1925 Kürt isyanı ve Şeyh Sait rına yaptığı zaman onların bunu kabul edeceklerini ummuş ve bu işe girişmiştir. Nitekim aradan geçecek beş yılın sonunda, bu se- fer kendisi "İkinci Parti'yi, Serbest Fırkayı kurup da olayların memleketi karışıklığa götürecek yön tut- tuğunu ve duruma hâkim olmaktan çıktığım anladı- ğında fesih kararım bizzat vermekten kaçınmaya- Belki de, 1923 yılının o soğuk şubat gününde, dö- küleceğini Muhalefet liderlerine haber verdiği kanın o kadar çok miktarda dökülmüş olması, tabiaten yırtıcı bulunmayan Fethi Beyin kararına tesir et- miştir. askeri durum hakkında söyledikleri? Va- kanın inanılması güç tarafı, asıl budur Zira, Meclisin o meşhur toplantısının akşamı, Gazi Paşa asker arkadaşlarım Çankaya'da topladı ve askerce görüşüldü. Yani, isyanın nasıl ve hangi vasıtalarla tenkil edileceği plânlandı. Toplantıda met Paşa, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa ve 5 Başkan Kâzım Paşa bulunuyordu. Çalışmalar en fazla askeri haritalar üzerinde ve gelen raporların ışığında cereyan etti. Bölgedeki normal kuvvetlerle, Sıkı Yönetim rejimi içinde, dahi,. Şeyh'in oynak bir- likleriyle başa çıkmak imkânı yoktu. Yer yer aşiretler isyancılara katıldıkları gibi, muntazam birlikler için- de hangilerinin de karşı tarafa geçmeyeceğinden ke- sinlikle emin olmak kolay değildi. Önün için, o gece Çankaya'da hazırlanan plânın esasını şu husus teşkil etti: Asıl kuvvetler yetişip mevzie girmeden kifayet- siz kuvvetlerle geniş çapta taarruz ve takip hareketle- rinden sakınılacaktı. Hedef, bölgeyi büyük birliklerle sarmak ve âsileri teslim almaktı. Bu arada hava kuv- vetleri de harekete geçirilecekti. Yığmak tamamla- nıncaya kadar Şeyh Sait'in taarruzlarına karşı kuv- vetli mukavemet gösterilecek, bilhassa büyük mer- kezlerin âsiler etine geçmesi önlenecekti. Bununla kastedilen yer, bilhassa Diyarbakır'dı. Diyarbakır'ın politik bir önemi de vardı. Hayal edilen müstakil Kürdistan'ın başkenti olarak Diyarbakır düşünülü- yordu. O gece Çankaya'da Gazi ve İsmet Paşalar, Di- yarbakır düştüğü takdirde dışarda bir takım siyasi manevralara girişilmesi tehlikelini bahis konusu et- tiler. İki (lider, olayın "karşı ihtilâl" mahiyetini ön plâna çıkarmakla beraber o bölgede bilhassa İngiliz- lerin, Cumhuriyetin m dert çıkarmak sevdasında olduk! arını da pek âlâ bitiyorlardı. Bu derdi ise, en iyi Kürt Meselesi açabilirdi. O bakımdan, Şeyh Sait kuvwvetlerinin kendilerini fazla göstermelerini, spek- taküler başarılar kazanmalarım da önlemek gereki- yordu. Fransa'nın müsaadesi ve İngiltere'nin oyunu çin Gazi ve İsmet Paşalarla komutanlar arasında yapılan toplantı. Doğu bölgesinde sade- 30 ce Sıkı Yönetimin değil, onu takiben kısmi seferber- liğin de ilânı neticesini verdi. Ayrıca olay yerine as- keri birlikler de, başka yerlerden alınıp sevkedildi. Bunların bir an önce yığınaklarını yapabilmeler: için trenle yollanmaları gerekiyordu. Güney hattı gerçi bizim malımızdı ama, tren Suriye topraklarını da katediyordu. o Suriye, Fransa'nın mandası altın- daydı. Bu hattan asker sevkettiğimiz zaman, durumu Fransa'ya bildirmek mecburiyeti vardı. Zira, Fransa ile olan anlaşma bu hattan, bir halde asker naklet' memizi yasaklıyordu: İngiltere" ye karşı olması halin- de! Haber vermek zarureti oradan doğuyordu. Fransa'da, bir Türk dostu, Edouard Herriot Baş- bakandı. Paris Hükümetine askerimizi Güney hattın: kullanarak Doğu bölgemize göndereceğimiz duyurul- . Bu muamele Dışişleri Bakanlıkları arasında ce- reyan etti. Askerin İngiltere'ye karşı kullanılması ba- his 'konusu değildi. Birliklerimizi topraklarımızın bir noktasından öteki noktasına geçirecektik. Nitekim, Fransa hiç bir itiraz sesi yükseltmedi. Fakat Paris'teki Büyük Britanya Büyük Elçisi Manidar bir demarş yaptı. Fransa Dışişleri Bakanlı- ğına başvurarak bu nakliyat hakkında bilgi istedi. Aslında buna hakkı hiç yok değildi. Fransa'nın, izin verdiğini bildirirken bunların İngiltere'ye karşı, kul- lanılmayacağı, hususunda Türk Hükümetinden temi- nat aldığını İngiltere'ye duyurması gerekebilirdi. Ni- tekim Fransa Dışişleri Bakanlığı da böyle yaptı. Meselenin o tarafı öylece bitti. İngiltere'nin bu gayreti nereden geliyordu? İş, Musul'da yapılacak plebisitle ilgiliydi. İngiltere, ple- bisitin arefesinde, Türkiye'nin kendi Güney Doğu top taklarına hâkim bulunmadığını ispatlamak istiyordu. Bu suretle dünya kamuoyu Musul konusunda tesir altında tutulacaktı. Musul'da da kültlerin bulunduğu biliniyordu. Bizim topraklarımızda bir Kürt Dâvası- nı alevlendirmekle İngiltere şu inancı doğurmaya ça- lışıyordu: Türkiye kendi kürtlerini memnun edemi- yor. Bu halde, daha başka kürtler onların idaresi al- tına nasıl verilebilir? İşte, Fethi Bey Başbakan sıfatıyla Muhalefet li- derlerine askeri durum hakkında "başka tedbire ihti- yaç yok, her şey yolunda" tarzında beyanlarda bulu- nurken gerçek vaziyet buydu. Başbakanın işi böyle alması ve daha başka bir olay Gazi'de "Bunun Fethi Beyle olmayacağı" inananı perçinleştiriyordu. Her şey gösteriyordu ki Fethi Bey gitmekte, ismet Pasa gelmektedir. Gelecek yazı: Bir telgrafın iki tefsiri AKİS