KADRO Cümfıur:'yefı'ıı en büyük mesnedi faziletlir, Nasıl ki, moruzrşı'lcrı'n hayatı yalrız kuvete, parlamentolu rejimlerin hayatı yalnız hür- riyete bağlı ise, cümhuriyetler de yalnız faziletle yaşar ve fazi- Tetsizlikten soysuzlaşır. Katom'urn sopası, «Roma Cümhuriyeti»” nin temel direklerinden biri idi. O hırıldığı gün, meydan, nefesi meyhane kokan demagorçlarla, lanfavi tiran'lara kaldt. Daha on- dan sonra ne oldu, hepiniz bilirsiniz. Aralarındaki zaman mesafesine ve mizaç farkına rağmen, Bru- tus'la Robespierre biribirlerine nekadar benzerler! Her ikisi de birer fazilet kahramanıdır, ve, birinin karm deşilip öbürünün kafası düştüğü gün Cümhuriyet yerini çoktan irticaa burakmıştı İrticaa ma? Hayır, yalnız irticaa değil, Madam Talibın,ın salomr- na Omaklı. Bu salan, bugün, binbir türlü ihtilâç içinde cançeki- şen Fransız burjuvazisinin ilh nüvesiydi, ve Panama rezaletleriy- le Staviski facıası bunun içinden çıktı. Genç Lenoir ve Bolo Paşa, birer «Chouwann'dan başka bir şey değildirler. Kendine göre bir Kalton olan ihtiyar Clemenceau bunlarla uğraşırken, acaba, Almanlara karşı harbetmekten daha mühim ve daha tari- Xe Dü hi bir iş gördüğünün farkında muydı? Lâkin, bir cümhuriyetin sıhhatını korumak için, bir tek Katorm'- um, bir tek Clemencean'nun gücü neye yeter? Lüzımgelir ki, a cümhuriyetin her vatandaşı kendi nefsi üstünde sert ve bükülmez bir ahlâk bekçiliği vazilesini iyfa etsin. Bu ise bir içtima: atmaos- fer meselesidir. O, nasıl yaratılır diya sormayın. O, samimi cüm- huriyetcilerin müşterek vicdanından doğan bir hâdisedir ve her cemiyet hödisesi gibi bir yaşayış tarzının neticesidir.