20 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

20 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ekmek olan tohumluklar İR iş için Konya'nın Cihanbeyli ilçesine uğramıştım. Meydanda biriken kalabalığı (görünce durdum. "Allah razı olsun büyük lerimizden, o bizleri gübre de.." diye bayram ediyor- lardı. Konya'nın başka ilçelerinde de, önümüzdeki senato ve mahalli se çimlerle ilgili olarak aynı yoğun çalışmaya tanık olmuştum. Seçim kampanyası, zirai krediler muslu- ğuyla birlikte açılmışa benziyor- du. Kim demişti ki kredi yalnız zengine, nüfuzluya, tefeciye veri- lir? İşte, küçük çiftçiye de, hiç toprağı olmıyana da pekâlâ veri- liyordu! Muhtardan bir mühür uydurmak, formaliyeti tamamla- maya yetiyor da artıyordu bile... kimin Küçük yerlerde muhtar, toprak sahibi olup olmadığını bil- miyecek değildi ya... Herkesin ne ik | Jale Candan ülkeleri değil, gelişmiş ülkeleri de düşündürmeğe başlamıştır. Uzay bilginleri, yakın gelecekte dünyaya sığmıyacak olan insanları başka gezegenlere yerleştirme fikrini cid- di olarak tartışmaya koyulmuşlar dır. Doğum kontrolü metodlarına hergün bir yenisi (katılmakta ve kontrol haplarının hergün bir baş- ka çeşidi, ticaret âlemine sunul- maktadır. Bu yüzdendir ki cinsel hayat büyük bir ihtilâl geçirmiş, hiçbir eğitimin, hiçbir kuralın, hiç- bir yeniliğin kendisine verem iveceği bir özgürlüğe ve zenginliğe kavuş- muştur. 24 düşündüler. Geçen yılın borçlarını ertelediler. Kredi de veriyorlar, tohumluk da, olduğunu da elbette ki eniyi, muhtar bilecekti. Meydanda birikip bekleşenler uçuyorlardı sevinçlerinden. İşte, birkaç hatta, birkaç ay için daha yakayı kurtarmışlardı. Kimisi âcil borçları ödeyecek o borçlanma e- sası üzerine kurulu hayatını de- vam ettirebilecek; kimisi, kışlık ihtiyaçlarının bir (Okısmını olsun sağlıyacak, kızını evlendirecek ve- ya askerdeki oğluna harçlık gön- derecekti Açık yeşil gözlü, saçlarına kır düşmüş, ipince, kupkuru bir ka- dın, bir süre etrafı gözden geçir- di, sonra, taşın kenarına çömel- miş duran bir İhtiyara, herkese duyuracak şekilde seslendi: '— Vay dayı, vay! Sen buralar- da ne arıyorsun? Yoksa sen de mi tohumluk bekliyorsun?" "— He.." dedi ihtiyar. "Ne var- mış yani? Herkes alıyor da, ben niye almayım? Kel iniyim ben?" — Ana, bu aldıklarınızı size ödetecekler elbet. Sende toprak ne gezer? Sen de benim gibi Al- lahın bir fakirisin. Toprağa ata mıyacağın tohumluktan vazgeç, dayı. kari çocuğunu büsbütün sefil etm İhtiyar, kötü kötü düşünmeye başlamıştı. Kadın, — D kalımı4 nasıl ödeye- ceksin?" diye sıkıştırıyordu. Bu sırada bir başka köylü, ka- dına seslendi: — İreyi ile öder, ireyi ile Da- ha ei ,diyecen var mı? Çek git, be kadın Kai çekip gitti ama, orada- kiler kara kara düşüncelere dal- dılar: Ya Hükümet isterse? Ya ö- Kadının büyük sorunu Kadıni için evlilik - dışı cinsel iliş- ki, hemen her toplumda yasak, günah ve çirkin birşey olarak düşü- nülmüştür. Kadın ise, evlilik a- macı taşımayan bir cinsel ilişki- den, gebe kalma korkulu ve çevre- nin baskısıyla da uzak durmağa çalışmıştır. Bu yüzden kadın, bas- kı mekanizması geliştirmiştir. Ev- lilik-içi bile olsa, cinsel yakınlaş ma sonucu derhal gebe kalacağı korkusu, onu, cinsel yakınlaşmadan kolay kolay zevk alamaz hale ge- tirmiştir. deyemezlerse? Ya ellerindeki bir karış toprak da böylece giderse? Fakat çok geçmedi, sefil kılıklı bir adam, kahkaha atarak oyna mağa başladı. — Düşündüğünüze de bakın! Borç, malı olandan alınır, enayiler. Hükümet isterse ben de donumu, gömleğimi veririm ona, olur bi- ter!" Bu defa, başladılar gülmeğe. İHANBEYLİ pazarı, bugünler- de güzel ve hareketti geçiyor! Kredi alanların çoğu, 111 ku- ruşluk tohumluğa hemen oracık ta 78-80 kuruştan tüccara devre- diveriyor. Toprağa atılacak tohum fırına giriyor ve âlâ ekmek olu or. 95 kuruşluk gübrenin piyasa- daki fiyatı da 55-60 kuruş, Zen- ginler, "Parayı veren, düdüğü ça lar" diyorlar ve ihtiyaçlarını, borç- lanmadan, nerdeyse yarı fiyatına elde ediyorlar. Anlatıldığına göre, sadece Cihanbeyli ve çevresinde, 30 milyon kredi bu ölçüler içinde dağılmış, tohumluğun pek azı top- rağa gitmiş, gübrenin pek azı sa- hipleri (tarafından (kullanılmış, borçlu vatandaşın sırtından geçi- nen parazitlerin elinde, başka böl- gelere transfer edilmiş. Hem de, gübresiz, seçimsiz veya seçim yö nünden daha az önemli bölgelere!. Demokrasi, herşeyden önce, dürüst seçimlere dayanır. Ama, seçimlerin dürüstlüğünü sadece kilitti sandıklarda aramak müm- kün mü? Asıl dâva, sandıktan çı- kanların oraya daha önce nasıl girmiş oldukları! Bütün bilimlerin bu kadar iler- lemiş olduğu, kadın-erkek eşitliği- nin birçok alanda tartışma kabul etmez bir düzeye ulaştığı günümüz- de cinsel ilişki pek çok kadın için hâlâ, maddi olmaktan çok manevi bir haz anlamı taşımaktadır. Kadın, sevdiği erkeğe mânevi plânda yak- laştığını, onu kendisine böylece bağ- ladığım düşünmekte, bundan mut- luluk duymakta, fakat onunla cinsel ilişkinin bütün safhalarını paylaşa mamaktadır. Oysa ki baskısın, ra hat ve bilgili bir cinsel yakınlaşma nın erkekle kadına aynı maddi ve manevi hazzı vermesi gerekir. Bir AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: