20 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

20 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1925 Kürt İsyanı ve ŞeyhSait Doğuda ise halka bir, "Abdülhamid'in oğlu Selim Efendi'den bahsedilmekteydi. , aynı tarzda, din propagandasına ve şeriatın geri getirilmesi ilkesine dayanan kampanya hakkında genişçe bilgi verdi. Hangi konuların istis- mar edilmekte olduğunu bildirdi. e Anlaşılıyordu ki Hükümete, ele geçirilen bir takım mektup, beyanna- me ve tebliğler intikal ettirilmiş, bazı olaylar, önem- leri anlaşılarak aksettirilmişti. Başbakan şu hususların üzerinde bilhassa durdu: — Diyarbakır'da, isyanla ilgili bazı kimseler 19 Şubatta, Hükümet konağına el yazısıyla yazılmış iki beyanname asmışlardı. Bunlarda Gazi'ye, Orduya, memurlara ağız dolusu küfrediliyordu. — Bir başka beyannamede Şeyh Sait'in islâm dinini yeniden kurmak üzere Allah tarafından me- mur edildiği bildiriliyordu. — Şeyh Sait, Kozan eşrafından birine bir mek- tup göndermiş, mektup Hükümetin eline geçmişti. Şeyh Sait bunda şöyle diyordu: 1300 senedenberi Ce- nabıhakkın Peygamber Efendimizi göndermekle ne- şir ve tebliğ ettiği dinimizi imhaya çalışanlara karşı harp ilân ettim. Bunda bana yardım edilmezse, cüm- lece mahvoluruz! Fethi Bey konuşmasının sonunda Arnavutluk is- yanı, 31 Mart hareketi gibi olaylarla Şeyh Sait vakası arasında paralel dahi kurdu ve bunların hepsinin al- tında "Din mahvoluyor! Şeriat elden gitti!" temasının bulunduğunu söyledi. Başbakan, kürçülükten bahsetmiyor, bunun bir irticai ayaklanma olduğu görüşünü, eldeki vesikala- ra dayanarak resmen, Meclis kürsüsünden ifade ediyordu. Karabekir Paşa "Evet" diyor Kükümet Başkanının konuşması hem kendi partisi, hem de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mil- letvekilleri tarafından alkışlandı. o Anlaşılıyordu ki Sıkı Yönetimin ilânı ve Adalet Bakam Mahmut Esat Bey tarafından Grupta bahsedilen > ai ön- leyici kanun ittifakla kabul edilece Nitekim, Muhalefet adına Terakkiperver Cum- huriyet Fırkasının Genel Başkanı Kâzım Karabekir bizzat kürsüye çıktığında Hükümet görüşünü tama- mile destekleyen bir konuşma yaptı. Karabekir hem âsileri lanetliyor, hem de dini âlet ederek halkı tah- rike çalışmayı reddediyordu. Söylediği şuydu: endiler, dini âlet ittihaz ederek milli mev- endiyeli tehlikeye koyanlar lanete şayandır. Bu ha- reket vatan hiyanettir. Şunu cihan bilsin ki dışârda veya içerde herhangi bir tehlike karşısında bu vata- nın evlâtları her vakit tek vücut halde, tehlikenin karşısına dikileceklerdir. Hükümetimize bütün kuv- vetimizle müzahiriz. Bu itibarla Hükümetin bu hu- sustaki izahatini ve tedbirlerini muvafik görüyoruz." 28 . Meclisbu birleştirici ve yapıcı konuşmayı da, İktidarın ve Muhalefetin bütün milletvekillerinin iş- tirakiyle alkışladı. Gerçekten de o gün, tasanlar it- tifakla kanunlaştırıldı. Adalet Bakanının teklifi, mevcut Hıyaneti Vataniye Kanununa bir madde ek- lenmesiydi. Bu madde gereğince "Dini veya mukaddesatı di- niyeyi siyasi gayelere esas veya âlet ittihaz etmek maksadıyla cemiyetler kurmak memnu" idi ve "Bu kabil cemiyetleri teşkil edenler veya bu ri dahil olanlar vatan haini addolunacaklardı. Aynı za- manda "Dini veya mukaddesatı diniyeyi âlet ittihaz ederek devlet şeklini tebdil ve tağyir veya devletin emniyetini ihlâl veya dini veya mukaddesatı diniyeyi âlet ittihaz ederek her ne suretle olursa olsun aha- li arasına fesat ve nifak ilkası için gerek münferiden ve gerek müçtemian kavli veya tahriri veya fili bir şekilde veya nutuk iradı veyahut neşriyat icrası su- retiyle harekette bulunanlar" da vatan haini sayılı- yordu. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası bu maddeyi kabul etmekle kendi başına bir Damokles kılıcını asmakta olduğunu belki görüyordu, fakat o hava içinde böyle bir teklife hayır diyebilmesinin imkânı yoktu. Gerçi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının prog- ramında "Efkâr ve dini itikatlara hürmetkarız" fik- rası vardı. Ama ayni tarihte, Anayasada da Türkiye Cumhuriyetinin dini İslâmdır" ibaresi bulunuyordu ve lâiklik henüz kabul edilmemişti. Onun için Kara- bekir ve arkadaşları bu yüzden bir derde uğrayacak- larım düşünmüyorlardı. Fethi Beyin garip bir teklifi pethi Bey Hükümeti Meclisten arzuladığı kararları ittifakla geçirdikten hemen sonra, Başbakan garip bir harekette bulundu. O tarihte, Şükrü Kaya Dışiş- leri Bakanıydı. Fethi Bey onu Terakkiperver Cum- huriyet Fırkasına gönderdi ve Kâzım Karabekir Pa- şayı, Ali Fuat Paşayı -Cebesoy- ve Rauf Beyi -Orbay- Başbakanlığa davet etti. Bu sırada Ali Fuat Paşa, par- tisi teşkilâtıyla temaslarda bulunmak, hem de İstan- ul'un siyasi havasım koklamak maksadıyla Başkent- ten ayrılmıştı. Karabekir Paşa ve Rauf Bey, yanları- na onun' yerine Dr. Adnan Beyi -Adıvar- aldılar ve davete icabet ettiler. Fethi Beyin biraz üzgün, oldukça da perişan bir hali vardı. Ne söyleyeceğini, lâfa nasıl toplayacağını pek bilemiyordu. Nihayet, Karabekir Paşaya hitaben dedi. ki: — Size, firkanızı kendi kendinize dağıtmanızı tebliğe beni memur ettiler. Dağıtmazsanız istikbali çok karanlık görüyorum. Mutlaka kan dökülecektir." Muhalefet partisinin liderleri bu sözlerden bir şey anlamadılar. Bu kadar kısa zaman içinde ne ol- muştu? Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Halk Fır- kası gibi Hükümete bir nevi güvenoyu vermemiş, AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: