirtildi- ği gibi Anayasanın merkezi hükümete çok fazla salâhiyet tanıdığı ileri sürü- lüyordu. Mitingin tesiri geniş ve tehli- keli oldu. Memleketin diğer tarafların- da da Anayasaya muhalif olanlar top- lantılar tertip etmeye hazırlanıyorlardı. i Gulam Muhammed, kuvvet ve salâhiyete sahip olmamakla beraber Meclisi derhal feshetti ve Örfi İdareyi ilân etti. Bu hareketiyle kanun- larınm ve hukukun dışına çıkıyordu. Halbuki daha, iki hafta evvel Başvekil Muhammed Ali Umumi Valinin elinden bu gıbı hakların alındığını bildirmişti. Meclisin azaları, Gulam Muhammedın kararını tanımadılar ve kendi aralarında toplandılar. Hem de Meclis binasının içinde. Gulam Muham- buna da bir çare buldu ve beş ki- şıden fazla kimsenin iştirak ettiği top- lantıları yasak etti. Tedbırler gıttıkçe med sertleşiyordu. Muhami setindeki kabine de ıstıfa ettırıldı Ve yeni — kabineyi kurmak vazifesi —bu, muvakkat bir kabine olacaktı— yine Muhammed Ali'ye verildi. lam Muhammed hükümetteki lif> — vekilleri uzaklaştırdı. — Bunlardan biri Dahiliye Vekili Gurmani —Pencap grubuna dahildir—, diğeri de — Adliye Vekili Broki'dir. Bu arada Milli Müda- faa Vekâleti de Erkânı Harbiye Reisi General Muhammed Eyüp Hana veri- liyordu. Dahiliye Vekaletıne ise eski Milli Müdafaa Vekili General İskender Mirza getirildi. Asıl ihtilaf akat asıl ihtilâfın bizzat Umumi Vali ile Başvekili arasında olduğu anla- şılmaktadır. Zira doğrusu istenilirse Ga- lam Muhammedin bütün bu hareketleri bir kaç hafta evvel Kurucu Meclis ile Başvekilin müştereken aldıkları bir ka- rara karşı aksülâmel sayılabilir. Bu ka- rar gereğince Umumi Vali vekilleri ta— yin veya azletmek hakkım Kurucu Mec- lis ile Başvekile devrediyordu. Gulam den hem Meclisi feshetmiş, Başvekile — bazı vekillerini değiştirmesi için emir vermiştir. Kurucu Meclisin Başkanı Nazimuddin boyun eğmemişse de Muhammed Ali Umumi Valinin em- rını yerine getırmıştır. Hattâ bir de ba- sın 'toplantısı tertiplemiş ve gazetecile- re Pakistanın dış polıtıkasında bir de- ğişiklik olmıyacağını söylemiştir. Zayıf bir müttefik H iç şüphe yok — müttefikimiz Pakis- tan'ın geçırmekte olduğu buhran da- hili bir buhrandır. Fakat buhranın ve- hameti ve muhtemel kötü neticeleri dış politika gelişmeleri üzerinde tesir icra edecektir. Orta Doğuda kurulması mu- tasavver — sistem kuvvetti — olmasa bile AKİS, 6 KASIM 1954