DÜNYADA OLUP BİTENLER Mısırda nümayiş Araplar gürültüyü severler ciye Vekâletinin resmi bir sözcüsü Irak Başvekili Nuri Said Paşanın Türkiyeyi ziyareti vesilesiyle ortaya çıkan bazı şa- yialar hakkında açıklamada bulunuyor- du. Rivayete göre bu ziyaret esnasında Orta Doğu memleketleri — arasında, Amerikanın da iştirakiyle bir savunma sistemi görüşülmüştür. Sözcü Amerika- nın böyle bir tasavvuru olmadığını bil- dirmiştir. Belki bu,. bahis mevzuu böl- gede her zaman alevlenmeye hazır aşırı milliyetçiliği körüklememek için sarfe- dilmiş bir sözdür. O takdirde fazla zi- yam yoktur. Fakat Amerika hakikaten Orta Doğuda kendi iştiraki olmaksızın bir sisteem kurdurmak niyetindeyse bu- na yanaşmamız ne dereceye kadar doğ- bu üzerinde durup duşunulecek bır meseledır Şartlar bambaşka la beraber —şartlar da, sebepler de— Fransanın Ingıltereyı fıılen Avrupa Sa- vunma sokmaya muvaffak olduğu e muvaffak oluncaya kadar «dayattığı» hatırdan çıkarılmamalıdır. Fransa partnerlerinden — birinin —Almanyanın— çok kuvvetli olmasın- dan endışe ediyordu. Bizim endışemız başkadır. Amerikasız bir Orta Doğu Sa- vunma sıste i, Zayıf kollarımıza bır Ssü- rü partner almaktan başka mâna taşı- maz. Müstakbel ortaklarımızın durumu ortadadır. İran Veliaht kayboldu ran'da Hazer bölgesinde oturanlar büyük bir fırsatla karşı karşıya bu- lunduklarını anlamakta — gecikmediler. Bölge dahilinde bir takım risaleler da- Bunlarda bıldırıldıgıne göre Rıza Pehlevi'nin bu- lunmasına yardım edecek malümat ve- renler çok para alacaklardı. İran veli- 24 ahtı bir haftadan beri kayıptır. İran, hiç şüp h yok garıp hâdise- lerin cereyan ettiğ b memlekettir. Fakat şimdiye kadar 32 yaşında bir ve- liahtın kayboldugu görülmemişti. Niha- yet bu tahakkuk etmiş bulunuyor. Prens Ali Rıza, agabeysı gibi sport- men bir gençtir. Bır gün Tahrandan uçağına atlar ve Hazer denizi civarın- daki şahsi arazisini teftişe gider. Prens hemen her sporu mükemmele yakın şe- kilde yapmaktadır ve havacılığa son de- rece meraklıdır. Bu bakımdan yaptığı harekette bir fevkalâdelik yoktu Yal- nız veliaht değil şah da zaman zaman hususi uçağını kullanmaktan büyük bir zevk duymaktadır. Prens Ali Rıza Hazer kıyılarına gı- der, oradaki arazisini görür, adamlariy- le temas eder, sonra Karajan şehrinden yeniden havalanır ve Tahrana gelmek üzere yola çıkar. Fakat Tahrana gel- mez. Tahrana gelmediği gibi kendisin- den hiç bir haber de alınmaz. Veliaht, iki şehir arasında sura kadem basmış- tır, Ajanslar bu haberi bütün dünyaya yayarlar. Fakat ertesi gün, Prens Ali Rızanın başkente döndüğü bildirilir. Ali Rıza sarayda görülmüştür. Aradan on iki saat geçmez, bu dönüş tekzip olunur. Hayır, veliaht Tahranda değildir. Sarayda gö- rülen, Ali Rızanın kendisine çok benze- yen kardeşıdır Prensten henüz hiç bir haber yı Amerıkan ve İran tayyareleri der- hal Hazer bölgesine uçarlar ve hava- dan araştırmalara başlarlar. Fakat, hiç bir iz yoktur. Gerçi bölge sık orman- larla kaphdır ve havadan iz görmek sı derece güçtür. Fakat ne de olsa umıt ümittir. Umıtler az zamanda Tayyareler hiç bir şey bulamazlar. nun üzerine bölge halkını Velıahtı ara- maya sevkedecek Tisaleler dağıtılır. Her ki faydalı malümat verecektir, o çok büyuk mükâfat alacaktır; boylece halk ormanlara dalıp araştırma yapma- ya sevkedilir. Faaliyetin merkezi Hazer sahılındekı Mazenderan ormanıdı Bu sırada Tahranda her gün bir yeni dedıkodu kulaktan kulaga fısıldan— maktadır Bunla Tn her biri akis bul- dugu günün akşamı tekzip olunmak- taysa da merakları gergin tutmaya yaramaktadır. Bir rivayete göre prens ağabeysi ile kavga etmış ve topraklanın teftiş edeceği bahanesiyle, — komünist Tudeh partısı ile anlaşıp Rusyaya kaç— mıştır. Bir diğer şayiaya göre Tudeh çiler veliahtı kaçırmışlardır. Başka bır dedikodu Prensin yanlışlıkla Rus top- raklarına indiği ve orada enterne edil- dıgı yolundadır. Bazı kimseler ise uça- ğın düşüp parçalandığını ve enkazının bulunduğunu söylemektedirler. Bu gibi hallerde âdet olduğu veçhile ortaya aşk hikâyeleri de atılmakta, Prensin sevdi- ği bir kızla memleketinden uzaklara kaçtığı bildirilmektedir. Hakikat, malki bugünlerde anlaşılacaktır. Fakat üzerinde en ziyade durulan ve en korkulan şey genç veliahtın bir uçak kazasına kurban gitmiş olmasıdır. Nitekim son dakikada gelen bir haber, bunu teyid etmiştir. Prens Ali Rızanm tayyaresi bir dağa çarpıp par- çalanmıştır. Uzak Doğu Bir sulh havarisi zunca boylu, esmer, — siyah gözlü, saçları ağarmış, son derece şık, son derece zarif bir adam belkı de İngiliz- celerin en mükemmeli ile Çine yaptığım seyahat beni, Çın mılletının sulhü şiddetle arzu etti- ğine ve harbi bertaraf etmek istediğine inandırmıştır» dedi. sözler bütün dünyada derin akisler uyandırdı. Zira söyleyen Nehru idi. Hindistanın kudretli başvekili Çini ziyaret etmişti ve şimdi Güney Vietman' dan Kamboçya'ya geçiyordu. Gazeteciler kendisinden Çin seyahatinin intibaları- ni rica etmişler, o da bu suretle cevap vermişti. Sonra devam etti — Komünist Çinin kızıl mandarini Mao Tse Tung ile Başvekili Çu En Lai barış taraftarıydılar Memleketlerinin, kalkı: k için büyük bir sulh devresine ihtiyacı vardı. Çin, başka memleketle— udahale etmemeliydi. Bu dünyada, herkese yer vardı. Hindistan Başvekilinin — kendisine mahsus bir politikası olduğunu herkes bilir. Bu politikanın çok zaman realite- lerden uzak bir politika olduğu ise hiç su götürmez. Nehru, Doğu ile Batı ara- sında bir köprü Vazifesinj göreceğine kuvvetle inanmıştır ve ne karakter iti- barıyle ne de memleketinin menfaatle- ri icabı komünistlikle uzaktan yalandan bir. alâkası bulunmasına rağmen ekseri- ya kızılların oyununa âlet olmuştur. Nehru, sanki yeryüzünde bir sulh AKİS, 6 KASIM 1954