TİYATRO ocunulan oyun: POLİSLER Sonunda a başarı, kendi sonunu da birlikte ge- tirmektedir “Polisler”. Yazan: Slawomir Mrozek. Uy gulayan: Sermet Çağan, Tiyatro: Gen-Ar "polisler", ilk önce Ankara'da, Devlet Tiyatrosu'nda sahneye konmuş, hemen ardından da kaldırılmış- tır. Bir tiyatro oyunundan bu kadar korkulmasının sebebi neydi 'acaba? Yoksa ilgililer, oyunda anlatılan ülke ile Türkiye arasında bazı benzerlikler mi yaka- lamışlardı? Bilinmez. Mrozek "Polisler"de bir polis devletini ele alır. Diktatörlükle yönetilen bu ülkede jurnalcilik ve bas- kı o dereceye varmıştır ki, cezaevlerindeki tutuklu sayısı birtek kişiye düşmüştür. Bütün yurtta kor- kunç bir sessizlik, eşine az rastlanır, bir boyun eğme başlamaktadır. Zıt güçlerin çalışmasıyla kurulan den- ge bozulmaktadır. Çünkü, zıt güçlerden biri -dış gök rünüşte de olsa- yokedilmiştir. O tek tutuklunun da serbest bırakılmasıyla denge tamamen altüst ola- cak, bütün polis örgütü varoluş nedeninden, yoksun kalacaktır. Diyalektik kuruluşa göre, o ülkede polis örgütünün Varlığını sürdürmesi için, suç işleyen yurt- taşların, tutukluların, hiç değilse bir tek tutuklunun bulunması, vazgeçilmez bir zorunluluktur. Oysa polis örgütü, başındanberi, kendini vareden gücü yoketme- ye çalışarak, kendi kendisiyle çelişmeye düşmüştür, 4 Yorum ve oynanış (gun. Sermet Çağan'in tutarlı ve genellikle doğru yorumu içinde oynanıyor. Her türlü aşırılıktan uzak, ölçülü oyunuyla Ali Yalaz başta geliyor. Yalaz, durumu gören ve çözüm yolu arayan gerçekçi bir ko- miser çiziyor. Komiser Muavini rolündeki Tuncer Necmioğlu'- nun durumu ise daha değişik. Onun da, görev tutku- suyla şartlanmış bir polisin iç çelişmelerini yansıt- ması gerekmektedir. Oyunun düğümü olan değişim, onun düşünmeye hiç alışmamış kafasında ortaya çı- kıyor. Necmioğlu'nun biraz vurgulu, biraz aşırı oyu- nunda tedirginlikler ve sezgilerle başlayıp gitgide bi- linçli bir aydınlığa kavuşan düşünme eylemi adını adım izlenebiliyor. Şevket Altuğ, sahne sevimliliğine ve rahatlığına dayalı bir oyun çıkarıyor. Rolünü açık- lamak i için çaba göstermiyor. Altuğ'un oyunu gibi Ça- Şan'ın rejisi de, yazarın bulanık ve belirsiz bıraktığı noktalan aynı iki- -yönlülükte tutarak yorumlamaktan, bir kabule varmaktan kaçınıyor. Suna Keskin'in oyu- nunda sıcaklık, sevimlilik eksik. Aras ören de tersine fazla sevimli. Bununla birlikte oynanış bütünüyle başarılı. Be- lirli bir ortalamanın çok üstünde . S. GÜNAY AKARSU - AKİS