Son gölğe ise en son peyda olmuşlu. Bu gölğe müstemleke ve yarı müstemlekelerde doğan yerli ve milli sanayiin kendisidir. Şimdi bu gölğeler birbirine girişiyor, dalıyor, boğuşuyorlar, Sin- dikalı işçi patronundan yüksek yevmiye ve diğer milli pazarlar- dan mahreç istiyor ve kara ameleye de: Sen açlıktan ölebilirsin! diyar. Avrupalı patronun kasdı bu cephelerin hepsinedir. Sindikalı işçiyi kara amclenin kurşısına diker ve gittikçe sanayileşen mil- l5 pazarlara da: — Niçin sanayileşiyorsunuz? Der! Çünkü onun bacasının tütmesi için hergün bir Hintle bir Çinin, e- ki mabetlerde boğazlaan ve soyulan kurbanlık koyımlar gibi Av- rupa emperyalizminin kasasına hayat ve refah haklarını bir a- vuc altın seklinde kurban etmeleri lâzımdır. Ünun için bu kurba nın kam gitgide kesildikçe o mütemadiyen bapırıyor: — Mahreçler kayboluyor! mahreçler kaybolacak! mahreç yok!.. Geçen ayın on birinci günü Liyon'un kenar mahallelerindeki ce- naze alayını gördükten sonra öğleden sonrayı bir büyük mek- teple bir müstemleke müzesini gezmekle geçirdik. Mektep bir ticaret ve dokumacılık mektebi idi ve mektebin müdürü müs temlekât müzesinin de müdürü bulunuyordu. Mösyö Pierre Clerget ismindeki bu zat 1913 denberi bu işlerin başında idi. Ve bir taraftan ticaret ve dakumacılık işleri diğer taraftan da müstemlekelerle olan daimi teması onu kendi saha- sında tanınmış bir otorite haline koymuştu. Mösyö Piere Clerget'in mektebini, atelyelerini ve müzesini gez- dikten sonra kendisine gördüklerimizin bilhassa Liyon ipeklileri nin çok enteresan şeyler olduğunu söylemeğe ve teşekkür etmeğe çalıştık. O derhal cevap verdi: — Ben Liyon ipeklilerinin atisinden hiç ümitli değilim. — Fakat bunlar bir dünya mataı halindedir. — Öyle idi. Fakat artık değil. Hem görüyorsunuz ki biz de atel- yelerimizde şimdi çocuklar ev ve el tezgâhlarına alıştırıyoruz. Çünkü;