lisinde nüfuz sahibi bir başkası, kaşla göz arasında mezarlık dışı türbe yeri ayarlayarak ön safa geç- ti. Bütün bunlar, Demirl'in AP ik- tidarını hırstan ve sıkıntıdan sapsa- rı şekle sokarak cereyan ediyordu. Biten haftanın içinde, ölülerden birinin yakını şöyle şikâyet etti: — Bize, arzumuz ne olursa, o- nun yerine getirileceği Hükümet ta- rafından bildirildi. Şimdi, sözlerin- den cayıyorlar, suçu da bizim sır- tımıza yüklüyorlar. En son teklif- leri, ölülerimizi bir b.. çukurunun içine gömmemiz. Bunu mu kabul e Elim istiyorlar?" Dertli aile mensubunun bahset- tiği, bir kanalizasyona veya fosep- tik çukuruna sahip mezarcı kulü- besiydi. Hükümet, üç ölünün bira- rada gömülmesine angaje olmuş bulunduğundan, fakat onlara özel türbe yeri tahsisinin hangi mâna- ya geleceğini ve nasıl bir tepki gö- receğini oanladığından bu mezarcı kulübesinin toprağım "ÜÇ mezar" için göstermişti. Aileler yeri gez- diler ve yukarda ifadesini bulan itirazlarını söylediler. Meseleyi bu hale getirmeye âlet olduklarından dolayı ne kadar ku- surluysalar, foseptik çukurlu bekçi kulübesini kabul etmemekte de ay- nı derecede haklıydılar. Ama asıl dertler, ortadaki aracı- ların, bir tarafın sözlerini öteki ta- Vereceğiz AKİS Kulağa Küpe Park yapmak yasaktır! '4ileler cenazelerini niçin iste- mişlerdi Ziyaret edebileceğimiz bir kabirleri bulunsun, başlarına gidip duamızı edebilelim, her- kes gibi olsunlar, bizlerden u- zak kalmasınlar diye,. "Peki" dendi. "Ölülerinizi a- Jınız” dendi. "İstediğiniz me- zarlıkta 24 beğeniniz” dendi. "Eyüp ? O da olur" dendi. ol aileler cenazelerini almadılar. Neden ?, Otomobil parkı kendilerine verilmemiş, ondan. İllâ da oto- mobil parkı, illâ da otomobil parkı! Hani, insan merak ediyor: Ailelerinin gözünde, otomo- bil midirler, bu mübarekler? rafa kasıtlı nakledenlerin başla- rının altından çıkıyordu. r de, baştan kendi vaziyetini kesinlikle almayan Hükümetin. Yoksa, eğer Hükümet ilk talep- ler geldiğinde, bunları, ölülerin her ölü gibi kendi aile mezarlıklarına gömülmesi şartıyla kabul etseydi, aileler ancak minnet ve şükran his- si duyacaklar, nahak yere de bir hadise kamuoyunu tedirgin etme- yecekti. MENTEŞEOĞLU dediysek, bugün vereceğiz dimedik ya! İÇ OLAYLAR Bekleyen dervişler Bu hafta anlaşılan gerçek ise, başka niyetleri ortaya koymuş- tur. Aileler Eyüp'te kendilerine tek- lif. edilen yeri söyledikleri sebepten dolayı reddetmişlerdir ama, mak- sat peşinde koşanlar ümitlerini he- nüz kaybetmediklerinden dolayı 1s- rarlıdırlar. Cumhurbaşkanı Sunay'- ın, bir nevi direktif mahiyetinde o- lan ve Londra'ya giderken söylediği "Cenazelerin nakli işi, bildirilen günde yapılacaktır" sözü haftanın sonunda kulaklara fena halde kar, kaçırdı. ' Korku şuydu: Ya Hükümet ce- nazelerimizi cuma günü bize veri- verirse.. Siyah gözlüklü avukat der- hal kaleme sarıldı ve Hükümete yıldırım telgraflar çekti. Yassıada'- aki mezarların açılmasına aileler muvafakat etmiyorlardı. Avukat bir de tehdit ekliyordu: Aksi hareket, suç teşkil eder. Bundan dolayıdır ki, 3 kasım cu- ma sabahı, erkenden, İçişleri Ba- kanı Faruk Sükan'ın evinin telefo- nu çaldı: "— Beyfendi, nakledilecek mi?" bugün mezarlar Sükan, "— Hayır kardeşim, hayır, olmı- yacak! Olsa, ben ra'da olur muydum? Bu husus tamamen aile- lerin arzularına bağlı. Onlar iste- mediler.." cevabını verdi. "— Berrin Menderes, otomobil DİNÇER