istediler. Mesele seçim meselesi değildi, esas üzerinde durulacak pek çok konu vardı. Teşkilât ateş püskü- rüyordu. Parti "güme gitme" tehli- kesiyle karşıkarşıyaydı. Hele bunlar bir konuşulsun, gerçekler ortaya dö- külsün, bütün bunlardan sonra oyla- maya geçilir, A. P. nin geleceği için iş başına en uygun kişiler getirilirdi. Gümüşpala mutadı hilafına, mülayim karşıladı. nu, yerine getirdi. Sinirlenmedi, gü lümsedi, daha doğrusu gülümsemeye çalıştı. tik hücum Genel İdare oKurulu- nun' yeni Üyelerinden genç milletveki- li Vedat Ali Özkandan geldi. Özkan meseleyi parti teşkilâtı yönünden ala- rak Eye dedi: — Partinin tutumu ve durumu bize oy veren vatandaşa artık güven vermiyor. Dâvalarına sadık bir parti olmaktan çıktık. Vatandaş, eskisi gi- bi bize itimat etmiyor Özkanın bu girizeöke, Gümüşpala için yabancı değildi. Yeni Genel İda- re Kurulu üyeleri, A. P. Genel Baş- kanına, seçildiklerinden az sonra bu yolda bir muhtıra vermişler ve teşki- lâtın durumunu anlatmışlardı. Özkan bundan sonra esas meseleye Hayal Tatar ağasının getirdiği yalan ha- bere inanmak, paşa gönülleri bir nebze oyalasa da o çeşit bir ha- ber üzerine bina edilen politikanın imkân yoktur. gazetelere ba- milletin bütün müesseseleri ve zümreleri, bir baştan önekine af fa taraftardır. Hatta, affa taraftar olmanın da ötesindedir. Af arzusuy- la yanmaktadır! Durum bu olunca, tabii, Hükümetten gelen tereddüdü anlamak kabil değildir. £ Mamafih, erbabı bunun da propagandalı izah yolunu bulmuştur: İnönü istemiyor, H. P. istemiyor, meşhur Bir Kı- sım Basın istemiyor Bu, kaba bir yalandır. Hâdisele- re şöylece bir bakmak, mevcut tered- dütlerin nereden ve niçin doğduğu- nu anlamaya yetecektir. Hayal, 15 Ekim seçimlerinin neti- cesini tefsirden başladı. Bugün af için vasatı müsait gösteren gazete- ler, o zaman bir Ali Fuat Başgilin Atatürk Türkiyesinde Cumhurbaş- kanlığı koltuğuna oturmasının, 27 Mayisin reddedilmeninim, eski D. P. devrinin yeni isim altında tekrar açılmasının mümkün bulunduğunu YURTTA OLUPBİTENLER Ragıp Gümüşpala Başarısız o cambaz geçti. Teşkilâtın üzerinde durduğu bir şahıs vardı. Bunu istemiyor, nöbeti ve Hakikat ileri sürdüler. Hakikat suratların- da bir şamar gibi patladı. Oynadık- ları tehlikeli oyun, az kalsın, yalnız kendilerinin değil, demokratik re- jimin de sonu olacaktı. Lider- ler İsmet Paşanın eteğine yapıştı- lar ve bu badire geçiştirildi, sistem yürümeye başladı. Hayal, ortalık biraz durulur durul- maz tekrar hortladı. 25 Ekimde el- de edilemeyen 25 Ocakta gerçekle- şebilir sanıldı. O tarihlerde, belirli organların tutumları da, yayınları da, hevesleri ve plânları da hatırlar- dadır. Bu, milleti dramatik 22 Şubat gecesine götürdü. Hakikat, surat- lavında bir defa daha şamar gibi patladı. O akşam, liderfer gene İs- met Paşanın eteğine yapıştılar (ove yeni badire de geçiştirildi. imdi, sükünetin yeniden avdet etmesiyle birlikte bir küçük zorla- mayla gönüllerde yatan aslanın ka- fesinden sahverilebileceği ümitleri tekrar ortaya çıkmıştır. Hayal ale- minde yaşayanlar, bir an etrafları- na bakmalıdırlar. Gençlik teşekkül- leri, bu şekilde bir affin Anıt Ka- birdeki şehitlerinin yanına yeni şe- hitler ekleyebileceğini açıkça bildir- devretmesini arzuluyordu.Genel Sek- reter Şinasi Osma teşkilâtta tutul- mıyan bir idareciydi. Sebebine ce, işte mesele burada karışıyordu. Osmânin tutulmasının sebebi, kelime - nin tam manasıyla meçhuldü. Özkan devam etti: "— am, Genel Sekreteri teşki- lât tasvip etmiyor. Değişmesi lâzım. Size politika öğretecek değilim, deği- lim ama, bilirsiniz politikada (fazla yıprananlar, üzerine fazla yıdırım çe- kenlerin sahneden bir müddet uzak- laşması gerekir. Bakın İsmet (Paşa bunun misalini iki defa verdi, Nihat Erim ile Kasım Gülek buna iyi bir örnektir Gümüşpele genç Oo milletvekilinin sözlerine sinirlendi. Şimdiye (okadar kaybetmediği soğukkanlılığını betti ve şiddetle itiraz etti. Özkanla beraber yenilerden Tevetog- lu ve iki üye tartışmaya karıştılar. İtiraa sesleri yükseldi. Pala Paşa diretince Özkan fazla ısrar (oOetmedi ve: "— Ben bu şartlar içinde mam. İstifa ediyorum" dedi. Genç milletvekilinin bu hareketi, diğerleri tarafından fazla fevri bulun- muş olacak ki, yeniler kendisini tes- çalışa- mek suretiyle vaziyet (o almışlardır. Basın, parti politikasını kendilerinle pusula geçmiştir. Kuvvetleri, kendinden emin olanların vekarı ve ağırbaşlılığı (o içinde, bünyesindeki juntalardan kurtulmuş, ama bir baş- tan ötekine bir belirli temayüle sa- hip olarak beklemektedir. o Bunlar, bir tasarrufa karar verilirken göz önünde tutulması şart, ciddi faktör- lerdir Elbette ki "Gençlere de ne Olu- muş, onlar derslerine çalışsın- lar!" denilebilir. Elbette ki, Bir Kı- şım Basına yeldeğirmenine saldıran Don Kişot edasıyla ( saldırılabilir. Elbette ki Türk Silâhlı Kuvvetleri- nin temayülü başka şekilde tefsir e- dilebilir. Bu da politikadır ve böyle bir politika denenmiştir. Ama bu politika değil midir ki, bugün büyük bir bayağılıkla siyasi, yatırım konusu yapılan talihsizleri acı uyandıran akıbetlerine sürükle- miştir? Kayıseride bulunanlar, seride yakınları olanlar feryat edi- : Bırakın, bizim yakamızı! Gözü kararmışlara, bunu anlat- mak ne mümkün