- G ut- ine çiş- nde su ek- rül- ivet eni nik çük Bakl alâ ala - rani yeri tem YA - yük yrin dan | iş- tr- fiat izde ıten neu bi- rin- tu- erin arda ezile ı bir yeni Millel İktisadiyatı : ae A Dışticarette devletçilik, Dr. Vedat Nedim. Bir taraftan memlekette yapılmıyan ve yetişmiyen malların dı şardan içeriye getirilmesi, diğer taraftan memlekette yapılan ve yetişen malların içerden dışarıya çıkarılması demek olan aDış ticaret» ilhalâtçı ve ihracatçı denilen iki tip zümrenin Fonk siyonu olarak telâkki edilmektedir. Hattâ Osmanlı İmparatorluğfunda bu iki tip zümrenin Türk ol mıyan unsurlardan terekküp etmesi adetâ içlimai bir zarurel hükmünde idi. Bugün bile büyük ithalât ve ihracat ticaretimiz hemen kâmilen Türk olmıyan unsurların elinde bulunmakta dir. Kapitülâsyonlu Osmanlı İmparatorluğunda ithalât ve ihracat Hcareti öyle bir inme basma tulumba idi ki, onun vasıtasile memleketin bütün nemaları harice akıtılırdı. Memldekette bir sermaye birikmesi almazdı. Kapitülâsyonsuz Türkiye'de ithalât ticareti, ancak gümrük ka- nalile mali bir Devlet terakümü (gümrük varidatı) temin ede- biliyor. İhracat ticareti ise, yine eski şekilde, yani müstahsilin aleyhine işliyen bir mekanizma olmaktan kurtulamadı. Halbuki, harcıâlem bir kanaate göre, memlekette olmıyan mal- ları dışardan içeriye getiren ithalâtçı, ve müstahsilin mallarına dış piyasalarda mahreç temin eden ihracatcı, müstehlik ve müstahsil lehine çalısan faydalı birer unsurdur. Fakat hakikat- ta ihracatçı ve ithalâtçı herşeyden önce, memlekete olan fayda- larından ziyade kendi kazançlarını düşünmek mecburiyetinde- dirler. Zarar eden bir ihracatçı ve ithalâtçı, biç şüpbesiz ki, sırf bazı mallardan memleket mahrum kalmasın ve bazı memleket malları dışarda mahreç bulsun diye, bu sanatlerini yapmakta devam etmezler. O halde ithalât ve ihracat tacirlerinin bir mem- lekette tutunabilmeleri, bu işlerin kârlı olduklarına delâlet e- der. Halbuki buna karşılık müstahsil köyün ekseriyet üzere, Zarar eltiğini görüyoruz. 1