16 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

16 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Ankara Kılıbık "Don Juan"! Devlet Tiyatrosu, Büyük Tiyatroda, İonesco'nun "Gergedan"ının gör- düğü ilgiden cesaretlenerek, yeni bir denemeye girişti. Alman diliyle konu- şan Orta Avrupanın tanınmış, yaza- lı, İsviçreli Max Frisch'in "Don Ju- an" yahut "Geometri Aşkı'.' adlı oyu- nunu sahneye koydu. Ama bu modern "DonlJuan"ın"Gergedan"ın görmüş olduğu ilgiyi görmesi biraz şüpheli- dir Bunun bir değil, birçok sebepleri var. Basta Tirso de Molina'dan -1625- Montherlant'a -1958- kadar, hristiya- ni inanışa bağlı kalan "Don Juan" masalının Türk seyircisi (o tarafından teferruatıyla bilinmemesi, hatta Moli- ere'in "Don Juan'"ının bile otuz yıl- dır Türk sahnelerinde (ooynanmamış olmasıdır. Kaynağını Sevilladaki Fransisken rahiplerinin "Vakayina- y me"sinden alan bu masalın, yüzyıllar boyunca, çeşitli milletten şair (o ve yazarların kaleminde bulduğu türlü şe killeri bilmeden, bu konuyu günümü- zün fikir yönelimleri içinde ele alan Max Frisch'in "Don Juan'"ını anla- mak, hele "tatmak" gerçekten kolay değildir. Onun için, kadınlardan ka- çan, geometriyi seven, zorla gönderil- diği kadınlarla satranç oynamayı ter- cih eden, sonunda "Cehennem'"i, o kadar kaçındığı, "evlilik"te -hem de genelevde tanıdığı bir kadınla- bu- lan, üstelik kılıbık bir koca ve niha- yet, "baba" olan bu yeni Don Juan'ın çağdaş tiyatroya getirdiği zekâ oyu- alaycı nundan, entellektüalizmden AKİS, 16 NİSAN 1962 hoşlanacakların sayısı umulduğu ka- dar kabarık olmazsa buna hiç şaş- mamalıdır. Sahnedeki oyun Modern "Don Juan"ı sahneye koyan Mahir Canova da bu güçlüğü duy- muş olacak ki eseri seyirciye yaklaş- tırmak, herkesin ilgi duyabileceği bir oyun haline getirmek için elinden ge- leni yapmış, fikir fantezisini, en ge- niş imkânlarıyla kullandığı oOBüyük Tiyatro sahnesinde, dekor, kostüm, oyun, dans ve mizansen fantezisiyle eritmiş... Masaldaki olayları yansıtan "perde"lerle Max Frisch'in düşünce- sini yansıtan "intermezzo"lar ara- sındaki ayrıntıyı da... Dona Elvira, özel tiyatronun tutunabilmesi, yasaya- bilmesi imkânsın gibi görünüyordu. Şimdi iki yaşına basmış olan Meydan Sahnesi bunun hiç de imkânsız bir şey olmadığını isbat etmiştir. Yeter ki bu özel tiyatroyu yönetenler ve yürütenler gerçek sanatçılar olsunlar, iyi çalışsınlar, iyi oyunlar çıkarsın- lar. Sanata ve sanat güçlerine inanmış bir avuç sanatçının elele vererek kur- dukları Meydan Sahnesi, gerçekten iyi çalıştı, iyi oyunlar da çıkardı. yılık çalışmalarının sonucunu göste- ren rakamlar bunu açıkça belirtmek- tedir. Bir yılda yedi oyun çıkarmış- lar, yedisini de aylarca oynamışlardır. Bu oyunlardan ikisi 50., biri 80., ikisi 100. biri de 230. temsili aşmıştır. So- nuncusu hâlâ oynanıyor. Rakamların dili kazanılan başarıyı, hiçbir şey "Generalin Aşk"ı Adanada kızları Don Gonzalo gibi kişilerin "farce"a kayan bir oyun tarzı içinde canlandırılmaları hep aynı sonuca varmak için: Güldürmek... Tenorio, Başrolde, uzun samandır sahnede görünmeyen Nuri Altınok "geomet- rik" Don Juan'a sevimli bir yüz ka- zandırıyor. Dona Elvira'da Nermin Sarova, Rahip Diego'da Hâşim Heki- moğlu, Don Gonzalo'da Haldim Mar- lalı, Celeetina'da Meliha Ars, canlı, renkli tipler çiziyorlar. Gülsen Alnıa- çık Don Juan kadar Roderigo -Dinçer Sümer- yu da "yakan" ateşli bir Mi- randa oluyor. Meydan Sahnesi iki yaşında Bütün mevsim boyunca beş sahnede sekiz koldan yürüttüğü çeşitli faa- liyetiyle Devlet Tiyatrosunun o sahne hayatına hakim olduğu Ankarada bir eklemeden, herkese anlatacak kadar kesin ve inandırıcıdır. Meydan Sahnesi bir avuç sanatçıy- la kuruldu, ama bugün taze kuvvetler kurucularının etrafını almıştır. Genç Konservatuvarlıdan, Kollejliden Üni- versiteliye kadar halkayı genişleten- lerle her gün biraz daha serpilip ge- liştiği görülüyor. Bu taze o değerler, körpe istidatlar Meydan Sahnesinin geleceğine umutla baktırıyor, "Tedirginler" Meydan Sahnesinin, ikinci o yaşına basarken, çıkardığı yeni oyun bir cinayet oyunudur: W Somin'in "Attentat" - "Suikast" - adlı oyunu... Ama Adalet Ağaoğlunun o çevirisine verdiği ad, "Tedirginler", Saim Alpa- gonun reji yorumuma -ya da bu yorum o ada - öylesine uygun düşmüş ki, bü- 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: