selâ "ambivalansı", yani aynı şahsa karşı duyulan zıt hisleri de tabii kar- sılar. Çok sevilen bir şahıs başka bir çevrede aynı şekilde hislere hitap et- miyebilir. Aşkın kudreti sonsuz değil- dir. Gene İnsan, âşık olduğu kimse- nin kusurlarına karşı hiçbir zaman kör değildir. Askın devam etmesi için sevilen vasıfların sevilmeyenlere (o üs- tünolmasılâzımdır. Sevilmeyen vasıf- ların sevgi hissi üzerinde müspet va- sıflardan daha büyük bir kolaylıkla İşlediğini de burada hesaba katmak şarttır. Aşk şahsidir. Şu halde iki şahsın birbirlerinin foküs noktasına hitap etmesine bağlıdır. Genel olarak, aşk üzerinde tavsiye de bulunulamaz. "Ka- dınlar neden hoşlanırlar?" "Ne ya- parsanız erkekler size âşık olurlar?" şeklindeki anket ve yazılar birer fan- teziden ibarettir.- "Erkeğin kalbine miğdesinden girilir" denir. Bazı erke- ğin kalbine gözünden, bazısının bur- nundan, hattâ bazılarının da kafasın- dan girmek mümkündür. Kadınlar için de bu böyledir. Aşkın Unsurları Aşk cinsi cazibe, güzellik, o herşeyi birbiriyle paylaşma psikolojisiyle, karşıdakinin ihtiyaçlarına cevap ver- me gibi unsurları içine alır. Aşk yal- nızca heyecan değildir. Aşkta heye- canın önemli bir yer aldığı muhakak- tır, ama diğer unsurlar beraber Ol- madıkça bir kimsenin karşı cinsten birisine duyduğu ilgi ve heyecan aşk olamaz. Fiziki güzellik ve cazibe ilk unsur olarak ele alınır. Çünkü âşık olanın ilk kavradığı şey bu hoşlanma hissidir. Aşk yalnızca cinsi cazibe de- ğildir. Bu, gençleri çoğu zaman yanıl- tır. Cinsi cazibenin aşktaki rolünü kü- çümsemeden diğer unsurların mevcut olup olmadığına bakmak lâzımdır. Aşk aldığı kadar vermek ve verdiği kadar almak ister. İlk günlerde O bu faktör kâfi derecede önemli sayılmaz- sa evlilik iyi yürümez ve nefret ırma- ğı çabucak aşk ırmağının yerini dol- durur. Psikoloji ile karşısındakinin ihtiyaçlarına cevap vermek te çok önemli bir unsurdur. Meselâ bazı kim- seler, önce arkadaş oldukları halde sonradan birbirlerine âşık olabilirler. Eşi tarafından anlaşılmadığını hisse- den kimse mutlu olamaz. Ne var ki bunda da samimiyet şarttır. Bir imtihan Evlenmeye karar vermeden önce ken- di kendinize bazı sorular sorup bunları samimiyetle cevaplandırmanız lâzımdır. Psikolojik ihtiyaç ve düşün- ce bakımından değişmeyecek okadar olgun musunuz? -17 ile 24 yaş ara- sında insan çok değişir. Bu yaşlarda- ki evlilikler bu bakımdan düşünülme- dir. Müşterek zevkleriniz, meşgalele- AKİS, 16 NİSAN 1963 Hafiflik CANDAN öğrenci gençkıza birdenbire: siz sınıfta kopye çeker misiniz?" diye osor- JALE Spiker, "— Söyleyin bakalım, du. Gençkızın sıkıldığı susuşundan belli idi. Spiker hemen yardımına koştu ve kendisine muhtaç olduğu cesareti verdi. Genç öğrenci utanan bir sesle, fakat doğru söylemenin gururu içinde : — Evet, arada sırada olur bu, kopye çekerim" dedi. Olay Ankara Radyosunda, 8 Nisan bilgi yarışmasında geçiyordu. Spiker, yarışma başlamadan önce, her zamanki gibi, biraz havadan sudan söz açmak, etrafını neşelendirmek, güldürmek istemişti. Yarış- mada bulunan gençler gerçekten neşelenmiş, gülmeye o başlamışlardı. Kopye çektiğini şahit önünde doğrulayan arkadaşlarına, yarışmayı öğ- retmenlerin de izlediklerini hatırlatarak takılmış olacaklardı ki spiker, giden öğrenciye : — Korkmayın, şimdi öğretmenlerinize de aynı soruyu soracağım." diye teminat verdi. Spikerin ikinci kurbanı edebiyat öğretmeni bir kadın oldu. O öğ- rencilerin bazen kopyeye baş vurduklarını ve buna karsı tedbir alındığını söylemekle yetindi. Fakat başka bir öğretmen, meraklı spikeri fazlasıyla tatmin etti. Ankara Radyosunda, bütün Türkiyede dinlenen devlet radyo- sunda, öğrencilierin nasıl kopye şeritleri hazırladıklarını ve öğretmen- lerin bunlara karşı aldıkları tedbirleri bir bir anlattı. Spiker neşelen- mişti © Şerit dediğiniz, şu meşhur makaralar olsa gerek" şeklinde esprilerle, konuşmayı arada bir kesiyordu. Nihayet bilgi yarışması baş- ladı. Kopyecilik bir not hırsızlığıdır ve esas itibariyle diğer hırsızlıklar- dan farksızdır. Aç kalan insanın ekmek çalmasını toplum ve topluma hakim olan şuur nasıl hoş görmezse, sınıf geçmek için not çalan çocu- gun hareketini de hoş görmek imkânsızdır. Bugün, kopye çeken çocuk, yarın kendisine binbir mazeret bularak, çıkarı uğruna kanunu çiğne- yebilir. Not çalan öğrenci, hem öğretmenini, hem kendi kendisini aldat- mış olur. Not çalan çocuk, arkadaşlarının da hakkını yiyor demektir. Çünkü bir sınıfta daima ve herseye rağmen kopye çekmeyen çocuklar da vardır. Pekâlâ şimdi ne yapalım, kopye çekmek fenadır diye, çocukları- mızın kopye çektiklerini kendi kendimizden mi saklıyalım? Elbette ki, hayır! Gerçeklere göz kapamak fayda sağlayan bir usul değildir. Evet, bunu açıkça konuşmakta, tartışmakta hiçbir mahzur yoktur. İl- gililer böylece derdin sebebini araştırır, - çâresini bulurlar. İsterse Rad- yoevi de röportajlar yapar. Ama böyle bir konu, bu kadar hafiflikle, sırf gülmek için, bir bilgi yarışmasında, çocukların önünde ele alına- maz. Hiç birşey yapamıyorsak, hiç olmazsa kopye çeken çocuğu yap- tığı şeyin tabu birşey olduğuna inandırmayalım. Kopye çekmeyen ço- cuk ta kendisini "enayi" sanmasın. Bu tip hafiflikler bizdeki değer ölçülerinin nasıl sarsıldığını gösteriyor. riniz var mıdır? Aile ve çevre görgüsü bakımından birbirinize denk misiniz? Evlenmeyi düşündüğünüz kimsenin a- na ve babası mutlu bir evlilik devam ettirebilmişler midir? Aileniz, arka- daşlarınız onun hakkında ne düşünü- yorlar? Sizin kıymet verdiğiniz kim- selere, o kıymet veriyor mu? Sık sık kavga ediyorsanız, evlilik boyunca bu- na katlanabilecek misiniz? Çünkü bu böyle devam edecektir. o Beraberken huzursuzluk duyuyorsanız, ona oldu- gunuzdan başka türlü görünmek iste- diğinizi düşündünüz mü? Kadın ve erkeğin evlilikteki rolleri,' vazifeleri, hakları hakkındaki odüşünceleriniz birbirine uygun mudur? Birbirinize güveniniz var mı? Cinsi cazibe ile gerçek aşkı birbirinden ayırd edebile- cek kadar bu konuda bilginiz var mı? Evlilik gerçeklerine bakabiliyor omu- sunuz? oçent Dr. Rezan Şahinkaya genç dinleyicilerin tâ gözlerinin içine bak- tı: "— Aşkı akla uygun bu? şekilde incelemekten korkmayınız. o Böylece aşk sağlamlaşır ve onu kötü tesir- lere karşı koruyabilirsiniz. Aşk, uğ- runda fedakârlık yapmaya ve devamı için çalışılmaya değer bir okonudur. Aşk, hayatı ve evliliği güzelleştiren en büyük kuvvettir" diyerek sözlerini bitirdi ZI