YURTTA OLUP BİTENLER Saadet Evren Kaçar Faydalı mücadele mesi elbette ki imkânsız? olmalıydı. Üstelik, aksi tezi savunanlar, Mec- lislerin zaten böyle kimseleri seçme- yeceğini de belirtiyorlardı! Neticede, Meclis, Komisyonun getirdiği kabul etti. Fakat, bu neticenin elde edilebilmesi için, Adalet Bakanı Sa- hir Kurutluoğlu ile Anayasa Komis- yonu Sözoüsü çoşkun Kırcanın hayli terlemeleri gerekti. Şaşıranlar Bunun dışında, Komisyon, hukuk anlayışındaki üstünlük (o bakımın- dan takdir topladı. Y.T. P. nin meşhur Cevat Önderi, Komisyonu ve de iadei muhakemesinin istenebilmesi yolunu açmamakla itham ettiği va- kit, -Adalet Bakanıyla da tam muta- bakate vardıktan sonra- Komisyon a- dına konuşan Sözcü Coşkun Kırca, ye- ni Yüce Divanda Ceza Muhakemeleri Usülü Kanununun bütün hükümle- rinin uygulanacağını belirtmekle, her- hangi bir mahküm için tanınan hakla- rdı siyasi mahkümlar için tanınma- ması gibi bir anlayışın tamamen dı- şında olduklarını gösterdi ve Y. T. P. ve A. P. sıralarından şiddetle al- kışlandı. Olmıyacak şey! Fakat, Komisyon ve Hükümet, ol- mayacak tekliflere karşı gelmesi- ni de bildi ve bu teklifleri yendi.' Kü- çük Apaydının, Anayasanın görevle- rine Anayasa Mahkemesi o faaliyete başlayıncaya kadar davam edecekle- sekli' rini belirtmesine rağmen Yüksek A- dâlet Divanıyla Yüksek (Soruşturma Kurulunun hukuki varlıklarının ka- nunun Resmi Gazetede yayınlanmasiy- le birlikte -Anayasa Mahkemesi üye- leri seçilip Mahkeme faaliyete geç- meden önce- sona ermesini teklif eden takririböyle reddedildi. Takriri red- dedenler arasında A. P.live Y.T. P, lilerin bolluğu ümit verici bir işaret- ti. Demek, artık mazinin tasfiyesinin nat yoluyla mümkün olamayacağı ya- vaş yavaş anlaşılıyordu. Komisyonun, son gününe kadarki mücadelesi ,teknik konular üzerinde oldu. Doğrusu istenirse, Mecliste, her partiden ve hele C P. den, pek düşüncesiz tekliflerde bulunanlar ek- sik değildi. Fakat, Meclis, bütün bu konularda Komisyonu takip etti ve maddeler en mükemmel şekilde çıka- rıldı. Son günün iki büyük münakaşası, Anayasa Mahkemesi üyelerinin oan- diçmesiyle aylık ve ödenekleri üzerin- de oldu. Andiçme konusunda, A. P. ve Y.T. P.liler, birkaç C.H. P. inin de desteğiyle "söz veririm" yerine "ye- min ederim" kelimesinin konulmasını istiyorlardı. Anayasanın türkçeciliği karşısında A. P., Y.T. P. ve P. de mevcut tepki malümdu. Bumu yenmek imkânsızdı. Komisyon Sözcü- sü Coşkun Kırca da, bütün gençliği- ne rağmen, "söz veririm"i, Sahir Ku- rutluoğluna taş çıkartacak bir osman- lcayla savundu ve neticede, "yemin ederim" tezi ufak bir çoğunlukla ga- lip geldi. Fakat, asıl önemli olanı, Komisyonun, and metninde bulunma- sını istediği oO"Anayasa Mahkemesi hâkimi olarak Anayasayı koruyaca- ğıma yemin ederim" cümlesinin kal- masında ısrar etmesi idi. Y. T. P. li- ler ve A. P. liler, Anayasayı Milletin koruyacağını (o -üstelik, Anayasanın zulme karşı direnme hakkından ve 27 Mayıstan bahseden Başlangıcına da yanarak - savunuyorlardı Onlara ka- lırsa, Anayasa Mahkemesi Anayasayı sâdece tefsir edecekti. Fakat, Komis- yon Sözcüsü, Anayasanın bir madde- ten korunduğunu, bir de hukuken ko- runduğunu izah.etti. Anayasa madde- ten, dışardan milletin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne silâhla sataşan- lara ve içerden de demokratik Anaya- sa düzenini silâhla yıkmaya çalışan- lara karşı korunurdu ve bu işi. elbette ki icabında bizzat halk yapardı. Ko- misyon bunu kabul ediyor ve gereken ilâveleri yapıyordu. Fakat, Anayasa- yı bir de hukuken korumak vardı. Bu memlekette, bir Meclis, Anayasaya aykırılığını bar bar bağıran kanun- lara el kaldırdı diye bir ihtilâl olmuş- tu. Bu ihtilâl meşru bir ihtilâldi. Çün- kü, Meclise hâkim olmuş bir iktida- rın demokratik düzeni oçiğnemesine başka türlü engel olunamayacaktı. Fakat, artık bundan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisim Anayasaya aykırı kanun çıkardı diye kapatmaya imkân olamazdı. Artık, Meclisin A- nayasaya aykırı olarak çıkarabilece- ği kanunları ayıklayacak bir merci, bir Anayasa Mahkemesi, vardı. u hâlde, artık Türkiyede, Mecliste Ana- yasaya aykırı kanım çıkması meşru bir ihtilâl sebebi olamazdı. Apaydın kardeşler Bir bardak suda firtına AKİS, 16 NİSAN 1962