SPOR Basketbol Uzun boy sporu ile şöhrete ulaşmış olan bu takım hâlen Amerikanın en iyi basketbol takımı ka- bul edilmektedir Meşhur Harlem Profesyonel takı- bir defa k başarısını emen yu eski üniversite muhtelitinin kaptanı bulunan 2.06 met- relik Born ve 2.03 metrelik Bien John- ibi . Şampiyonada ümidi oldukları bildirilmekle beraber birinciliğin Ame- rika kıtasına mensup bir takım tarafın- dan kazanılması normal bir netice ola- caktır. Sihirbaz Basketçi Robert Busnel : vrupa'nın bu gün basketbol sahasın- da en kuvvetli ekibine Fransanın sa- olduğu Mmuhakkaktır. Fransanın beynelmilel basketbol sahasındaki mu- vaffakiyeti uzun bir çalışma devresin- den sonra kazanılmıştır, ve işte Fransa- sanın beynelmilel basketbol temasların- daki bütün başarılarından ve ayni za- manda bütün başarısızlıklarından mesul tutulan da bu isimdir. Robert Busnel; Fransız basketbol üstatlarını bedeni ve ruhi bakımlardan en mükemmel şekilde yetiştiren Robert Busnel öğretici kabili- yeti yanında, taktikciliği ile de şöhret yapmıştır. Milli temaslarda çok zaman oyuncuları etrafına toplayarak verdiği talimatlarla bir maçın havasının birden- bire değiştiği bir çok kereler görülmüş- ür. Bu basket şöhretinin bir diğer hu- susiyeti de otoriter olması, çalıştırdığı sporcular üzerinde hurmetle bir korku yaratmasıdır. — Talimatlarını büyük bir dikkatle dinleyen talebeleri bunları harfi harfine tatbikle mükellef- tirler — ve muvaffakiyetlerinin sırrı da budur. ir çok Basketbol münekkitlerinin «Fransız Futbolunun sihirbazı» dedik- leri Busnel, dünya ölçüsünde bir otorite olduğunu kabul ettirmiştir. ,, Robert Busnel, Eskirim ve binici- likten başka hiç bir sporla meşgul ol- mıyan bir subay ailesinin ogludur Aile- sinin bütün itirazlarına rağmen Busnel gonlunu kaptırdığı basketbolde ısrar et- miş ve Basketbolü bütün sporlara ter- cih etmiştir. Fakat korku kendisine bu sporu yaptığım gizletmiş ve babası ken- disinin basketbol oynadığını ancak men- sup olduğu takımın Fransa Şampiyon- luğunu kazandığı zaman öğrenmiştir. ılında genç bir delikanlı iken fevkalâde kabiliyeti sayesınde ta- kımını şampiyon yapmış, ismini herke- se duyurmuştu. Ve sonra zaferden za- fere koşmaya başladı. 1934 yılında 19 yaşında iken Portekize karşı ilk defa Fransa milli takımında yer aldı ve bundan sonra bir çok kereler milli za- ferlerin kahramanı oldu. at oyuncu olarak en verimli olduğu bir yaşta ya- kalandığı bir hastalıktan sonra Basket- bolu terketmek — mecburiyetinde kaldı. ?f BbE "î_'nr Pn Okuyucu Mektupları A KİSİ ilk çıktıgı gunden beri dikkat ve zevkle okuyı ir karinizim. Son nüshasındaki sayısız yanlışlar karsısın- da ftize su satırları yazmak zı dım. Geniş bir kıtleye hıtap eden bir mecmuayı a iyi görmek istemek biraz da okurların hakkı aldııguna göre su satırları okumadan çöp sepetine at- mazsınız ümit ederim. Ankara radyosunu haftada bir dakı— i ka dinlediğim için 29. sahifede yazılı konsertolar saatini dinlemedim. Ömrü- nü çoktan doldurmuş plâklardan çalı- nan ciddi bir eseri dinleyecek kadar si- nirlerim kuvvetlı değildir.. Ama o gün eminim ara radyosu (Brahms'ın keman ve piyano için çift konsertosu- nu) çalmamıştır, zira üstadın böyle bir eseri henüz ne bulunmuş ne de çalın- mıştir,. Spor sahifesinde Bay N. A. kimse o da Türkçe bakımından pek acıklı ifa- deler ve kelimeler kullanmıştır. ki bu da AKİS gibi iddialı bir mecmuaya ya- kışmıyor. İşte iki misal: 32. sahifenin birinci sütununda iki defa organize ke- limesi tamamiyle — yanlış kullanılmıştır. Nitekim bir yerde de merdane kelimesi yerine dürdane kelimesinin kullanılma- sı da yazarın Turkçeye pek hâkim ol- madığını gösteriyor. Okuyucuya bıraz saygı istemek çok mudur dersiniz Saygılarımla. Nejat K. İren — İstanbul * Mecmuanızın devamlı okuyucuların- danım. Türkiye'de ilk defa ciddi, olgun ve bitaraf bir aktüalite mecmuası olarak «AKİS» cidden büyük bir boş- luğu doldurmakta ve zevkle okunmak- tadır. Çıktığı günden itibaren her gün biraz daha olgunlaşan ve tekâmüle doğ- ru giden <«AKİS», bir aktüalite mecmu- ası olması itibariyle, her türlü hâdise ve vak'aları sahifelerine aksettirmek zorun- dadır. Bu meyanda, bugün bir memle- ket dâvası ve derdi olarak bütün ay- dınlarımızın üzerinde durduğu, çareler aradığı cinayetler, hırsızlıklar ve cinsel sapıklıklar - sayılabilir. Bunları AKİS'in akıcı ve sade ifa- deleriyle verici bir hâdise olarak efkârı umumiyeye aksettirmek ve içtimai, ter- biyeyi bir neticeye bağlamak bizler için her bakımdan faydalı olur kanaatinde- yim. Bu eksikliği de kısa bir zamanda telâfi edeceğinizi umar, AKİS'e neşir hayatında — daimi muvaffakiyetler dile- Tim. Dr. Selçuk Sepici — Adana , 6 KASIM 1954