6 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

6 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1925 Kürt İsyanı ve Şeyh Sait 22 kasım 1924'te Başbakanlıktan istifasını vermiş, bir süre, İstasyondaki evinde hasta yatmış, sonra, Çan- kaya'da aldığı yeni evine, şimdi Pembe Köşk deni- len yere taşınmıştı. Bu basit bir bağ eviydi ve geniş bahçesinin ortasındaydı. Sonradan, eve çok ilâveler yapılması gerekecektir. İsmet Paşa orada da düzelememişti. Rahatsızlığı amipli dizanteriydi. Doktorlar kendisine tam bir is- tirahat tavsiye etmişler, İstanbul'a gitmesini salık vermişlerdi. İsmet Paşa Heybeliada'daki, bugün ken- di malı olan evi kiralamış, annesi, eşi ve bir yıl önce doğmuş olan oğluyla birlikte oraya gitmişti. Gazi kendisini iki ay kadar sonra, 20 şubatta, acele Ankara'ya çağırdı. Doğudan gelen haberler nkara, o şubatın ikinci yansında, kaynayan bir kazandan farksızdı. Bir şeylerin dönmekte oldu- ğunu herkes hissediyor, fakat olan bitenleri pek az kimse anlıyordu. Gazetelerde, Doğuda cereyan etmiş bir "eşkiyalık olayı" yer almıştı. Ama Cumhuriyetin başkentini bu basit zabıta vakasının karıştırabileceği hatırlara gelmiyordu. Zaten eşkiyalık olayının haberi gazetelerin arka sayfalarında, sütunların birinde, ufak şekilde çıkmıştı. 13 şubatta, Ergani'nin Piran köyünde, o civara gelen Şeyh Sait ile adamları ve köydeki jandarma müfrezesi arasında bir çatışma olmuştu. Eşkiya, te- lefon ve telgraf hatlarını tahrip etmişti Yetişen kuv- vetler karşısında Şeyh Sait ve avenesi kaçmışlardı. Telefon ve telgraf hatları tamir edilmişti. Firarda olan eşkiyanın takip edilip yakalanması için gerekli emirler verilmişti. Bunda telâşlanacak ne vardı ki? Böyle vakalar, yerine henüz oturmamış memleketin bir çok köşe- sinde görülüyordu. Fakat ertesi gün Ankara'dan gazetelere verilen İkinci bir haber mideleri bulandırdı. Cumhuriyet ga- zetesi 17 Şubat tarihli sayısında şunları bildiriyordu: "Bugünkü Vekiller Heyeti toplantısında Dahiliye Vekili Cemil Bey Cemil Uybedin- Piran hâdisesi hakkında tafsilât vermiş ve civardaki zabıta kuvvet- leriyle tayyareler ve sair vasıtalarla eşkiyanın tenkili keyfiyeti lâzımgelenlere emredilmiştir. Meseleye ka- panmış nazarıyla bakılmaktadır. Ankara mefahili bu işte İngilizlerin parmağı olduğu fikrindedir." Bu nasıl "basit bir eşkiyalık olayı" idi ki, içinde başl lerin parmağının bulunduğu fikri ' me- hafili"nde belirmişti? Sonra, meseleye nasıl, "kapan- mış nazarıyla” bakılabiliyordu? Bir yandan, eşkiya üzerine uçak gönderilirken.. Fakat bütün bunların üstünde, Ankara'da dik- kati çeken, bir takım siyasi dalgalanmalardı. Gazi'nin faaliyeti gözden kaçmıyordu. Fethi Beyin sıkıntılı, bir 28 halinin bulunduğu söyleniyordu. Bazı gerçeklerin saklandığı ve Önemli bir durumun olduğu inancı yaygındı. Nitekim Bakanlar Kurulunun toplantısıyla ilgili haberin yayınlandığının ertesi günü Meclise bir soru önergesi verildi ve İçişleri Bakanından izahat istendi. Cemil Bey, hadiseyi küçük göstermekte ısrar etti. Genç'te Şeyh Sait adında bir eşkiya çıkmıştı. Taraftarlarıyla beraber o civarda oyağmacılık yapı- yordu. Üzerine kuvvet sevkedilmişti. Fakat Hüküme- tin aldığı "ciddi tedbirler" sayesinde hadisenin pek yakında tamamile bastırılacağı tabiiydi İçişleri Ba- kanı artık "Piran olayı"ndan bahsetmiyor, "Genç o- layı" diyordu. Böyle bir hava içinde, 20 şubat cuma günü İsmet Paşa'nın, Heybeliada'daki istirahatini kesip birden- bire Ankara'ya hareket etmesi bomba gibi patladı. Ismet Paşa Başbakanlıktan ayrılmıştı ama Cumhu riyet Halk Fırkasının Genel Başkan Vekilliği görevi- ni üzerinde taşıyordu. Fethi Beyle ihtilâfa düşüp İç- işleri Bakanlığından istifasını veren Recep Bey de -Recep Peker- Fırkanın Genel Sekreterliğine getiril- mişti. Gerçi İsmet Paşa İstanbul'dan hareketinden önce gazetecilere: "— Hem biraz gezmiş olmak, hem de Hükümet, Meclis ve Parti arkadaşlarıyla görüşmek maksadıyla Ankara'ya gidiyorum" dedi ama, buna kimse inan- madı. Kendisini Başkente bizzat Gazi'nin çağırmış ol- duğu öğrenilmişti. Gazinin, karşılayıcı olarak istas- yona kadar gitmesi bu hususta hiç bir şüphe bırak- madı. Çankaya'daki ilk mülakat ve sonrası Gezi, karşıladığı İsmet Paşa'nın kulağına eğilerek: "— Doğruca Çankaya'ya, bize çıkalım. Seninle konuşacaklarım var.." dedi. İsmet Paşa: "— Başüstüne Paşam!" cevabını verdi. İsmet Paşa ailesiyle dönmüştü. Onlara kendi ev- lerine, yalnız gitmelerini tenbihledikten sonra Ga- ziyle birlikte onun otomobiline bindi. Otomobil, bi- rikmiş olan halkın tezahüratı arasında Çankaya'ya doğru yola çıktı. Gazi yolda mesele hakkında fazla konuşmadı, esasa girmedi. Sadece: — Vaziyet tahmin ettiğinden daha vahim" dedi ve ilâve etti: — Görüşürüz." İsmet Paşa Doğudaki gerçek olaydan hiç haber- siz değildi. Fakat elbette ki, Başkentten uzak bulun- duğu için tafsilâtı bilmiyordu. Bunu ona Gazi, Çan- kaya'da, başbaşa kaldıklarında nakletti. Piran'da başlayan, açık bir isyan hareketiydi. Şeyh Sait ve avenesi orada bir jandarmayı öldürmüş- AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: