20 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

çok araştırma, evlilik - dışı yakın- laşmaların, sadakatsizliğin temelin- de cinsel anlaşmazlığın yattığını göstermiştir. Kadın, evliliğin ilk yıl- larında bu konuda birçok fedakâr- lığa katlandığı halde, zamanla, zevk duymadığı birşeye katlanmakta Zor- luk çekmekte bu durum, yuvaların yıkılmasına yol açmaktadır. Cinsel yakınlığın hazzına ulaşamayan bir kadının, sadece bu konuda değil, da- ha birçok konuda da erkeği anlama- sı gerçekten güçtür. Erkeğe gelince, o da bu durumda, eşine hiç sahip ol- mamış demektir. Doğum kontrolünün İlk militanı ÇGinsel ilişki konusu, hristiyanlık âleminde büyük taassup devirle- ri geçirmiştir. Bir ara, azizlerden Augustin'in emriyle, evliler, ancak çocuk yapma amacıyla birleşme hakkına sahip sayılmışlardır. Çocuk yapma amacı taşımayan her birleş- me günah sayılmıştır. Yapılan he- saplara göre, bu takdirde, normal bir insanın hayatında hepi -topu 55 cinsel yakınlaşma bulunması ge- rekmektedir. Oysa ki son yıllarda, Kinsey'in ünlü raporu, bunun, nor- mal bir insanın hayalında ortala- ma 5 bin 500'ü bulduğunu göster- miştir. Durumun aileye ve kadına verdi- 8i acıyı ilk anlayan insan, müteva- Zi bir ailenin altıncı çocuğu Margâ- ret Sanger'dir. Hemşire Sanger, do- gum kontrolünün militanı olarak mücadeleye, 1916 yılında Amerika'- da başlamıştır. Bunu, nüfus patla- ması sorunu ile ilgili olarak değil, ailenin mutluluğu, kadının gerçek özgürlüğü için yapmıştır. Margaret Sanger, bu mücadeleye atıldığı zaman büyük Oo tepkilerle karşılaşmış, kendisine deli gözüyle, bakılmış, zaman zaman da faaliyeti yasaklanmıştır. Fakat geçen yıl 82 yaşında öldüğü zaman, dünyada ço- cuk doğurma yaşında bulunan 700 milyon kadından oldukça önemli bir kısmı -Örneğin, Birleşik Ame- rika'da bulunan 39 milyondan 7 mil- yonu-, hap rejimine tâbi durumda idi. Hapla beraber, rahme konulan plâstik luplar, spiraller, çeşitli kremlerle korunma, takvim metodu gibi metodlar da hayli rağbet görü- yordu. Bununla beraber, Vatikan'- ın, Augustin kuralını değiştirmesi i- çin 1930'a kadar beklemek gerek- miştir. Bugün bütün dünyada, 12 milyon kadının doğum kontrolü haplarını kullandığı tespit edilmiştir. Memle- ketimizde de Nüfus Plânlaması Ka- nununun çıkışı ile korunan kadın- ların sayısı birdenbire kabarıver- miştir. Türkiye'de Nüfus Plânlama- sı Kanunu çıktığı günden bugüne 143 bin kadına doğum kontrolü uy- gulanmış, bunlardan 64 bini rahim - içi araçları kullanmış, diğerleri ise hap almışlardır. Sadece Ankara Do- gumevinde, geçen yıl, 18 bin kadına koruyucu lup takılmıştır. Üniversi- teli Kadınlar Derneği Ankara Şube- si, 15 bin 460 kadınla bu konuda konuşmuş, gecekondu ve köylerde 160 toplantı düzenlemiştir. Asıl meseleye gelince.. pakat asıl ahlâki sorun, bu hapla- rın evlilik dışında kullanılıp kul- MODERN HAYAT lanılmıyacağı o konusunda ortaya çıkmış obulunmaktadır: (o İsveçte Strmsuncd'daki bir okulun doktorlu- pı yutturmayı teklif etmiştir. Tek- lif, okul-aile birliğinin büyük tep- kisiyle karşılaşmıştır. Bunun üzeri' ne doktor, isteyen kızlara, ki gençkızın gebe kaldığını öğrenin- ce, doktorun hiç de kötülük etmedi- ğini anlamıştır. Anlamıştır ama, sorun yine çö- zülmüş değildir. Evet, bugün, Av- rupa ve Amerika'da 12, Türkiye- de 6 çeşit olarak piyasaya sürülen haplar, kadını korumaktadır. Böy- lece aile, plânlı çocuk yapma ola- nağına, çocuk baskısından kurtulup rahat bir cinsel hayata kavuşacak- tır. Ama, acaba bu imkân kötüye kullanılmayacak, gebe kalma korku- su ortadan kalkınca,, cinsel yakınlaş- ma pek ucuzlamıyacak mı, iş şiraze- sinden çıkmayacak mıdır? Doğum kontrol edilmek istenilirken, genç kızlar ve kadınlar kontrolsüz hale gelmiyecekler midir? Bir gençkız, soruyu şöyle karşı- ladı; "— Eğer bir kadın, bu dereceye varan, evlilik-dışı bir ilişki kura- sanıyorum ki, kontrol olanağına sa- hip bir gençkız veya bir kadın, bu konuda kendisini daha sorumlu hissedecek, kavuştuğu yeni bir öz- gürlüğü bütün özgürlükler gibi kul- öğrenecektir." lanmsını İSVEÇLİ KIZLAR, HOCALARI VE HELEZONLAR Modern tıpa 25