1925 Kürt isyanı ve Şeyh Sait ler, iki tanesini de yaralamışlardı. Sonra, "din tadına savaş" bayrağı açarak yürümüşlerdi. Evvelâ telefon ve telgraf hatlarını kesmişlerdi. Piran'dan Eğil buca- gına geçmişler, bucak müdürü ile on jandarmasının silâhlarım almışlar, onları esir etmişlerdi. Cüretleri arttığından Genç ilinin merkezi Darahini'ye saldır- mışlar, orayı da zaptetmişlerdi. Darahini'de Şeyh Sait üç gün ve iki gece kalmıştı. Orada, Diyarbakır" ın ele geçirilmesinin planlandığı sanılıyordu. Zira âsi- ler Diyarbakır yolu üzerindeki Lice'ye hareket etmiş- lerdi. Güzergâhtaki Hani bucağı alınmış, Lice - Hani - Çapakçur - Palu telgraf hattı da kesilmişti. 20 şubat- ta, yani bir gün önce, âsiler muntazam ordu birlikle- riyle kapışmışlardı. Hem de taarruz etmek suretiyle. azi, İsmet Paşa'ya bunları anlatırken, henüz ka- pışmanın neticesini biliniyordu. Çarpışma Hanili Mustafa Beyin emir ve komutasındaki âsilerin Ora- daki süvari tümeninin birinci kademesine hücumuy- a başlamıştı. Çarpışma sonunda 14. Alay ile topçu- un büyük kısmi esir düşeceklerdir. Fakat Çankaya'da iki eski asker ve yeni devlet adamı, olayın askeri safhasından ziyade (omahiyeti üzerinde durdular. Doğuda, İngilizlerin teşvikiyle bir kürt hareketinin hazırlanmakta olduğundan Hükü metin haberi vardı, Bir çok plân ele geçirilmişti. Fa kat Şeyh Sait bir kürt lideri gibi davranmaktan ziya- de bir "karşı ihtilâl"in ilk darbecisi gibi hareket edi- yordu ve açtığı bayrak, hilâfet bayrağıydı. Gazi İsmet Paşa'ya: — Başvekil bunu böyle görmüyor. Hadiseyi ma- halli bir isyan hareketi olarak alıyor. Kabinede, bu mahalli isyanın bastırılması tedbirlerini o arıyorlar" dedi. Görüşme uzun sürdü. Bütün memlekette bir "karşı ihtilal” için tahriklerin yapılmakta olduğu, halkı buna itmek maksadıyla "din elden gitti" ferya- dının kullanıldığı, plânlı hazırlıklara girişildiği Gazi'- nin de, İsmet Paşa'nın da malümu idi. Bir yandan Çankaya'da Gazi ile İsmet Paşa konu- şurlarken diğer yanda Kabinenin, Başbakan Fethi Bey başkanlığında toplantı yapması bütün gün Baş- kentte çeşitli söylentilerin kol gezmesine yol açtı. En fazla ısrarla tekrarlanan havadis, Fethi Bey Ka- binesinde ihtilâf çıktığı, bazı Bakanların İsmet Pa- şacı oldukları, Hükümetin ömrünün uzun sürmeye- ceğiydi. İlk çare: Örfi İdare Bir yanda Gazi ile İsmet Paşa'nın, diğer yanda Fethi Beyin bir fikir ihtilâfi içinde oldukları nasıl ger- çekse Kabinede de Başbakan İte Bakanlarından Mah- mut Esat'ın Bozkurt, Adalet Bakanı, İhsan Beyin -Eryavuz, Bahriye Bakanı-, Ali Cenani Beyin -Ticaret AKİS Bakam- ve Cemil Beyin -İçişleri Bakanı- durumu başka başka gördükleri aynı ölçüde doğruydu. Fethi Bey mahalli tedbirleri kâfi saydığından olayın büyül- tülmesine, gazetelere büyütülmüş şekliyle verilmesi- ne, kamuoyunun heyecanlandrılmasına karşıydı. Bu- nun "müfritler" denilen ve İstiklâl Savaşının "'Vuruş- kanlar smıfı"nı teşkil etmiş, devrimlere siki atkıya bağlı, sert'tabiatlı parti ileri gelenlerinin elinde Mu- halefete karşı bir silâh olarak kullanılmasından en- dişe ediyordu. Zira Cumhuriyetin ilânından itibaren hem muha- lif Terakkiperver Cumhuriyet oFırkasından, hem do İstanbul basınından gelen şiddetli tenkitler ve karşı propagandanın altında daima din unsurunun yatması "müfritler grupu"nu fena halde sinirlendiriyor, tedir- gin ediyordu. Ondan dolayıdır ki Fethi Bey, Şeyh Sait'in kuv- vetleri muntazam ordu birliklerimizi esir almaya baş- lamışken bile tebliğlerde bunu basit bir eşkiyalık olayı imiş gibi görmekte ısrar ediyordu. "Karşı ihti- lâl tâbiri bir yana, bunun için "İsyan" kelimesini bile kullanmıyordu. Ama 21 şubatta, Başkentte bü- tün bunlar olurken harekât sahasında cereyan eden bir yeni gelişme Fethi Beyi bile durumun açıklanma- sı konusunda ikna etti. Asiler, Süvari tümeninin birinci kademesini esir ettikten sonra, o cumartesi günü, Diyarbakır'dan ha- reket eden ve birinci kademeyi yetişemeyen il. Alayı da Hani güneyindeki Selâmet ve Cüza köyleri civa- rında tuzağa düşürdüler. Bu suretle 1. Süvari tümeni inhilâl etmiş oluyordu. am, Gazi Paşa Çankaya'ya Başbakanı ve Mec- lis Başkanı Kâzım Paşa'yı da çağırdı. İsmet Paşa za- ten oradaydı. Eski köşkte dört adam alınacak tedbir- leri ve Kabinenin kararlarını görüştüler. Gazi de, İs- met Paşa da bunları yeterli bulmuyorlardı. Hareketin "isyan" mı, "karşı ihtilâl" mi olduğu konusu konuş- malarda fazla yer tutmadı. Halk Partisinin Genel Başkan Vekili İsmet Paşa diyordu ki; - Şimdi önümüzde âcil bir vaziyet var. Ona karşı çare arayalım. Bu yönde Hükümetin her tedbi- rini, cesur kararını Parti destekleyecektir." Gelen son haberlerin ışığında, gerçekten böyle bir zaruretin bulunduğuna Fethi Bey de ikna oldu. Sunun üzerine, Bakanlar Kurulunun gece, Gazi Pa- şa'nın başkanlığında yeni bir toplantı yapması karar altına alındı. O bölgede Sıkı Yönetim ilân edilecekti. Anayasaya göre bunu yapmaya Hükümet yetkiliydi. Fakat kararım Meclise derhal bildirmekle mükellefti. Bakanlar Kurulunun gece toplantısında bu İki itin ikisi de yerine getirildi. 11 Şubat 1925 tarihiyle Baş- bakan Fethi leyin imzasını taşıyan Hükümet tezke- resi Büyük Millet Meclisi (Başkanlığına gönderildi. Bunda "isyan" kelimesi ilk defa olarak resmen kul- lanılıyordu. I Denilen şuydu: 29