Türkiye'de aydın ve idareci ge- çinen pek çok kimsenin yeni yeni öğrenmeye başladığı bu gerçeğe ilk parmak basan, gençler olmuştur. İstanbul Teknik (Üniversitesi ile teknik okulların kasım ayının ilk haftasında başlattığı direnme hare- keti gündengüne genişlemektedir. İstanbul ve Ankara'dan pek çok fa- külte, bu hareketi destekleme ka- rarı almıştır. Karavagonlarla -ve ki- lo işi!- Ankara'ya gelmeye hazırla- nan İstanbullu öğrencilerle protes- o yürüyüşü yapan öğrenciler, An- ia da birleşecek ve büyük bir mi- ting yapacaklardır. İstikbal nasıl görünüyor Olayların bu politik yönü dışında, bilhassa özel yüksek okullarda okuyan gençlerle onların, çoğunluk- la parayı veren âilelerini' bilhassa ilgilendiren husus istikbale aittir. Herhalde, statünün böyle kalmaya- cağı açıktır. Ama, bu okulları ka- patmak ve orada okuyanları sokağa atmak da bahis konusu değildir. İnceleme ve çalışmalar daha ziya- İLHAMI ERTEM VE PROF. BAHRİ SAVCI Yürüyenler bu, AKİS de; buraları bitiren öğrencilerin devlete ait üniversite ve yüksek o- kullarda imtihan vererek muadelet hakkını kazanmaları yönünde ol- maktadır. Yani bir genç, isterse, mühendislik tahsilini bir özel yük- sel okulda yapabilecektir. Ama Yüksek Mühendis titrini alıp bu mesleği yapabilmesi için, imtihanı- nı Teknik Üniversitede, o üniversi- te öğrencilerinin içinde bulunduk- ları şartlarla vermesi mecburi tutu- lacaktır. Lisanslar özel yüksek okul- lar tarafından verilebilecektir. Fa- kat diploma için, resmi imtihan ge- rekecektir. (Böylelikle Türkiye'de aynı meslekten, biri "özelci", diğeri “resmici" iki sınıfın bulunması, bir nevi "alaylı - mektepli" farkının ku- rulması önlenecektir. Zaten özel yüksek okullar meselesinin patlak vermesi özel tahsilli iki "yüksele mimar"ı, mimarlar odasının üye o- larak almayı reddetmesiyle olmuş- tur. Askerlik için de, yedek subaylık hakkı sadece, resmi üniversiteler- deki imtihanı vermiş özel yüksek o- EĞİTİM kul mezunlarına tanınacaktır. Bu statünün, özel yüksek okul ticareti yapanların kârına çok sekte vuracağı aşikârdır. Öyle imtihan- larda ak ile kara belli olduğundan, üstelik öğrencisi olmadığı bir ciddi kültür müessesesinde bunu geçir- meye yanaşacak olanlar ancak, ger- çekten okuma aşkıyla ve arzusuyla dolu, fakat yersizlikten resmi 'okul- lara girememiş olanlardan ibaret kalacaktır. Özel yüksek okulların 25 bini aşan öğrencilerinin hepsinin, hattâ çoğunluğunun, bu vasıfta ol- duğunu söylemek imkânı azdır. Bundan dolayıdır ki şimdi Baş- kentte, "nüfuzlu zevat" üzerinde, bazen eş-dost, bazen de hısım - akrabadan gelen şiddetli bir baskı başlamıştır ama, Türkiye'de kamu- oyunun baskısının artık o baskılar- dan kuvvetli bulunduğu bilinmek- tedir. Onun için meselenin, yukar- da anlatılan yönde gelişmesi bek- lenmelidir. YILMAZ GÜMÜŞBAŞ masa başındakilere bakıyorlar